Anne Bu Çalan Ne? (09 Ağustos 2012)

Bayramın yaklaştığı şu günlerde sıcaklar herkesi her geçen gün biraz daha bunaltırken imdadımıza her zaman olduğu gibi müzik yetişmiyor da ne yapıyor? İşte bu hafta “Anne Bu Çalan Ne?” dediklerimiz:

* Geçen hafta katıldığım bir davette DJ’in arka arkaya çaldığı popüler şarkılara kulak verdiğimde bu yaza damgasını vuran ismin Gülşen olduğuna bir kez daha emin oldum. Ozan Çolakoğlu albümünde yeralan “Seyre Dursun Aşk”, Emir’e verdiği “Sudan Sebep” ve Murat Dalkılıç’a verdiği “Bir Güzellik Yapsana”. Zaten geçen yaz da önce “Yeni Biri”, ardında da “Sözde Ayrılık” adındaki teklileri epey çalınmıştı hatırlarsanız. Özetle Gülşen dillere çok kolay yerleşen şarkılara imza atan biri olarak bence yıldan yıla kendisini geliştirmeyi ve başarısını pekiştirmeyi alışkanlık haline getirdi. Eurovision için TRT ivedilikle Gülşen’in üstünde dursun artık, zamanı geldi derim ben. Bu arada Gülşen demişken, 90’lı yılların ortasında çıkış yaptığı ilk albümü “Be Adam”ı Avrupa Müzik‘in yeniden piyasaya sürdüğünü de arşivci müzikseverlere hatırlatalım..

* Besteci ve aranjör yönüyle tanıdığımız Can Tosun, ilk teklisini yayınladı. Söz ve müziği kendisine ait olan  ”Şşt Bak Bi!” adlı çalışmasının mix ve masteringi Barış Büyük‘e, düzenlemesi ise Can Tosun ve Hakan Yeşilkaya‘ya ait. Elektronik düzenlemesi ile dikkat çeken şarkı Can Tosun’un da yakında müzisyen-aranjör şahsiyetlerin arasından ustaca ve kolaylıkla sıyrılacak başarılı bir star olacağının ipuçlarını veriyor..

* 2 kez Bostancı Gösteri Merkezi’nde, geçen ay da ilk kez Kuruçeşme Arena’da sahnelenen “Gazino Show”, 29 Ağustos’ta yenilenen kadrosuyla bir kez daha perdelerini açıyor. 60’lı, 70’li ve 80’li yıllar boyunca eğlence kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan gazinoların kalabalık kadrolu, anlı şanlı eğlencelerini günümüze taşıyan şov Hakan Eren imzasını taşıyor ve yeni kadrosunda yine Metin Özülkü Orkestrası eşliğinde Muazzez Abacı, Ümit Besen, Yeliz, Handan Kara, Semiha Yankı, Metin Ersoy, Suna Yıldızoğlu, Yeşim ve Tüdanya var. Eskinin gazinolarını açıkhava keyfiyle yaşamak için bence atlanmayacak bir fırsat..

* Orhan Gencebay‘ın 60. sanat yılı için hazırlanan özel albümde şu sıralar çok fena bir “kriz” gündemi var. Albümde en baba isimler biraraya gelince haliyle albümün ilk şarkı sırasını kimin kapacağı merak konusu olmuş. Projede yer alan ünlülerin çoğu, açılış şarkısının kendisinin seslendirdiği eser olmasını isteyince proje sarkmış ve albümün çıkış tarihi de ertelenmiş. Yapımcı firma (Poll Production) çekiliş yapılmasını önermiş ama bunu da sanatçılar “halkın önünde küçük düşeriz” diyerek reddetmişler. Küçük değil ama komik düşecekleri muhakkak. Keşke A1 şarkısı olarak albüme katılanların birer kuple ile ve nakaratını da bir ağızdan hepberaber söyleyecekleri bir Orhan Gencebay şarkısı seçilse. 90’ların başındaki unutulmaz “Sev Dünyayı” korosu gibi mesela? (Albümde kimler var sorusunu soranlar için: Tarkan, Sezen Aksu, Mustafa Sandal, Ajda Pekkan, Serdar Ortaç, Candan Erçetin, Duman, Ebru Gündeş, Emel Sayın, Sibel Can, Hande Yener, Volkan Konak, Kutsi, Nilüfer, Seksendört, Rafet El Roman, Mustafa Ceceli, Özcan Deniz, İzel, Zara, Manga, Yıldız Usmanova, Emre Aydın, Yaşar, Şevval Sam, Deniz Seki, Demet Akalın, Athena, Berkay, Yıldız Tilbe.)

* 90’ların hemen başında hayatımıza giren Levent Yüksel şarkıları hep başka olmuştur, Med-Cezir albümü birçok müzikseverin arşivinde  mutlaka vardır. En son 2 yıl önce “Aşk Mümkün müdür Hala” teklisini yayınlayan Yüksel, yeni albümü için Esen Müzik ile anlaşmış ve şu günlerde albümünü tamamlamak üzereymiş. Heyecanla beklediğim albümlerden biri olduğunu söyleyebilirim, bu haftaki yazımızı da Levent Yüksel’in mesajıyla tamamlayalım: “İnce eleyip sık dokuduğumuz bir albüm oluyor. Beklemelerine değeceğine inandığım bir albüm hazırlıyoruz.”

Haftaya görüşmek üzere, müzikle kalın!

Olcay TANBERKEN (DikkatMüzik!)


* Dinlemeden Geçmeyin:
Deniz Vardaryıldızı / Kırmızı Kar
Hande Yener & Seksendört / Rüya
Sıla / Yoruldum
Murat Dalkılıç / Kader

* Kulaklara Zarar:
Sinan Akçıl / Hoppala
Mustafa Sandal / Ego

DikkatMüzik! 2 yaşında / “Thank you for the music”

“thank you for the music
the songs i’m singing
thanks for all the joy
they’re bringing
who can live without it
i ask in all honesty
what would life be
without a song or a dance what are we?
so i say thank you for the music
for giving it to me”

“The Albüm”ün 7.track’i olan bu 1977 tarihli parçanın nakaratında böyle diyordu İsveç’ten çıkıp da bütün dünyaya şarkılarını bir ağızdan söyletmeyi başaran ABBA grubu. Kuşkusuz bu 4’lü ne kadar dikkat çekmişse, onlardan bir 10 yıl kadar öncesinden başlayarak plak satış rekorları kıran ve 50’den fazla şarkılarıyla listelerde krallığını ilan eden Liverpool’lu 4 genç de Beatles olarak o kadar dikkat çekmişlerdi. O sıralarda bizim de Süperstar’ımız, biricik Ajda‘mız vardı, her şarkısı memleketin dört yanında bir ağızdan ezbere söylenen. Sonra Minik Serçe‘miz kondu hayatımıza. Gönül telimizi titretti, hala kendimize gelemiyoruz. “Popun Kralı” Michael ve Kraliçesi Madonna, 80’ler ne demekse onun tam karşılığı imgeler olarak çok güçlü girdiler hayatımıza ve bir daha da çıkmadılar. “Ele Güne Karşı” yapayalnızdık oysa biz, hep ve daima yalnızları oynadık MFÖ şarkılarını dinlerken o sıralarda. 90’ların hayatımıza bir damga vuracağından habersizdik oysa, hala etkisinden sıyrılamadığımız. Tarkan gibi Megastar’larımızve Sertab gibi medar-ı iftiharlarımızla bu yıllarda tanıştık. Vedasının ardından yayınlanan albümünde dinleyicisine o tarifsiz tonuyla “Will you still love me tomorrow?” diye soran Amy Winehouse kadar kısaydı ama hayat, her kayıpta yeniden, yeniden öğrenecektik..

10 sanatçı/grup saydım sizlere, çünkü 10‘u da Türk ve Dünya popüler müziğinde çoğumuz için fark yaratan/Dikkat çeken isimler oldular.

İşte biz müzik adına heyecanımızı bu isimlerden ilham aldık.

DikkatMüzik!, bundan tam 2  yıl önce başladı yayın hayatına. Bu 2 yılda bizimle birlikte olan, bizleri hem bu blogda hem de sosyal medyada yalnız bırakmayan tüm takipçilerimize, bizi destekleriyle cesaretlendiren sanatçı dostlarımıza ve yapım şirketlerine sevgi ve teşekkürlerimizi ABBA’nın şarkısı ile sunuyoruz.

Müzik hiç susmasın, hep yanıbaşınızda olsun..
Olcay Tanberken

“Thank You For The Music”

“2. yaş” afişlerimizi görmek için >> Okumaya devam et “DikkatMüzik! 2 yaşında / “Thank you for the music””

Anne Bu Çalan Ne? (1 Ağustos 2012)

Sony Music hafta başında 2 yeni albüm yayınladı. Biri Cemil Demirbakan‘ın ilk solo albümü: “Karışık Kaset”. Konsepti de şarkıları da başarılı buldum doğrusu. Albümün çıkış parçası “Aşk diye buna derler”in dışında 4 numaralı şarkı “Bıraktın”ı çok tuttuğumu söylemem lazım. Yine Sony Music sanatçısı olan Barbaros‘un ikinci stüdyo albümü “Hayırdır” raflardaki yerini aldı. Çıkış parçası ve albümün ilk video klip şarkısı ise “Yeter”.

“80’li Altın Yıllar” konser serisi 4 ve 11 Ağustos’ta Kadıköy Belediyesi’nin organizasyonu ile Özgürlük Parkı’nda bir kez daha halkla buluşuyor. Gecede İskender Doğan, Selçuk Ural, Berkant, Nil Burak, Semiha Yankı, Gökben ve Özlem Savaş sizlerle..

Yaprak Dökümü dizi müzikleriyle yıldızı parlayan ve diğer diziler ile ününü devam ettiren Toygar Işıklı, ilk solo albümünü yayınlamış ve alkış almıştı. 2. albümünü tamamlayan müzisyen, bunun öncesinde Aşk-ı Memnu dizisinin müziklerini yayınlamaya hazırlanıyor. Hafızam beni yanıltmıyorsa Yaprak Dökümü’nün soundtrack albümü dizi hala yayındayken ya da bittikten hemen sonra çıkmış ve o gazla ilgi görmüştü, Aşk-ı Memnu’da da böyle olmasını beklemek izleyici/dinleyicinin en büyük hakkıdır diye düşünüyorum ama işin mutfak kısmında bu kez neler olup bittiğini bilemiyoruz elbette. Yine de dizinin azılı fanlarının bu albümü es geçmeyeceğine ve arşivlerine katacağına eminim.

Sinan Akçıl‘ın Sibel Can‘a verdiği 2 şarkının esinlenme oldukları iddiaları geçtiğimiz hafta basında yer aldı ama doğrusu buna en son şaşıranlardan biri oldum. İddialar ne kadar doğrudur bunun yanıtını uzmanlara ve telif kuruluşlarına bırakmak lazım ama Akçıl’ın bu ‘esinlenme’  mevzusunda başının daha önce de çok ağrıdığını basından biliyor ve yorumsuz kalıyoruz. Sibel Can’a dönersek, son albümü “Meşk”in en çok tuttuğum şarkı hiç kuşkusuz “Çok Hoppasın” oldu. Yıllar önce Handan Kara‘dan dinlediğimiz bu Yunanca aranjman,2012 versiyonu ile oldukça eğlenceli olmuş, düzenleme Selim Çaldıran imzalı.

Yasemin Mori, “Deli Bando” adını verdiği ikinci albümü için gün sayarken albüm öncesinde “Dünya” adlı teklisini dijital platformlara sundu. Oldukça naif ve gerçekten alternatif bir tarzda olan şarkı bana 70’lerin psychedelic rock denemelerini anımsattı, özellikle 21.Peron ve Maria Rita Epik‘in birlikte yaptıkları albümdeki tarza çok benziyor. İlk albümüyle zaten bu piyasada “mor inek” olmayı seçtiğini açık seçik beyan eden Yasemin Mori’nin bu şarkısı “Deli Bando” konusundaki heyecanımı gerçekten tetikledi diyebilirim.

Son olarak Mehmet Turgut’un 46 dergisinin Temmuz-Ağustos yaz sayısının “90’s Edition” konseptiyle çıktığını ve içinde sinemadan modaya, televizyondan müziğe pek çok şeyi bulabileceğinizi belirtmek istiyorum. Müzik demişken,Tolga Akyıldız ve Murat Meriç de bu sayıda 90’lar yazılarıyla 46’da..

Müzikle kalın!
Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

90’larda “Türkçe Pop”

90 lar popÇocukluğunu ve gençliğini 90’lı yıllarda yaşayanların hemen hepsinin o yılları özlemle ve sevgiyle hatırlaması boşuna değil. Ne de olsa ilk özel televizyonlar, ilk özel radyolar ve beraberinde 90’lı yıllarda “yeniden” patlayan Türkçe pop müziğinin önlenemez yükselişi. Kimlerle tanışmadık ki o dönemde? Sezen Aksu’nun “Hadi Bakalım”ı ve Yonca Evcimik’in “Abone”si ile başladığı herkesçe kabul edilen o pop patlamasında çıkan birçok şarkıcı ve müzisyen, tek atımlık bomba olmadıklarını rüştlerini ispatladıkları ikinci ve üçüncü albümleri ile herkese göstermişlerdi. “Sezen Aksu okulu” öğrencileri Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener ve Levent Yüksel gibi isimlerin dışında bir Kenan Doğulu, Mustafa Sandal, Nazan Öncel, Ferda Anıl Yarkın, Seden Gürel ve daha bir çok isim 90’lı yıllarda özel televizyon ve radyoların etkisiyle hemen her eve girmiş, “ailemizden biri” oluvermişlerdi. Dikkat ederseniz 2000’li yıllarda da çok fazla sayıda yeni ses ve grupla tanıştık ama 90’lı yıllarda isim yapmış olanların popülerliklerine ulaşmaları oldukça zor, çünkü hem kanal ve seçenek sayısı çok fazla hem de görsel hafızalarımızda 90’lardakiler kadar yer edip sıyrılabilmeleri çok zor. “Elleri kolları kınalı bebek”imiz Demet Sağıroğlu, “Sevdik Sevdalandık” diyen Reyhan Karaca, “Benimle Oynama” ve “Bebeğim” şarkıları ile genç kızların sevgilisi olan Burak Kut, “Delikanlım” ile büyük bir hayran kitlesi yakalayan Yıldız Tilbe, “Sevmek Zamanı” ile büyük bir başarı yakalayan sempatik ikili “Oya & Bora”, “Hadi yine iyisin” diyen Tayfun, ya da “Ortada Kuyu Var Yandan Geç” diyen Ozan Orhon, 90’lı yıllar deyince akla ilk gelen isimlerden sadece birkaçı..
Resim
90’lı yıllarda bugünkü gibi çok fazla sayıda müzik kanalımız yoktu, ancak o dönemde özellikle Genç Tv ve Kral Tv gibi müzik ve gençlik kanallarını ve bunun da klip endüstrimize katkısını unutmak imkansız. Kral Tv yayına geçmeden önce uzun bir süre MTV Avrupa yayınlarını izlediğimiz frekansta izlediğimiz Türk videolarının başarısı da o yıllardaki ilk büyük başarımız olarak hafızalara kazınmıştır. Deniz Arcak’ın “Zehir Ettin”, Emel Müftüoğlu’nun “Hovarda” ve Bendeniz’in “Ya Sen Ya Hiç” videoları “Euro Video Grand Prix” adlı ülkeler arası video yarışmasında yarışan ve tümAvrupa’da yayınlanan video kliplerden bazıları olmuştu. Bütün bu başarılar ve kliplerin gördüğü ilgi video klip çekimlerine daha çok özen gösterilmeye başlanmasına neden oldu, dolayısıyla ciddi bir klip endüstrisi ortaya çıktı ve yönetmenler o yıllardan itibaren daha değerli hale geldi.

Türk pop müziğimizin Anadolu sınırları dışına taşıp yurtdışında da başarıları olmadı değil elbette. Bunun en güzel ve en önemli örneği 90’ların tek pop ilahı sayılan Tarkan’ın “Şımarık/Kiss Kiss” şarkısı oldu. Müziği Sezen Aksu ve Tarkan’a, sözü Sezen Aksu’ya ait olan parça ilk kez Tarkan’ın 3. stüdyo albümü “Ölürüm Sana”da yer alırken, ertesi yıl single olarak Avrupa da uluslararası müzik piyasalarına başarılı bir giriş yaparak kısa sürede dünya listelerinde boy gösterdi. Şımarık, en bilineni Holly Valance olmak üzere farklı sanatçılar tarafından birçok dilde yorumlandı. Bu başarıyı takiben 2. albümünden “Şıkıdım” şarkısı da yurtdışında single olarak yeniden piyasaya sürüldü. Ancak tüm bunların devamı ne yazık ki çok hızlı gelemedi. Tarkan herkesin ondan beklediği İngilizce albümü oldukça geciktirdi ve albüm nihayet 2005 yılında “Bounce” adı ile yayınlandığında yurtdışı rüzgarı artık çoktan geçmişti. Yurtdışına açılım konusunda Tarkan’ın ardından en büyük başarı Mustafa Sandal’a aittir. 1999 tarihli “Araba” şarkısı Rusça, Arapça ve Yunanca’ya çevrilerek Sony Music tarafından farklı ülkelerde yayınlandı. 2000’li yılların başında ise “Aya Benzer (Moonlight)” şarkısı yurtdışında ilgi görecekti. Sertab Erener de Tarkan ve Mustafa Sandal gibi yurtdışında tanınan ender sanatçılarımızdan bir diğeri. 1999 yılında yayınlanan 4. stüdyo albümünden “Zor Kadın” için Belçikalı acapella vokal grubu Voice Mail bir düet yapan Sertab, aynı albümdeki “Aşk” şarkısını da Yunanlı Mando ile düet yaparak Yunanca (Fos) söyledi. 2003 yılında ise Eurovision şarkısı “Everyway that I can” ile birçok ülkenin müzik listelerine çok hızlı bir şekilde girebilmeyi başaracak ve bu gazla 2004 yılında “No Boundaries” adlı baştan sona bir İngilizce albüm yapacaktı. Sertab’ın yurtdışı başarısı daha sonra Amerika’da yayınlanacak “Painted On Water” albümü ile devam edecekti.

Eurovision demişken, 2003 yılında Sertab Erener’le kazandığımız bu yarışma 90’lı yıllarda şimdi olduğu kadar popüler değildi. İlk kez 1975 yılında katıldığımız Eurovision Şarkı Yarışması o tarihten 1990 yılında Kayahan’ın katılımına kadar ağırlıklı olarak hep ünlü ve tanınmış sanatçıların temsilcilikleri ile izlendi ve ilgi gördü. Ancak 1991 yılından 2003 yılına kadar, ulusal finallere katılan ünlü sanatçıların sayısı da azalınca amatör ya da yarı profesyonel genç müzisyen ve şarkıcılar bu yarışmaya katıldı ve onlar temsil etti, dolayısıyla da yarışmaya ülkemizdeki ilginin de az olduğu yıllardı. Buna rağmen, 1997 yılında genç ve başarılı ses Şebnem Paker, Levent Çoker bestesi “Dinle” ile o güne kadarki en iyi başarımızı, 3.cülüğü ülkemize kazandırmıştı.

90’lı yıllar ile bugünkü müzik piyasası kıyaslandığında en ciddi fark, albüm satış rakamlarında gözlemlenebilir. Şu anda 200-300 bin satan albümler için “çok sattı” denilse de, o yıllarda 1 milyon satış rakamına ulaşan en az 10 albüm sayılabilir. Korsan satış yaygınlaşmadığından ya da mp3 indirme olayı o yıllarda olmadığı için herkes orijinal kaset ya da cd albüm almayı tercih ederdi. Şurası muhakkak ki birçoğumuz harçlıklarımızdan biriktirdiklerimizi bu kasetlere, cd’lere ve walkman’lere yatırırdık. Şimdiki gençlik için kulağa oldukça yabancı geliyor, değil mi?

Olcay Tanberken
(Yazının Orijinali: http://www.felsebiyatdergisi.com/90larda-tuumlrkccedile-pop–olcay-tanberken—felsebiyat-dergisi-nisan12.html)

Anne Bu Çalan Ne? (25 Temmuz 2012)

Şu aralar fazla sık yazamasam da, müzik dünyasındaki gelişmeleri ve yeni albümleri takip etmeye devam ediyorum. Yine de neredeyse her hafta ortalama 3-4 yeni albümün ya da şarkının çıktığı bir piyasada herşeye yetişmek/herşeyi dinleyebilmek ve üstüne sevebilmek/bağlanabilmek o kadar da kolay olmayabiliyor. İşte bu hafta Anne Bu Çalan Ne’ye takılanlar:

Nil Karaibrahimgil‘in “Ben Buraya Çıplak Geldim” albümü geçen hafta nihayet dinleyiciyle buluştu. Eşi Serdar Erener, fena halde “esinlenildiği” eleştirilerine maruz kalan albüm kapağı için Nil’e “Sen Fetus ol, göbek bağın da bir müzik aleti gibi evrene ses versin dinleyiciyle buluşsun” demiş ve bu kapak ortaya çıkmış. Çıkış şarkısı dışında “Ay Gız Uyan” ve “Heman”i listeme aldım almasına ama yine de iddialı bir albüm olarak göremedim bunu. Ayrıca düşünmeden edemediğim bir konu da ilginç kartonet fikriydi: Sade ve sadece büyük puntolu şarkı sözlerinden oluşan 1500 sayfalık roman kıvamındaki kalın kartonet yerine daha az sayfalı ve daha yaratıcı bir tasarım ile albüm maliyeti indirilebilirdi.

Yalın‘ın bir önceki albümünü o kadar iddialı bulmamıştım ama yeni albümü  “Sen En Güzelsin”in çıkış parçası “Kasma”ya çabuk ısındım, şarkı digital platformlarda ve radyolarda da epey ilgi görüyor. Video klibi de önümüzdeki günlerde ekranlarda dönmeye başlıyormuş. Aynı şekilde Burcu Güneş‘in de yeni albüm öncesinde yayınladığı çıkış parçası “Aşk Gribi” kolay dinlenebilen ve bıktırmayan bir sounda sahip. İsra Gülümser Emre Irmak ortak çalışması olan şarkının düzenlemesi Sinan Ceceli imzalı.

Nazan Öncel‘in geçtiğimiz yıl yayınladığı “Hayvan”ın remixlerinden oluşan “Hayvana Remix” albümü DMC etiketiyle piyasada. Hem remixlerin hem de orijinal albümün yeraldığı çift disklik paketin kapağının MDNA kapağına ve renklerine benzediği iddiaları ise bana anlamsız geliyor, çünkü kapakta kullanılan fotoğraf geçen sene Hayvan albümü için çekilmiş fotoğraflardan biriydi, MDNA’dan çok önce. Fotoğraftaki titreme/sallama efektinin de bir remix albüm kapağına uygulanmasından daha doğal birşey olamaz herhalde?

maNga, yazdan önce yayınladığı “e-akustik” albümlerinin 2. videosu ile ekranlarda. Sözleri Ferman Akgül ve Yağmur Sarıgül‘e bestesi Yağmur Sarıgül’e ait  ”Rezalet Çıkarasım Var” adlı şarkıya çekilen klibin yönetmen koltuğunda Burcu Öztürk oturmuş. Videonun görüntü yönetmenliğini ise Selim Çaylıgil üstlenmiş. Bir başka yeni video klip ise Ogün Sanlısoy‘un albümüne geldi şu günlerde. Ogün Sanlısoy &  Özlem Tekin düeti “Dayanamam” şarkısı Mustafa Altıoklar yönetmenliğinde kliplendi.

Bu yaz dünya starlarının mesken tuttuğu Türkiye’den bir dünya starı daha geçecek ama ne sosyal medyanın ne de bildiğimiz medyanın bundan hiç haberi olmayacak? Evet, oldukça enteresan bir durum olarak görüyorum bunu çünkü ABD’li şarkıcı Anastacia, 17 Temmuz’da 34. Asya Yarışçılık Federasyonu Konferansı’nın (ARC) açılış seremonisi için Lütfi Kırdar’da sahne almış. “Why’d You Lie To Me?” şarkısıyla konserine başlayan sanatçı kalabalığın çoşkulu dansı eşliğinde “I’m outta love” isimli şarkısını iki kez söyleyerek veda etmiş.

Müzikle kalın!
Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Anne Bu Çalan Ne? (05 Temmuz 2012)

Hareketli şarkıların ağırlıkta olduğu yaz ortasında yeni albümler, tekliler ya da video klipler popüler müziği hareketli tutmaya devam ederken önümüzdeki günlerde yayınlanmayı bekleyen Kenan Doğulu albümü bakalım “yaz hiti” çıkarma yarışında nasıl bir başarı elde edebilecek? İskender Paydaş‘ın 2011 sonlarında çıkardığı “Zamansız Şarkılar” albümünün belki de en eğlenceli şarkısı olan “Dr.”a geç de olsa video çeken Doğulu, yeni albümünde hem bu şarkıya hem de geçen yaz epey çalınıp dinlenen “Şans Meleğim”e de yer verecekmiş.Kardan Kadın”, ”Bir İleri İki Geri” ve Bisikletgibi öne çıkan şarkılarıyla dikkat çeken “Aşka Türlü Şeyler” adını taşıyan albümü yayınlanmak için gün sayarken, Doğulu’nun rakipleri de boş durmuyor. Geçen yıl “Anlat Güzel mi Oralar” şarkısını albüm öncesinde çıkaran Yalın, “Sen En Güzelsin” adlı albümünü yayınladı. Avrupa Müzik’ten çıkan albümün çıkış parçası ise “Kasma”.

Bu yazın şimdilik en büyük hiti saydığım “Aşk Gitti Bizden”e henüz yeni bir klip çekilmişken, Ozan Çolakoğlu albümü “01”in diğer şarkıları da birer birer klipleniyor. Sertab Erener “Dım Dım”a bir video çekti ama o yayınlanmadan önce albümde öne çıkan şarkılardan Gülşen’in “Seyre Dursun Aşk”ı şu günlerde ekranlarda dönmeye başladı bile. Bu yılın iyi bir aranjör albümü olarak gördüklerimizden Volga Tamöz‘ün “Tam 90’dan” albümünün ise ilk videosu 3 şarkıya birden çekildi. “Benimle Oynama”, “Kınalı Bebek” ve “Sonuna Kadar” şarkıları tek klipte buluşturuldu.

“Hakim Bey” şarkısı ile dinleyicinin beğenisini kazanan ve farklı sesiyle popüler müziğimize yeni bir soluk getiren Mehmet Erdem, albüm lansman konserinde önce İstanbullular ardından Ankaralılar ile ile buluştu. 2 yıl önce ilk albümünü yayınlayan Barbaros da, 2. stüdyo albümü “Hayırdır”ı yayınladı. Söz ve müziği Barbaros’a ait olan çıkış şarkısı “Yeter”in düzenlemesi Arzu Alsan ve Burak Erkul‘a ait.

15 Temmuz’da Kuruçeşme Arena’da sahnelenecek “Gazino Show” ise bu yazın en iddialı konserlerinden biri olarak göze çarpıyor. Yıllardır hem radyo programları ile hem de Ossi Müzik etiketiyle yayınladığı albüm serileriyle müzikseverlerin beğenisini kazanan Hakan Eren‘in projesi olan Gazino Show’da 12 sevilen isim, Metin Özülkü Orkestrası eşliğinde sahnede olacak. Türk Sanat Müziğinin iki dev isimi Neşe Karaböcek ve Seçil Heper’in assolist olarak sahne alacağı gecenin kadrosunda Berkant, Nur Yoldaş, Ersan Erdura, Tülay Özer, Ercan Turgut, Bilgen Bengü, Funda  ve  Oryantal Dora var. Geçtiğimiz yılın son aylarında Bostancı Gösteri Merkezi’nde başlayan projenin Kuruçeşme’deki 2. randevusu ise 29 Ağustos’ta. Bu kez Muazzez Abacı’nın assolistlik yapacağı gecenin yeni kadrosunda Ümit Besen, Nil Burak, Handan Kara, Semiha Yankı, Metin Ersoy, Suna Yıldızoğlu, Yeşim ve Tüdanya yer alıyor.

Daha önce de Sezen Aksu‘nun “El Gibi” şarkısını cover’layan bir ses olan Tuba Özerk, şimdi de bir başka Sezen Aksu şarkısı olan “Kolay Değil“i yeniden yorumladı. Daha önce Tarkan, Murat Boz ve Emre Altuğ gibi isimlere verdiği şarkıları ile tanınan Gülşah Tütüncü de ilk solo albümüyle müzikseverlerin karşısına çıkma hazırlığında. Tütüncü, albüm hazırlıklarını sürdürürken ilk parçası “Dua Ediyorum”u dijital platformlara sundu.

Haftaya görüşmek üzere, müzikle kalın!

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Anne Bu Çalan Ne? (27 Haziran 2012)

Yaz sıcaklarının iyiden iyiye bastırdığı şu günlerde popüler müziğin de arka arkaya yeni albüm ve şarkılar ile dolup taştığını görüyoruz. Bu hafta müzik dünyasından aklımdaki bazı notlarımı paylaşmak istiyorum:

* Harun Kolçak’ın son albümü “Yeniden Doğuyorum”u epeydir yazmak istiyor ama fırsat bulamıyordum. Epey ses getiren ve Kolçak’ı 90’lı yılların en önemli müzisyenlerinden biri olarak görmemizi sağlayan ilk 2 albümünden beri ilk kez bir Harun Kolçak albümüne bu denli pozitif yaklaşabiliyorum. Mert Ekren imzalı çıkış şarkısı “Bahanem Yok” dışında “Vazgeçilmez” ve “Kaybetmem”  ile albüme adını veren  -sözleri Kolçak, müziği Garo Mafyan imzalı- şarkısı bu albümü arşivinize katmanız için yeterli sebeplerden birkaçı. Elbette bunda Harun Kolçak’ın müzisyen kimliğinin bu albümde bir kez daha göze çarpmasının önemli bir etkisi mevcut..

* Zerrin Özer ile özdeşleşen, Fikret Şeneş‘in sözlerini yazdığı “Ağlayamıyorum”, birkaç yıl önce Emre Altuğ tarafından cover’lanmış ve yıllar sonra şarkı yeniden hatırlanmıştı. Ancak ne yalan söyleyeyim, sözleri ve duruşu itibarile pekala bir kadın vokale çok daha yakışan bir şarkıydı ve bu kez Ebru Yaşar, yepyeni bir aranje ile şarkıya yeniden hayat verdi. Yeni düzenlemesini de, Ebru Yaşar’ın “pop” söyleyişini de gayet yerinde buldum. Şarkı da zaten zamanında kendini kanıtladığı için iyi bir dinlenme oranı yakalaması olası..

* Şu sıralar aldığım en güzel haberlerden biri Yaşar Plak‘ın bazı eski longplay albümleri yeniden basacak olması. Hem de CD üzerinde değil, doğrudan orijinal formatı olan plak şeklinde! Nilüfer ve Ajda Pekkan‘ın 80’li yıllarına uzanıp “Bir Selam Yeter”,“Sensiz Olmaz” ve “Sen Mutlu Ol” albümlerine, ve ayrıca Ferdi Özbeğen‘in “Bir Sır Gibi”  albümüne çok yakında ulaşabiliyor olacağız ve bu hazineler evlerimize ilk halleri olan LP formatında girip pikaplarımıza konabilecek. Son dönemde yurtdışında da günden güne yayılan “Back to Black” furyasıyla o siyah ve çok çekici olan plaklar bir kez daha pikaplarımızda bütün keyifleriyle dönecek yani sizin anlayacağınız..

* Nilüfer demişken, geçtiğimiz sene boyunca hastalığı nedeniyle zor günler geçiren ve tedavisi başarıyla tamamlanan sanatçı hayranlarıyla buluşacağı günleri sabırsızlıkla beklediğini açıklamıştı. Ankara’daki Panora Alışveriş Merkezi’nde 4 Temmuz Çarşamba günü sahne alacağı duyurulan Nilüfer’i sevenlerinin yalnız bırakmayacağına eminim..

* Geçtiğimiz haftasonunun en güzel olayı hiç kuşkusuz MetroCity‘deki “Şimdi 90’lar” partisiydi. Hakan Eren‘in DJ’liğinde Yonca Evcimik, Deniz Seki, Harun Kolçak, Jale, Demet Sağıroğlu, Ferda Anıl Yarkın, Eda-Metin Özülkü ve Hazal‘ın sahne aldığı gecede 90’lar ile büyüyen kitle bütün heyecanıyla oradaydı ve gece boyunca şarkılarla/görüntülerle tam bir 90’lar nostaljisi yaşandı. Bu proje kesinlikle devam etmeli..

* Türkiye’nin ilk özel radyolarından biri olan Radyo Klas, bir süre önce yönetimle birlikte isim değişikliğine de gitmiş ve Klas POP adını almıştı. Radyo yönetimi, daha radikal bir karar alarak grubun diğer radyosu NumberOne Fm‘in Türkçesini yapmaya karar verdi ve böylece Number1TURK Fm doğdu. Eşzamanlı olarak da Number1TURK Tv yayına başlarken, Türk popüler müziği 2 yeni kanal ile tanışmış oldu böylelikle. Başarılar diliyoruz..

Müzikle kalın!
Olcay TANBERKEN (DikkatMüzik!)

Anne Bu Çalan Ne? (20 Haziran 2012)

Arada bir bu blogda okuduğunuz müzik yazılarıma artık her Çarşamba bu köşeyi de eklemeye karar verdim. Birkaç yıl kadar önce Turk.Net portalındaki haftalık köşemin de adı olan “Anne Bu Çalan Ne?”ye artık DikkatMüzik sayfalarında devam ederek  yeni çıkan albümlerle ilgili bazen kısa kısa, bazen uzun değerlendirmelere, duyup da sevdiğim şarkılara yer vereceğim. Haftanın tam ortasında bir soluklama durağı da diyebilirsiniz bu köşeye:)

* 2012 yazının ses getiren albüm değerlendirmelerinde başa oynayan “01” adlı Ozan Çolakoğlu albümü, Tarkan’ın “Aşk Gitti Bizden” şarkısıyla çıkış yapsa da albümü neredeyse boş yok diyeceğimiz kadar iddialı buldum. Öyle ki kaç gündür hem ipod’da hem de evde sürekli bu albümü dinlerken buluyorum kendimi. Gülşen’in “Seyre Dursun Aşk”ı ile Ajda Pekkan’ın “Ben Yanmışım” şarkıları da öne çıkan diğerleri.

* Şu sıralar müzik çevrelerinin beğenisini kazanan Kürşat Başar albümü “Keşke Burada Olsaydın” çok olumlu eleştiriler alıyor, ben de sevdim doğrusu. Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Erol Evgin, Yaşar, Levent Yüksel, Sezen Aksu, Şenay Lambaoğlu, Ayşen ve Berkay Özideş gibi isimlere saksafonuyla eşlik eden Kürşat Başar, pop ve caz karışımı çok güzel bir albüme imza atmış. Dün akşam Beyoğlu’nun yeni gözde mekanlarından biri olmaya aday Rixos Pera’daki Jack Russellda düzenlenen basın lansmanı da eğlenceli geçti. Geceye albümdeki isimlerden Yeşim Salkım, İlhan Şeşen, Yaşar, Ayşen, Şenay Lambaoğlu ve Berkay Özideş katılırken medyadan ve radyo dünyasından dostları da birarada görmek keyifliydi doğrusu..

* Geçtiğimiz hafta bir başka basın lansmanı da Hadise’nin yeni teklisi içindi. Sortie’de gerçekleşen lansmanda Hadise konuklarıyla yakından ilgilenirken bir yandan da yeni şarkısı “Biz Burdayız”ı tanıttı. Sinan Akçıl ile müzikal ortaklığına son verdikten beri kendini yenileyen ve ona yurtdışı albümünden beri çok yakıştırdığım R&B ve pop karışımı sounduna yeniden yaklaştığını gördüm. Son albümünde önce“Süpermen”, ardından da “Mesajımı Almıştır O” şarkıları ile uzun süre kulaklarımızdaydı ve sözleri Deniz Erten’e, Bestesi Mario Winans, Fotios Stefos ve Deniz Erten’e ait olan yeni şarkısının da Hadise’nin kariyerine olumlu bir katkısı olabileceğini düşünüyorum.

Ebru Gündeş’in son albümü 13,5, tam bir hayal kırıklığı etkisi yarattı. Bir önceki albümde yeniden yorumladığı “Aldırma Deli Gönül”ü ilk duyar duymaz da aynı şeyi düşünmüş ve yazmıştım, “pop” şarkılarını başka tarzlarda cover’lamak her zaman güzel sonuçlar vermeyebilir. “12 Düet” albümünün yakaladığı başarı ile Nilüfer örneğini ele alırsak, rock formatında pekala güzel bir sound yakalanabilirken fantezi-arabesk kıvamında bir müzikalite ve yorum bu şarkılara yakışmıyor. Gündeş’in albümünde de durum bundan ibaret. Birçoğu orijinal ‘pop’ halleriyle sevilmiş şarkılar, onun kendi tarzı ve yorumu ile yeniden yapılınca olmamış, olamamış. Albümde imzası bulunan aranjörlerden birinin de Ozan Doğulu olduğunu duyunca şaşkınlığım artmadı değil hani..

* Serdar Ortaç önceki yıllarda olduğu gibi bu yılı da es geçmeyerek “Ray” adını verdiği yeni albümünü yayınlamış. Bu kez 10 şarkı tümüyle kendisine ait, 5 şarkı ise yabancı şarkılara yazdığı sözlerden oluşuyor. Düzenlemelerde İskender Paydaş, Suat Aydoğan, Tarık Ceran, Sadun Ersönmez, Tolga Kılıç, Serdar Ağırlı ve Murat Erdem gibi isimlerle çalışan Ortaç’ın kesinlikle yine çok satacağına emin olmakla birlikte bir kısım müziksevere de “yine mi aynı şarkılar?” dedirteceği konusunda müneccim olmaya gerek yok sanırım..

* Geçen yıl müziği bıraktığını açıklayan Teoman hepimize kısa süreli bir şok yaşatmış, çocukluk ve gençliğini 90’larda yaşayan bir kısmımızı da epeyce etkilemişti. Ne de olsa Teoman’dı bu açıklamayı yapan, 70’lerdeki efsane isimlerin ardından 90’lar ile birlikte çok hızlı biçimde değişen popüler kültürümüzde ‘Türkçe rock’ diye birşeyden söz edebiliyorsak bunda kuşkusuz en büyük payı olanlardan biri de Teoman’dı. Müzisyenin son birkaç albümünü o denli sevememiştim ama son albümü “Aşk ve Gurur” beni tam 12’den vurmayı başarmıştı. İşte -şimdilik- son albümü sayabileceğimiz bu albüme bir remix albümü hazırlanmış. Remixlerde Chew FuFred FalkeArmegeddon TürkAudio Knobİskender Paydaş ve 5shootscount1 gibi isimlerin imzasına rastlıyor ve Teoman’ın bir sonraki adımının ne olacağını merakla ve heyecanla bekliyoruz.

Haftaya görüşmek üzere, müzikle kalın!

Olcay TANBERKEN (DikkatMüzik!)


* Dinlemeden Geçmeyin:
Göksel / Uzaktan
Yeni Türkü / Böyle Gitmez
Eflatun & Burcu Güneş / Çıkmaz Sokaklar
Mehmet Erdem / Hakim Bey

* Kulaklara Zarar:
Sinan Akçıl / Fark Atıyor
Ebru Gündeş / Seni İstiyorum

Seda Sayan’dan ters köşe

Erkan Çelik sözleri ve Ahmet Özden bestesi “Yağmur Altında Eriyorum” adlı teklisiyle ters köşe yapan Seda Sayan, rock formatındaki şarkısına geçtiğimiz günlerde video klip çekti. 

Sayan, Prodüktörlüğünü Özgür Aras‘ın üstlendiği, Livadi Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini alacak çalışması için geçtiğimiz hafta Ayşe Ersayın‘ın yönetmenliğinde kamera karşısına geçti. Esmer ve sarışın olarak iki farklı karakteri canlandırdığı klipte ihanete uğrayan bir kadının hikayesi anlatılıyor. Şarkıcının rol arkadaşı ise şarkının söz yazarı Erkan Çelik.

DikkatMüzik: Seda Sayan’ın rock türünde şarkı söylemesi sosyal medyada gündem oluştururken bana bu eleştiri biraz tuhaf geldi doğrusu. Bir şarkı iyiyse dinleyici zaten bağrına basar, her yerde gümbür gümbür çalar; kötüyse de zaten kötüdür, gülünür geçilir ve tarihteki yerini alır. Sanatta türler arasında geçişler her zaman mümkün olabileceği gibi bir sanatçı için en son şey “sınır”dır. Ki şarkıyı dinlediğimde gayet derli toplu, ağırlıklı olarak da Sayan’ın dinleyicisine hitap eden bir parça olduğunu gördüm. Dinleyicinin kafasının karışmasına gerek olmayan bir durum olmadığı gibi, dün bazı rock müzik sanatçılarının yersiz tepki vermesine mahal bir durum da yok ortada aslında. İstemiş, söylemiş. Seveni de olabilir, beğenmeyeni de. “Seda Sayan rock söyleyemez” demek kimin haddine?

Seda Sayan – “Yağmur Altında Eriyorum”
http://www.ttnetmuzik.com.tr/#album-Yagmur_Altinda-266407

Altın Kelebek’ten inciler

İlk kez 1972 yılında düzenlenen ve bu yıl 39.su gerçekleştirilen Hürriyet Altın Kelebek Ödül Töreni önceki gece Kanal D ekranlarında Haliç Kongre Merkezi’nden canlı yayınlanırken, bir kez daha bu ödül töreni işini her nasılsa beceremediğimizi gösterdi. Geçtiğimiz yıl Tuğba Ekinci’nin Tarkan ödül aldığı sırada sahneye fırlayıp “sen neden okul yaptırmıyorsun” diye sorarak Tarkan’a da izleyenlere de şok etkisi yarattıktan 1 yıl sonra bu kez sunuculardan Sarp Apak’ın gaf üstüne gaf yapması geceye damgasını vurdu. Geçen yıl Beyaz’la birlikte geceyi sunan Ayşe Arman’ı eleştirenler, bu yıl onu çok aramış olmalılar..

Apak’ın; Van’da bulunan Halil Sezai‘ye canlı bağlantı yapıldığında “Orası nasıl Van?” demesi çok garipti doğrusu. “En iyi çıkış” yapan ödülün 3. albümünü yayınlamış ve rüştünü ispatlayalı çok olmuş Gökçe‘ye verilmesi kafaları karıştırırken aynı ödülün Halil Sezai’ye de verilmesi şaşırtıcı oldu, o zaman En iyi çıkış yapan-lar falan denmesi gerekmez miydi? TSM tarzındaki -benim de çok başarılı bulduğum- son albümü nedeniyle Sertab Erener‘e layık görülen (ve gerçek şu ki bu yönüyle izleyiciden eleştiri alan) “En iyi TSM Kadın Sanatçı” ödülü açıklandığında bu işe Sertab’ın da epey şaşırdığı kameralardan kaçmadı. Çünkü albümü yaparken ne Sertab’ın böyle bir iddiası vardı, ne de albüm Sertab’ı TSM sanatçısı yapmadı. Yine de Hürriyet kendi içinde değerlendirip onu bu ödüle layık görmüş. Ancak asıl şok edici olan, Sarp Apak’ın “Sertab’da da her yol var” gibi ağza alınmayacak bir gafa imza atmasıydı.  ‘En İyi Kadın Sanatçı’ ödülünü almak için sahneye çıkan Göksel için “Bu kızcağız” tabirini kullanmakla yetinmedi, ödülü verdikten sonra da “Göksel’i salmıyoruz” dedi. Sezen Aksu‘nun ödül alan “Vay” klibi için “Sezen’in gözükmediği klip” dendi ama videonun sonunda Sezen Aksu’nun ayan beyan gözüktüğü bir klipti..

Birbiriyle son derece uyumsuz Sarp Apak, İrem Sak ve Ömer Erkan‘ın geceyi bir türlü “sunamaması”, sosyal medyada en güzel şu ifadeyle açıklandı aslında: “Ellerinde Gülse Birsel’in yazdığı metinler olmayınca Yalan Dünya oyuncuları böyle çuvallayabiliyorlar işte..”. Gece boyunca ödül dağıtan isimlerin ağırlıklı olarak yönetim kadrosundan olması, sunucuların sürekli birbirini kesmeleri ve bir ağızdan konuşmaya çalışmaları, gece sonunda sunucuların ellerine birer gitar alıp kelalaka bir şarkıyı, “Efulim”i söylemeleri törenin değerini düşürdükçe düşürdü.

Dağıtılan ödüllerin, her yıl olduğu gibi bu yıl da Hürriyet okurlarının beğenileriyle dağıtıldığı duyuruldu ama ödüle giden süreçte web sitesi üzerinden doldurulan formda aday sanatçılar sunulmadığı için ödüllerin şeffaflığı konusu kolaylıkla güme gitti. Nitekim ödül verilen birçok yapım ve dizinin de Kanal D yapımı olması bu şeffaf(sız)lığa katkıda bulundu. Müzik alanındaki ödüllerde her yıl olup da bu yıl Halk Müziği ödülünün olmaması şaşırtıcı değil miydi? Ya İbrahim Tatlıses’e 2 yıldır albüm yapmamasına karşın üst üste ödül verilmesi?

Bu geceyi izleyince kısa bir süre önce kaybettiğimiz Orhan Boran’ı ve nazarında tüm diğer eski TRT spikerlerini ne çok özlediğimizi hatırladım, nereden nereye geldiğimizi görüp üzüldüm. Zaten popüler diye oyuncuların sunucu yapılmasının da sonuna kadar karşısındayım; ancak  madem biraz da reyting peşindeliği söz konusu, o halde neden bu işi adam gibi yapabilecek deneyimli oyuncu-sunuculara vermiyorlar anlamak çok güç..

Olcay Tanberken (Dikkat Müzik!)

NOT: Sarp Apak’ın bir ara “Trending Topic olmuşuz, teşekkürler” demesiyle yerlere yattık. Tören bitip de Twitter başına geçtiğinde neden TT olduğunu öğrendiğinde herhalde şöyle bir yutkunmuş olmalı.

39.Altın Kelebek Ödülleri kazananları :

Kadın sunucu: Esra Erol
Erkek sunucu: Acun Ilıcalı
Kadın haber spikeri: Nazlı Tolga
Erkek haber spikeri: Mehmet Ali Birand
Drama: Muhteşem Yüzyıl
Senaryo yazarı: Gülse Birsel
Dizi yönetmeni: Çağatay Tosun (Suskunlar)
Dizi müziği: Nail Yurtsever-Cem Tuncer (Adını Feriha Koydum)
Kadın oyuncu: Meryem Uzerli
Erkek oyuncu: Kıvanç Tatlıtuğ
Komedi dizisi: Yalan Dünya
Kadın komedi oyuncusu: Gupse Özay
Erkek komedi oyuncusu:
Bartu Küçükçağlayan
Magazin programı: Pazar Sürprizi (Caner Erdem)
Güncel kültür-sanat programı:
Şeffaf Oda
Türk Pop Müziği kadın solist:
Ajda Pekkan
Türk Pop Müziği erkek solist: Murat Boz
Türk Sanat Müziği kadın solist:
Sertab Erener
Türk Sanat Müziği erkek solist:
Ahmet Özhan
Fantezi müzik kadın solist: Ebru Gündeş
Fantezi müzik erkek solist:
İbrahim Tatlıses
Turkcell Müzik Ödülleri: Kolpa (En İyi Müzik Grubu)-Halil Sezai (En İyi Erkek Sanatçı-Göksel (En İyi Kadın Sanatçı)
Çıkış yapan solist: Halil Sezai-Gökçe
Müzik grubu: Model
Klip: Sezen Aksu ‘Vay’
Sevil Kaynak-Sinan Tuncay
Şarkı: Yakar Geçerim (Tarkan)
Spor programı Yüzde Yüz Futbol
Yarışma programı Kim Milyoner Olmak İster
Özel ödül: Alpay, Selami Şahin, Seyyal Taner, Salim Dündar

Madonna konserinin ardından..

Geliyor gelecek derken Madonna’nın İstanbul konseri sosyal medya ve basının attığı manşetlerin tam karşılığıydı: “Madonna İstanbul’u salladı!”. Başbakan dün geceki kalabalığı görse Madonna’yı kıskanır mıydı bilemiyorum ama herhalde TTArena, 50 bin seyirciyle tarihindeki en dolu gecelerinden birini yaşadı. Bu konserin üstüne başka herhangi bir konser insanı bu kadar heyecanlandırır mı hiç emin değilim. Bildiğim ve konseri canlı izleme fırsatını kaçırmayanların da paylaştığı tek gerçek, Madonna’nın bizim starlara ve sahne, konser organizasyonuyla uğraşanlara dün gece açıkça ‘ders’ verdiği.

18:30’da duyurulan kapı açılışının 19:30’a alınması, aslında konserin de beklenenden geç başlayacağının sinyalini veriyordu. Nitekim konser 22 dolaylarında başladı; hiç aralıksız dur durak bilmeyen müthiş bir enerjiyle 2 saat sürdü. Dev tütsü ve çan sesleriyle başlayan ilk dakikalar, konserin ne kadar etkileyici geçeceğinin ilk işareti oldu. Tüyleri ürperterek insanı başka alemlere götüren ilahi müziğin büyüsü bütün arenayı sardığı anda kilisenin içinde dua eden bir Madonna gölgesiyle saha içi çığlıkları yükselmeye başlamıştı bile. Hayranların çığlıkları  ”Girl Gone Wild’‘ ile açılan konser boyunca devam etmese de, gecenin ilerleyen dakikalarında özellikle “Papa Don’t Preach”, “Vogue”, “Express Yourself” gibi eski şarkılarının introları duyulmaya başladığından itibaren yükseliyordu. “Like A Prayer”da salon tümüyle en coşkulu anını yaşadı.

Konser başlamadan önce arkadaşlarımla sahne tasarımını yorumlamış ve “biraz küçük değil mi?” diye kuşkuya düşmüştük. Ancak konserin başlamasıyla birlikte o küçük sahnenin görsel efektler, ışık şovları ve hareketli tasarımıyla nasıl bir anda büyüdüğünü görüp her defasında alkışı bastık. Madonna -bizim pek çok sanatçının konser sahnesini sadece yürümekten ibaret olarak görmesinin aksine- sahnenin her köşesinde inanılmaz eforuyla vardı;  bir ucundan bir ucuna koştu, ipte yürüdü, yerlerde sürüklendi, yeri geldi kendini parçaladı. Bir ara “Gang Bang” şarkısında bütün sahne silah sesleri eşliğinde kana boyandı. “Express Yourself”i, Lady Gaga’nın “Born This Way”ine bağlaması ve ardından “She’s Not Me”yle poposunu sallaması, konserin unutulmaz anlarından sadece bir kısmıydı. “Like A Virgin” gibi çok sevilen bazı hitlerini konsere özel farklı bir düzenlemeyle söylemesini de çok yadırgamadım, nihayetinde konserler biraz da albümün dışında versiyonlar ile ilgi çekici oluyor. Sonlara doğru yaklaşırken bir ara dansçısının Madonna’nın belini sıktıkça sıktığına ve kendimizi “daha ne kadar sıkabilir?” diye sorarken bulduğumuza tanık olduk. Kuşkusuz konserin başından sonuna kadar çok açık ve net biçimde bir “Madonna erotizmi”ydi seyrettiğimiz ve konser değil, adeta film tadındaki bu gösteriyi izleyen 50 bin kişinin mest olduğunu söyleyebiliriz.

Sosyal medyadan okuduğum kadarıyla konserin eleştirilen 2 konusu vardı. Birincisi playlist, diğeri de ses düzeni. Dünya çapında görüp görebileceğimiz böylesine bir şovun ses ve teknik açısından en ufak bir problemi olduğunu sanmıyorum, yankılanma ve uğultu olduysa bile bunun kesinlikle Madonna kaynaklı değil stadyum kaynaklı olduğu çok açıktı. TTArena, belli ki akustik açıdan çalışılmamış bir stadyumdu ve konser için uygun değildi. Konser playlistinin ağırlıklı olarak yeni albümden olması ise neden bazılarını şaşırttı anlamak çok güç, adı üstüne MDNA turnesiydi ve Madonna haklı olarak yeni albümünün promosyonunu yapıyordu. Öte yandan yine de çoğu seyircinin coşkusuz olmasını bilmediği yeni şarkılara değil, Madonna ve dansçılarının bu nefes kesen gösterisi karşısında nutuklarının tutulmasına da bağlamak mümkün.

Seyyar satıcıların kalabalığın ilerlemesini büyük ölçüde engellediğini de düşünürsek konser çıkışının çok sağlıklı ve planlı koşullarda gerçekleştiğini söyleyemeyiz. İzdiham bir yana, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Metro hattını bu geceye özel sadece 1 saat uzatması, metroyu kaçıran binlerce insanı trafikte bıraktı. Ancak bunlar, konseri bizler için unutulmaz kılmaktan alıkoyamayacak detaylardı elbette. Madonna konserinin yalnızca Madonna’dan ibaret olmadığını ve muhteşem dansçılarıyla birlikte başlı başına bir olay olduğunu gördük. Nitekim İstanbul dün gece, görüp izleyeceği en iyi dünya şovunu (ve hatta şov içinde şov-“dünyanın şovu” da diyebiliriz) izledi ve bu tarihi geceye tanıklık edenler çok şanslıydı. Gecenin en iyi özeti sanıyoruz tek cümleyle anlatılabilir: Madonna dünya starlarından herhangi biri değil, yaşayan en büyük efsane star.

(7 Haziran 2012 MDNA İstanbul konseri playlisti: Girl Gone Wild, Revolver, Gang Bang, Papa Don’t Preach, Hung Up, I Don’t Give A*, Express Yourself, Give Me All Your Luvin’, Turn Up The Radio, Open Your Heart, Sağara Jo, Masterpiece, Vogue, The Erotic Candy Shop, Human Nature, like A Virgin Waltz, I’m Addicted, I’m A Sinner, like A Prayer, Celebration)

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

http://www.youtube.com/watch?v=ocLZtF06cXc&feature=youtu.be

Avea Müzik Bloggerları Fikir Takımı-7.Buluşma: “Türk Rock Müzik Tarihi”

Avea’nın Türk müzik sektörüne yön veren isimleri müzik bloggerları ile biraraya getirdiği “Tea & Talk” buluşmalarından daha önce DikkatMüzik!‘te bahsetmiştik. İşte o buluşmaların 7.cisi geçtiğimiz günlerde “Türk Rock Müzik Tarihi” başlığıyla Blogger’s Base‘de gerçekleşti. Tolga Akyıldız moderatörlüğünde sektörün en önemli isimlerinin katıldığı buluşmanın konukları müzik araştırmacısı, yazar ve radyo programcısı Güven Erkin Erkal, Blue Jean Dergisi yayın yönetmeni Çağlan Tekil ve birçok albümün prodüktörlüğünü yapan Pentagram üyesi Tarkan Gözübüyük oldu.

Türkiye’de rock müziğin yeniden yükselişe geçtiği 80’li yılların sonundan itibaren ilk Türkçe sözlü rock yapan grubun Bulutsuzluk Özlemi olduğunun vurgulandığı buluşmada Erkin Koray, Moğollar, Cem Karaca ve Barış Manço gibi geçmişin kült isimlerinden beslenen yeni dönem Türkçe rock’ta kimlerin nasıl bir yerde durduğu, “Türkçe rock” diye birşeyden söz edilip edilemediği konularına değinilirken 90’lı yıllardan bu yana geniş kitlelerce sevilmiş önemli temsilcilerinin Teoman, Şebnem Ferah, Kargo, Özlem Tekin, Mor ve Ötesi, maNga, Kurban ve Nekropsi gibi isim/grupların altı çizildi. Anadolu Pop/Rock denen oluşumdan ancak ve sadece yararlanmayı bilen ve yeni bir müzik anlayışına sahip olmayıp bu türü sadece “devam ettiren” isim/gruplar eleştiri konusu olurken, sohbetin farklı bakış açılarıyla sürmesi 2000’li yılların gruplarını daha çok değerlendirmeyi bir başka buluşmaya bıraktı. Tea&Talk buluşmalarında muhakkak değinilen “Müzik yazarlığı” konusu da bu buluşmada yine gündem maddelerinden biriydi.

Bloggerlar olarak Türk Rock Müzik Tarihi başlıklı toplantının devamının mutlaka gelmesi gerektiği konusunda ortak bir görüşe sahip olmakla beraber, yeni sezondan önceki bu son “Avea Müzik Bloggerları Fikir Takımı” toplantısının çok verimli geçtiğini söyleyebiliriz.

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Eurovision’un ardından..

Bir Eurovision daha geride kaldı. Bence oldukça güzel bir yarışmaydı bu yıl izlediğimiz; hem güçlü şarkılar vardı, hem de Azeri kardeşlerimiz tüm Alman ve İsveç’li teknik ekibin de desteğiyle oldukça güzel bir organizasyona imza atmışlardı, tebrikler gerçekten..

Baktım Türk medyası her Eurovision öncesi ve sonrasında olduğu gibi yine bir anda Eurovision uzmanı kesilmiş, her köşede bir yazı, bir yorum. Beş kere Eurovision’u yerinde izleyip yorumlarımı Türkiye’ye aktarmış biri olarak kendime haksızlık etmeyeyim dedim ve ben de bu yıl neyi nasıl gördük paylaşayım istedim.

7. oluşumuz bir yana, bir kere kimsenin İsveç’in “Euphoria” şarkısı ile Loreen‘a “nasıl kazandı yahu?” demesine en ufak bir lüzum bile yok. Şarkıysa şarkı, ses ise ses, karizma ise karizma. Kadında herşey vardı ve neredeyse tüm ülkelerden oy toplayarak Eurovision tarihinin en yüksek 2. puanını alarak yılın birincisi oldu. Hem izleyicilerin hem de sunucularımız Bülent Özveren ve Erhan Konuk‘un yarışma boyunca sürekli komşu oylarından şikayet etmesi bana hep saçma gelmiştir, çünkü aynı ülkeler her sene yarışıyor zaten. İsveç eğer komşu oyları ile almışsa yarışmayı biz de zamanında öyle almışız(!) demek ki, ya da tüm diğer kazananlar..Üstelik oy paslaşmasını biz de en az onlar kadar yapmıyor muyuz? Yunanistan ve Güney Kıbrıs karşılıklı 12’lerini paylaşırken biz Azerbaycan ile farklı bir oy dayanışması mı yapıyoruz? Bir kere de Bosna-Hersek ve Makedonya’ya bizden hiç puan çıkmasın mesela, şaşırmaz mısınız?  >> Okumaya devam et “Eurovision’un ardından..”

Dikkat Eurovision! / En iyi 15 hangisi?

Biz yazmaktan, siz izlemekten bıkmayanlar için yine geldi çattı bir Eurovision daha demek istiyoruz. Bu yazımızda, 22 ve 24 Mayıs’taki yarı finallerin ardından 26 Mayıs Cumartesi gecesi yapılacak final ile kazananın belli olacağı 57. Eurovision Şarkı Yarışması’da bu yıl hangi ülke şarkılarına dikkatini çekmek istediğimizi bulabilirsiniz. Yarı finallerde yarışacak olan ve direkt finalde izleyeceğimiz büyük ülkeler ile birlikte 42 ülke arasından toplamda 15 dikkat çeken şarkıyı sizlere sunuyor ve 2. yarı final gecesinde yarışacak olan Türkiye’ye ve Can Bonomo’ya iyi şanslar diliyoruz.

Türkiye dışında en iyi 15 şarkı hangisi? İşte Dikkat Müzik!in listesi : >> Okumaya devam et “Dikkat Eurovision! / En iyi 15 hangisi?”