“Beş Vals On Tango” çıktı!

Beş Yıl Önce On Yıl Sonra, adından da anlaşılacağı üzere, 5 yıl önce de, 10 yıl sonra da hatırlanacak şarkıları söylemek üzere yola çıktılar. Nostalji ne demekse, onlar da o demekti bir bakıma. Ajda Pekkan şarkıları başta olmak üzere 70’lerin popüler aranjmanlarını potbori şeklinde söyledikleri ilk albümleri ile dikkat çektiler.

80’ler Türk popunda büyük bir boşluk vardı malumunuz ve bu boşluğu gayet iyi doldurmuşlardı. Öyle büyük bir boşluktu ki bu, şarkılarını söyledikleri Ajda Pekkan bile bu grupla beraber bir albüm yapmış ve düetler söylemişti (“Oh,Susanna”yı  “Ah Fatma” olarak dinlediğimiz 1985 yılına dönelim). Ne var ki 80’ler boyunca kulağımızda olan grup, 90’ların gelişi ile aniden piyasadan uzaklaşmış, son olarak 2001 yılında sessiz sedasız Biraz Müzik albümünü yayınlamış ve nostalji şarkıları ile ünlenen grubun kendisi de zamana karşı duramayarak nostalji olmaktan kaçamamıştı.

Şimdi ise ikinci (ve bence en güzel) albümleri  Beş Vals On Tango, Ossi Müzik etiketi ile LP kayıtlarından dijital çağa geçerek evlerimize yeniden konuk oluyor..

Albümde Türk ve dünya tangosunun sevilen tangolarından oluşan bir potpuri ve vals ritminde alaturka şarkılardan oluşan bir başka potpuri yer alıyor. Bunların yanı sıra 1983 yılı Eurovision Şarkı Yarışması birincisi Lüxemburg’un ve aynı yarışmada ikinci olan İsrail’in şarkıları (Ofra Haza‘nın “Hi”i ve bir ara ülkemizi mesken tutan Corinne Hermes‘in “Si La Vie Est Cadeau”su) Türkçe sözlerle albümde yer alıyor. Albümün bir diğer sürprizi ise Ajda ve Semiramis Pekkan kardeşlere ait birer şarkının, “Bana Yalan Söylediler” ve “Yağmur”un yer aldığı potpuri. Ama ben en çok benim için 80’lerin en güzel şarkılarından olan Mireille Mathieu & Patrick Duffy düeti “Together We’re Strong”un Türkçesi “Yıllardan Sonra” ve “Yaz yağmuru”nu sevdiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.

(Grubun elemanları Nilgun Onatkut (1982-1992), Mehmet Horoz, Atakan Ünuvar, Şebgün Tansel (1982-1984 arası), Didem Hekimoğlu (1987-1988) ve Esma Erdem (1984-1992)’den oluşuyordu. Grubun 2001’de yaptığı son albümde grubun 2 erkek üyesiyle Atakan Ünüvar‘ın kızı Seda Ünüvar yer aldı.)

***Spesiyal:

1983 yılında katıldıkları Türkiye Eurovision elemelerindeki Aysel Gürel sözlü, Attilla Özdemiroğlu bestesi Atlantis şarkıları başlı başına bir efsanedir mesela, yaşı tutan herkesin kolay kolay atlayamayacağı türden. Zaten ertesi yıl Eurovision vizesini bu kez alabilmeyi başarmış, Halay şarkıları ile temsil ettikleri ülkemize ilk en yüksek derecesini (12.cilik) kazandırmışlardı (Şarkının Türkiye finallerinde gruba Arif Sağ‘ın da sazıyla eşlik ettiğini, ancak Avrupa finali için düzenlenen yeni versiyonda -Arif Sağ’ın da konu dışında bırakılması ile beraber- bu bölümün kaldırıldığını da ekleyelim).

Aşkın Nur Yengi vs. Petek Dinçöz

Siz hiç,

Tarkan‘ın “Sen Başkasın” şarkısının Levent Yüksel yorumunu,

Sertab Erener‘in “Söz Bitti”sinin Tarkan versiyonunu,

ya da Eurovision birincimiz “Everyway that I can”in Işın Karaca versiyonunu duymuş muydunuz?

Ben duydum. Yıllar önceydi tabii..

(Kimbilir bir gün birileri onları da piyasaya sürer de ben ve benim gibi bu kayıtların piyasaya sürülmesini mutluluk olarak gören arşiv manyakları bayram eder!)

Türk popu aynı şarkıyı farklı yorumculardan dinlemeye çok alışık.

Bugün birçok kişi Ajda şarkıları okumak için birbirleriyle yarışıyor yarışmasına ama Ajda Pekkan‘ın kendisi bile müziğe ilk başladığı 60’larda daha önce başkalarınca yorumlanan Türkçe şarkıları bir kez daha söylemişti (Ama biz onu başkalarının Türkçe şarkıları ile değil, başka yabancı şarkılara yazılan Türkçe sözlü kendi şarkıları ile sevdik:). Ya da o kadar geriye gitmeye gerek yok, hala dünmüş gibi hatırladığımız 90’lar bile neredeyse yeniden keşfedilip tekrar tekrar söylenmiyor mu bugün?. “Cover” kavramı Türk popunun öyle pek de uzak olmadığı bir şey, özetle. Ancak daha ortaya ilk söyleyeni bile çıkmamış bir şarkının aynı anda 2 farklı yorumunun çıkacak olma ihtimali, biraz kulakları dikleştirip, nasıl yani dedirtiyor insana, değil mi?:) (Aslına bakacak olursak Gülşen‘in “resmi” olarak yayınlanan korsan albümünün (Gül-she-n) piyasaya sürüldüğü bir Türk popunda olan bitenlere pek de şaşırmamayı öğrenmemiz gerekiyor galiba. Ya da Ajda’nın Sevdim Seni albümü gibi, bir önceki albüme beğenmeyip koymadıklarınız bir de bakmışsınız piyasada! Türk popu bu, olmaz olmaz deme!)

Müzik dünyası birkaç gündür Aşkın Nur Yengi‘nin yakında çıkaracağı yeni albümündeki bir şarkıyı konuşuyor. Bestesi Serkan İzzet Özdoğan‘a, sözü Günay Çoban‘a ait ‘Yalnızın Biriyim’ adlı şarkıyı, anlaşılan o ki Aşkın Nur Yengi’den önce Petek Dinçöz satın almış! Satın almış almasına ama albüm öncesinde yayınladığı single’a bu şarkıyı koymayınca besteci ve söz yazarı şarkının parasını iade etmeyi teklif ederek geri almak istemişler ama Dinçöz kabul etmemiş ve yerine başka şarkı istemiş. Öte yandan bazı kaynaklar, Dinçöz’ün şarkının bu son tartışmalar ile öne çıkmasından ötürü albüm repertuarına yeniden koymak istediğini söylüyor. Olan bitenden tamamen habersiz olan Aşkın Nur Yengi ise şarkıyı çoktan okumuş, repertuarına koymuş. İşler de bu noktada sarpa sarıyor ve olan biteni hayretle izleyen biz tüm seyirciler de şarkının yaratıcılarına çeviriyoruz kafalarımızı hemen tabii! Tam komedi!:)

Hangi yorumcunun şarkıyı daha iyi okuyacağını elbette tartışmayacağımızı söyleyerek konu ile ilgili tarafların görüşlerine bakalım:

Uçankuş’un haberine göre, Petek Dinçöz, bu şarkıyı 11.11.2009 tarihinde tüm haklarıyla birlikte besteci ve söz yazarından satın aldı. Makbuz karşılığı ödemeleri yapıp, muvafakatnameleri de alan Dinçöz, o arada çıkardığı single’dan sonra başladığı albüm repertuarına da bu şarkıyı koydu. Ancak olay geçtiğimiz hafta başka bir boyut kazandı. Aşkın Nur Yengi, Petek Dinçöz’e satılmış olan bu şarkıyı stüdyoya girip okudu, fakat olay ortaya çıktı.

Aşkın Nur Yengi’nin menajeri Lisa Tuna, “İnanın biz şarkının Petek Dinçöz’e ait olduğunu bilmiyorduk. Sonradan öğrendik. Ancak stüdyoya girip okumuştuk bile… Resmen kandırıldık. Ama yapacak bir şey yok. Çok masraf yaptık. Aşkın parasını bile kendi ödedi. Artık çıkaracağız, Hüseyin Emre de dağıtacak” dedi. Bu gelişme üzerine Hüseyin Emre, “Çok geç de olsa durumdan haberim oldu. Ben yıllardır böyle bir lekeyi üzerime sürdürmedim. Ben kendime çalma, çırpma gibi bir leke kondurtmam. Lisa ve Aşkın’a da söyledim. Şayet Petek hanımdan izin yazısı almasanız ben dağıtmam diye… Artık kendileri bilir… Ben böyle bir şeyin altına imza atmam… Onlar atarsa bilemem” dedi.

Gelelim Petek Dinçöz tarafına. Dinçöz’ün menajeri Tülay Kırdemir: “Biz şaşkınız. Albüm hazırlığındayken bu durumu öğrendik. Petek hanım inanamadı. Hele hele Aşkın Nur Yengi’nin böyle bir şey yapmasına çok şaşırdığını söyledi. Ama yine de beklemedeyiz. Kendilerini böyle bir duruma düşüreceklerine inanmak istemiyoruz. Gelişmeleri takip edelim, sonra konuşalım. Bu arada tüm belgeleri hemen size gönderebiliriz. Şahsen ben, onların yanlış bilgilendirme kurbanı olduklarını düşünüyorum. İnşallah gerçekten de kandırıldıklarını anlayıp, hatadan dönerler” dedi.

Bakalım ilerleyen günler ne gösterecek.

Bir ustanın ardından: Selmi Andak

Türk popunun bence en değerli müzisyenlerinden biriydi Selmi Andak. Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz bu değerli besteci, Ve Ben Yalnız, Gönlüm Çok Zengin, Acılar Sürekli Olamaz, ve onlarca diğer “çok güzel şarkıların” yaratıcısıydı.

Ama ben en çok Eurovision şarkıları ile sevdim onu. Yeliz’in Hayalimdeki Adam‘ı (1975), Neco’nun O Şarkıyı Henüz Yazmadım‘ı (1985), Nükhet Duru&Neco’nun Bir Sevgi Yeter‘i (1985), Nil Burak’ın Güneş Bir Kere Doğdu‘su (1985), ve unutulmaz Vedat Sakman&Seden Kutlubay yorumu ile (ve daha sonra Ajda Pekkan’ın da albümüne aldığı) Hayat Pencerenin Dışında (Yeniden) (1987), Eurovision Türkiye finallerinde yarışan efsane Selmi Andak şarkıları olarak tarihe, hafızalara geçti. Hele hele Asya’nın (o zamanki adıyla Tülay Saygun) yorumladığı bir Zamanda Gezinti vardır ki, yalnızca Andak’ın değil müzik tarihimizin kanımca en iyi bestelerinden biridir.

Uluslararası yarışmalardaki besteleriyle sayısız ödüllerin sahibiydi. Öyle ki, 1985’te İtalya’da (Palermo) ülkemize “Güneş Bir Kere Doğdu” ile kazandırdığı birinciliği bile var.

Geriye birçok değerli şarkı bırakan müzisyenimizin toprağı bol olsun diyor -nereden bulursunuz bilmem ama- ne yapıp edip arşivinize katmanızı dilediğim albümlerine göz atıyoruz:

TRT Müzik Dairesi’nin 2005 yılında yayınladığı “Eurovision Finallerinde Selmi Andak”, 2003 yılında yayınlanan “Uluslararası Ödüllü Selmi Andak Şarkıları” , ve geçen yıl Ossi Müzik etiketi ile yayınlanan -toplamda 34 şarkısını içeren- “Müzik: Selmi Andak-Bal gibi olur” ve “O şarkıyı henüz yazmadım” isimli 2 albümü, olmazsa olmaz listenizde bulunmalı. İşte sözü geçen 2 albümün kartonetinden Selmi Andak biyografisi:

İzmir’de dünyaya gözlerini açan Selmi Andak, orta öğrenimini Galasaray Lisesinde tamamlar, ardından hem Hukuk Fakültesi, hem de Konservatuarda okur. Yetinmez, Konservatuardan mezun olduktran sonra kalkar Paris’e gider ve orada Yüksek Müzik Okulunda ihtisas yapar. Altmışlı yıllarda Türkiye’de parmakla sayılacak kadar az sayıda popüler müzik bestecisi vardır ve Selmi Andak ilklerden biri olur. Aynı zamanda sanat ve müzik eleştirmenliği yapmakta, gazeteci kimliği ile de tanınmaktadır. O günlerin önemli şarkıcıları tarafından ardı ardına plak yapılan bestelerinde bir yandan dönemin popüler akımlarını yakalarken, bir yandan hem klasik hem de otantik müziğin kalıplarından yararlanmaktadır. Aranjman furyasının tam da ortasında ortaya konulan bu tavır, onun adeta bir milli besteci gibi yurt dışında yapılan bir dolu festivalde besteleriyle yarışmasına yol açmakla kalmaz, henüz emekleme çağındaki popüler müzik piyasasına da ne yönde ve nasıl büyüyüp serpileceği konusunda çok aydınlık bir çıkış yolu gösterir, adeta kılavuz olur.

Başından itibaren sadece bir müzisyen, bir besteci olmanın çok ötesinde, yazıp çizdikleriyle bir müzik teorisyeni, MESAM; POPSAV gibi meslek birliklerinde gösterdiği faaliyetlerle de adeta bir müzik emekçisidir Selmi Andak. Hep projeler üretir, hep yeni bir şeyler yapmak ister. Çevresindekiler ona ayak uydurmakta zorlanırlar her defasında. Uluslar arası standartlardaki besteciliği yurt dışındaki festivallerde her defasında ödüle layık görülse de, Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye tarihinin yarışmaya üst üste en çok ve en fazla sayıda şarkıyla katılan bestecisidir Selmi Andak.

(Haber resmi 1982 Eurovision finallerinden bir karedir: Andak, Neco’nun söylediği Gramofon şarkısının provalarını şarkının diğer yaratıcıları Aysel Gürel ve Buğra Uğur’la beraber izlerken).

***Spesiyal:

Ajda Pekkan – Yeniden (Hayat Pencerenin Dışında)

http://www.dailymotion.com/video/xavuft_ajda-pekkan-yenyden_music