Gülçin Ergül “Bir Tanecik Aşkım” ile döndü

gulcinergulHepsi grubundan ayrıldıktan sonra solo müzik kariyerine tek başına başarıyla devam eden; güçlü sesi, dansçı, müzisyen ve oyuncu kimliğiyle tanıdığımız Gülçin Ergül, 2011’de çıkarmış olduğu “Bravo!” isimli ilk solo single’ı ve oldukça ilgi gören “Ara Ara” klibinin ardından, Arpej Yapım etiketiyle çıkacak olan “Bir Tanecik Aşkım” isimli yeni solo maxi single’ı ile geri dönüyor.

Son yıllarda, İngilizce akustik cover yorumları ve What Da Funk grubuyla yaptığı canlı funk performanslarıyla müzikseverlerin dikkatini çeken genç sanatçı, yepyeni üç şarkı ve bu şarkıların remix ve karaoke versiyonlarından oluşan, 2. solo maxi single’ı ile Türk müzik sektörüne yepyeni bir soluk getiriyor.

Albüme ismini veren pop tarzındaki çıkış şarkısı “Bir Tanecik Aşkım”ın söz ve müziği Gülçin Ergül’e, düzenlemesi ise birlikte sahne alacağı ünlü müzisyen, aranjör ve besteci İskender Paydaş’a ait.

Gülçin’in gerçek aşk hikayesini yansıtan şarkısının klibi, başarılı reklamlara imza atan ünlü reklam yönetmeni İlkay Kopan tarafından, 2 ayrı günde çekildi.

MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Bale ve Modern Dans mezunu ve dolayısıyla dans kompozisyon eğitimi almış bir koreograf olan Gülçin, latin ve modern dansın harmanlandığı klip koreografisini de bir latin dansçısı olan Nursel Can ile beraber hazırladı. Ayrıca Gülçin, klip için çok kısa bir sürede, son zamanların yeni trendy sporu olan pole dans öğrendi. Yakışıklı Rus aktör ve model Oleg Sukhoverkhov’un da rol aldığı klipte yine Günseli Türkay’In tasarımlarını giyen Gülçin’in latin kostümü de Espaki tarafından özel dikildi.

Söz ve müziğinin yine Gülçin Ergül’e ait olduğu, aşkın yüceliğini vurgulayan pop/indie tarzındaki “Aşkın Tezahürü” isimli şarkının düzenlemesini de Türkiye’nin önemli caz piyanistlerinden olan, besteci ve kompozitör Çağrı Sertel hazırladı.

Aynı şarkının DJ Erdinç Erdoğdu tarafından yapılan Chillstep Remix versiyonu da şarkıyı başka bir yorumla dinleyiciye sunuyor.

Maxi single’da zengin vokal düzenlemesiyle dikkat çeken bir diğer yeni şarkı olan “Geç” in de söz ve müziği, aynı zamanda Hepsi’nin bir çok başarılı şarkısının da yazarı olan ünlü yönetmen Süleyman Yüksel’e, düzenlemesi de yine Temel Zümrüt’e ait.

Gülçin, maxi single’da, Twitter’daki yoğun ilgi üzerine, şarkı söylemeyi seven dinleyicileri için, şarkıların karaoke versiyonlarına da yer verdi.

Albüm masteringleri Çağlar Türkmen tarafından yapıldı.

Albümün kapak fotografları ünlü fotografçı Mehmet Turgut tarafından çekildi, kartonet tasarımı da yine Mehmet Turgut’un ekibi tarafından tasarlandı. Gülçin’in albüm kapağı için tasarlanan kostüm, modacı Perihan Akı tarafından hazırlandı. Fotoğraf çekimlerinde Günseli Türkay, Arzu Kaprol ve Selim Baklacı’nın tasarımlarını giyen sanatçının stylingini Tuğçe Ülkümen üstlendi.

Emir Yargın’dan “Geri Dönüşüm Kutusundaki Anılar”

emiryarginİlk albümü ‘Tokat’ ile 2011 yılında dinleyicileri ile buluşan Emir Yargın, olağandışı hikayelerini, kendine özgü elektronik müziği ile harmanladığı sıradışı ikinci albümü ‘’Geri Dönüşüm Kutusundaki Anılar’’ ile müzik severlerin karşısına yeniden çıkıyor.

Emir yargın, 2014 yılında yayınladığı ‘Kanka Olurduk Ölümüne’ single’ından sonra, on şarkıdan oluşan GDKA albümünü gün yüzüne çıkarıyor. GDKA’nın geneline duygusal bir hava hakim olsa da, Emir Yargın bu albümde de eğlenceli yanını tabi ki gösteriyor. Emir Yargın, ikinci albümü ‘Geri Dönüşüm Kutusundaki Anılar’ ile, alışılmışın dışındaki tarzının tek savunucusu olmaya devam ediyor.

Geri Dönüşüm Kutusundaki Anılar; gazelden deep house’a uzanan, birbirinden çok uzak türlerden besleniyor. ‘Deneysel müzik’ yapımını profesyonel bir aranje ile birleştirerek; duygusal şarkıları, beklenmedik süprizler ile sunuyor. GDKA; Emir Yargın’ın duygusal olarak yeniden kendini inşa ettiği bir döneme denk geliyor. Şarkıların neredeyse tümünde, aşkın, nefretin, uyumsuzluğun, ilişki açmazındaki çaresizliğin, aynı zamanda korumacılığın ve alaycılığın ince detayları işleniyor.

Albümdeki tüm şarkıların sözleri yine Emir Yargın’ a ait. Müzikler ve düzenlemeler başarılı elektronik müzik prodüktörü Kzu’ ya (Murat Yılmaz) ait. Şarkıların hikayelerini anlatan fotoğraflar ise Dilan Bozyel’ in objektifinden…

Albümün dikkat çeken bir diğer özelliği de interaktif web sayfası ile dinleyiciyi kendi dünyasına çekerek farklı bir deneyim yaşatıyor olması. Bu deneyim için Emir Yargın sizleri ‘GDKA’ evreninde yolculuk yapmaya davet ediyor. Albümün görsel konseptini de yapan Doub.co ‘nun yarattığı siteyi gdka.co adresinden ziyaret edebilirsiniz

Hard Rock Cafe Istanbul’u hangi müzik grubu temsil edecek?

HRRHRC Istanbul’u temsil etmesi için seçilen gruplar şimdi de Hard Rock’ta Perşembe akşamları gerçekleşecek konserlere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Hard Rock, beş yıldan bu yana her yıl, uluslararası sahnesinde yetenekli müzik gruplarını ağırlamak üzere dünya çapında bir arayış başlatarak genç müzisyenlere verdiği sözü devam ettiriyor. Online oylama ile HRC Istanbul’u temsil etmesi için belirlenen gruplar yarışma için ilk canlı performanslarını 5 Mart 2015’te gerçekleştirmeye başlayacaklar.

Her hafta 3 grubun canlı performans sergileyeceği bu süreçte jüri koltuğunda, Sony Music Genel Müdürü Şemsettin Göktaş, Pentagram’dan Tarkan Gözübüyük, Aylin Aslım, Karnaval’dan Yalçın Birol ve gazeteci Barış Akpolat yer alacak ve o hafta haftanın birincisi seçilecek.

Her haftanın birincisi olan grup son olarak 26 Mart’ta büyük final için performanslarını sergileyecekler ve jüri kararı ile belirlenecek bölge birincisi, Hard Rock Cafe Istanbul’u temsil etmek ve Barcelona’da çalmak için aday olmaya hak kazanacak.

Hard Rock Cafe Istanbul’da Perşembe akşamları gerçekleşecek olan yarışmanın konser takvimi ise şöyle;

5 Mart 2015 – 22:00 – Merlyn, Konseptsiz, Soul Sacrifice
12 Mart 2015 – 22:00 – Bonn The Band, Agency, Baht
19 Mart 2015 – 22:00 – Rubber Walrus, Orblood, In White

Jüri, kararını verirken grupları desteklemek için canlı performanslarını izlemeye gelenlerin sayısını dikkate alacak.

Röportaj: Gülden Mutlu

guldenmutlu_1Gülden Mutlu’yu ilk önce Emre Aydın ile olan düeti “Soğuk Odalar”, arkasından da yine söz ve müziği kendisine ait olan “Unutamam Dedin” ile tanıdık. 9 şarkıdan oluşan ilk albümü “Sen Yokken Olanlar”, Mutlu’nun kendine has yorumu ve dokunaklı sözleriyle bir başucu albümü olarak müzikmarketlerdeki yerini aldı.

2 aydır listelerden inmeyen ve ilk duyduğumuz andan itibaren içimize işleyen “Yatsın Yanıma”nın dışında, “Geçemedim”, “Boşver Beni”, “Değiştim” ve “Yarım” şarkılarına bitmemek, arka arkaya dinlememek elde değil. Hikayesine şahit olduğu kişilerin yaşadıkları hisleri şarkılarıyla dile getiren Gülden Mutlu, dokunmadan sevmeye razı gelenlerin, olacaklara hazır kendini zamana teslim etmişlerin ve ikinci bir şansın varlığına inanları anlatıyor. Şarkılarındaki samimiyetin yaşanmışlıklarından geçtiğine inanıyor. Pasaj Müzik etiketiyle yayınlanan albümün düzenlemeleri Haluk Kurosman, Hüseyin Çebişçi, Efe Demiryoğuran, Cihangir Aslan ve Caney Güneysu’ya ait.

Son olarak Cemil Demirbakan’ın da yeni maxi single’ında iki şarkının söz ve müziğini yazan Gülden Mutlu’nun adını bundan sonra daha sık duyacağımıza hiç şüphemiz yok..Biz de ilk albümünü bahane edip kendisiyle keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

***

Müziği kendi hayatının merkezine almaya karar verdiğin ilk anı hatırlıyor musun?
 – Çok iyi hatırlıyorum, Ortaokul 2.sınıfa gidiyordum. Evde sürekli şarkılar söyleyen bir kız çocuğuydum ve başka hiçbir hayalim yoktu.. Ben ailenin hep şarkılar söyleyen küçük kız çocuğuydum. Annemin çok büyük bir plak koleksiyonu vardı, sürekli bana şarkılar seçer dinletirdi. Ancak bir yönlendirmeleri ya da zorlamaları da olmadı, büyüyünce ne olacaksın dediklerinde “Sanatçı olacağım” derdim, bu fikrim hiç değişmedi. Ders aralarında da hocalarım ve arkadaşlarım “Haydi Gülden bir şarkı söyle” derlerdi. Okul dönemim oldukça başarılı geçti esasında ama müzikten başka bir alanı hiç düşünmedim açıkçası. Üniversiteyi iyi bir dereceyle kazandım, büyüklerimizin tabiriyle bir altın bileziğin olsun, müziği yine yaparsın dendi ama ben reddettim. Çünkü o zamana kadar da yazdığım şarkılar var, bir yandan da piyano dersleri alıyorum falan. Tekirdağ’da büyüdüm, çocukluğumda korolara giderdim, musiki gruplarına katılırdım. Bunların herhalde artısı ve yönlendirmesi oldu diye düşünüyorum. Annem o zaman Türk Müziği oku, önce kendi müziğini öğren dedi ve Ege Üniversitesi Konservatuarı’na girdim. Üniversite sınavından itibaren gelecekle ilgili hep bir hayalim vardı.

Şarkı söylemenin dışında şarkı üretmek ve kendi şarkılarını yorumlamak da başlı başına bir mutluluk olmalı. Bunca zaman nerelerdeydin diye soran oldu mu?
– Ekstra olarak sahneye çıkıyorduk, konserler veriyorduk, piyano ve keman çalıyordum falan..Böyle aktiviteler sürüyordu ama kafamda hep bir albüm fikri vardı ve bir gün insanlara kendi yazdığım şarkılarla ulaşma fikrini kafamda koruyordum. 2012 yılında dinleyici ile buluştuğumda hafiften geç mi kaldım diye düşünmedim de değil, ama Türk müzik piyasasında bir yere gelebilmek yabancı piyasaya göre biraz daha geç olabiliyor, bunun da farkındaydım.

Doğru zamanda, doğru insanlarla buluşmak için bekledim. Şarkılar birikti, yorumum biraz daha olgunlaştı, bu arada evlendim, çocuk sahibi oldum ve artık hazırım dedim kendime. Herşeyi yaşamıştım bu döneme kadar, öğrencilik hayatım, evlilik hayatım, sonra evlat sahibi olma mutluluğu ..Eş olmayı ve anne olmayı dolu dolu yaşadım ve artık kariyerimi bölmek zorunda olmadığım anda hazır olduğumu hissettim. Şarkılarımı demo yaptım ve evime Londra’ya döndüm. İşin bu kısmını biraz biliyorsun aslında, Emre (Aydın) ile ortak bir arkadaşımız Emre’ye şarkılarımı dinletiyor ve onlar da “Soğuk Odalar”ı çok beğeniyorlar. Bir şekilde irtibata geçtiler benimle ve bir düet fikri oluştu. Benim için güzel bir başlangıçtı, bir süre sonra da “Unutamam Dedin” single’ını yayınladık.

Son dönemde bir “single” modasıdır gidiyor. Başkaları gibi biraz daha albümsüz yola devam etmeyi aklından geçirdin mi?
– Doğrusu başlı başına bir albümün insana sanatçı kimliği kazandırdığına inanıyorum. Elbette single da çok güzel bir başlangıç, ticari anlamda nabız yoklama adına güzel bir fikir ve bazen bir albüm yapıyorsun ve sadece 1-2 şarkısı dinlenip çalınıyor ve koca bir albüme verilen emek boşa gidebiliyor. Bu yüzden içime tam sinen şarkılarla olgunlaşmış bir albüm olsun istedim. Tabii bir albümü ortaya çıkarmak hiç kolay değil, sadece şarkı yazmakla bitmiyor. Düzenlemeler, fotoğraflar, PR çalışmaları, vs. hepsi bir emek..

– Toplumun gözünde de birisini sanatçı olarak görmenin yolu başlı başına bir albüm sahibi olmuş olmasıyla da alakalı biraz, değil mi?
– Kesinlikle öyle. Bir “profil” oluşturduğu kesin. Single yapmaya da devam edebilirdim ama nereye kadar? Böyle yapıp çok da başarılı olmuş isimler yok mu, elbette var, bu bir istek, bir tercih, bir strateji olabilir. Ama ben besteci de olduğum için üzerinde en titizlendiğim 9 bestemi biraraya getirip bir paket olarak dinleyiciye sunmak istedim. Elimde ilk önce duyurmak istediğim şarkılar vardı, en çok beklettiğim şarkıları önce bir derleyeyim dinleyiciye sunayım istedim, çünkü bu inanılmaz bir geri dönüş verecek ve nerede durduğum konusunda bir fikir verecek bana. O kadar uzun seneler bunu hayal ediyor ve çalışıp bir şey ortaya koyuyorsun ki, o ışıklı kapıya geldiğinde aslında ticari düşünmeyi de bırakıyorsun. 10 Aralık’ta albümden ilk şarkım yayınlandı, klip dönmeye başladı. Albüm daha insanların eline ulaşmadan ben yeni albümün kayıtlarına başladım.

guldenmutlu_3– Albümdeki bu 9 şarkı da yakın tarihli mi peki?
– “Değiştim” adlı şarkımı 2001’de yazmıştım. Biraz da bu yüzden hafif 90’lara kaçan bir koku, bir tat alabilirsiniz belki bu ilk albümden. Düzenlemeler elbette batı enstrümanlarıyla biraz modernize edildi ve dinleyiciye öyle sunuldu.

Sesindeki hafif nağmeli yorumun seni diğerlerinden ayıran bir farklılık olduğu görüşüne katılıyor musun?
– Zaten ait olmadığım bir yapıda gözükmek ve onu taşıyormuş gibi yapmak bence doğru değil, ben Türk Müziği okudum ve bu topraklardanım, bu yüzden şarkılarımda o duyguyu da vermeyi istemem kadar doğal bir şey olamaz, bu duyguyu dinleyiciye aktarabiliyorsam ben bundan ancak mutluluk duyarım.
“Soğuk Odalar”dan sonra benden yine benzer bir yorumda şarkı beklendiğini biliyordum ama benim devamında yapacağım en başından beri belliydi. “Unutamam Dedin” o yüzden biraz şaşırttı dinleyiciyi ama güzel tepkiler aldım. Ve ilk albümüm için beni heyecanlandırdı..

Bazen koca bir şarkıda tek bir nağme, tek bir yeri etkiler ve o şarkıya aşık olmanızı sağlar, senin de bazı şarkılarında bunu hissedebiliyorum.
– Bir şarkı vardır, onda biraz nağmeli çıkar sesin ve insanlar yanlış anlarlar ya hani, “olmaz” derler çoğu zaman ama gerçekten hissederek söylüyorsan bence gayet de “olur”. Kendi kimliğini taşıyorsan ve şarkıyı öyle yorumluyorsan gerçek dinleyiciye ulaşabilirsin bence.

– “Yatsın Yanıma” neden bu kadar çok işledi içimize?
– Üzülüyorum ben kendi yazdıklarıma. O şarkıdaki istek benim için çok masumane ve insancıl. Herkesin istemekte hakkı olabileceği bir cümleydi. Evliyim, çocuğum var çok mutlu bir hayatım var Allah’a çok şükür, ben ne yazayım peki? Mutluluğumdan, hayat sevgimden insanlara ne? Bu onları ancak bir yere kadar ilgilendirir. Ama hayatıma giren, tanıdığım pek çok insanın birer öyküsü var. Vapurda gidiyorsun, o an arkanda birilerinin bir konuşmasına tanık oluyorsun ve onların acısını paylaşıyorsun çünkü senin de ciğerlerinden birşey kopup gidiyor. Hepsinden bir parça buluyorsun, buluyoruz kendimizde.

– Albümün adına nasıl karar verdin?
“Sen Yokken Olanlar” koydum çünkü şarkılar bir bitiş, bir kaybediş ve tüm bu evrede olanlardan bahsediyor. Elbette şarkıların konu sıralaması açısından bir sırası yok ancak bir bütün olarak değerlendirirsek bu anlamda bir konsept albüm olduğunu söyleyebiliriz. Şarkılara çok fazla cinsiyet bağlamak da istemedim çünkü toplumda herkesin yaşayacağı duygular bunlar, bir cinsiyete ait olması gerekmiyor. Biraz üzgün, yara almış, kendini toparlamaya çalışan bir erkek ya da kadın, özlediğini ifade edemeyen bir insan, sevdiğini söyleyemeyen bir insan, hakettiğini alamamış insan, bu tür duygulara taraf oldum biraz aslında bu albümde..
Şarkılarımın hiçbirini nakaratı için yazmadım, hepsi bir hikayenin başından sonuna bir parçası, insanlara geçmesini çok istedim anlatmak istediklerimin. Bu doğru bir strateji de olmayabilir ama şöyle düşündüm, bu 9 şarkıdan en çok sadece 2’si ya da 3’ü sevilse bile ve ben de o zaman derim ki “Bu 7’si de size hediyem olsun”.

– Bazen albüm hakkında en ufak bir fikrin bile olmasa da, dinlemeyi sevdiğin biri yeni bir şey yaptığında gözün kapalı alırsın..
– Bu çok doğru. Çok büyük fan kitleniz olmayabilir ama birileri sizin yorumunuzu yeni şarkılarınızı merak edecek ve bir sonraki şarkısınızı bekleyeceklerse, bu çok keyifli bir şey olacak ve sanatçıya ilham verecektir. Geçen akşam Seda adlı bir arkadaşımla bir yerde oturuyorduk, Youtube’dan birşey dinliyorduk ve dedim ki “Seda bu kadının bizim onu dinlediğimizden haberi yok, ama şu an üçüncü dördüncü defa aynı şarkıyı hayranlıkla dinliyoruz, bu ne kadar güzel bir his ki o kadın onu bilmese de bu çok kıymetli birşey”.

– Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda bir şarkı yazıyorsun ve o şarkı dünyanın başka bir coğrafyasında başka bir zamanda duyulabiliyor, dinlenebiliyor. Şarkıların bu yolculuğu mucizevi bir şeymiş gibi geliyor bana..
Çok güçlü bir şey. Bazen de söyleyemediğin bir şey yüzünden sevdiğin insana bir şarkı hediye ediyorsun ya, bu da harika bir ifade, bir araç şekli.

– Yurtdışında da tecrübelerin var, müzik piyasasının işleyişi bakımından Türk müzik piyasasını yabancı piyasaya göre nasıl değerlendiriyorsun? Telifler, müzisyenlerin yasal hakları, vs. bu konular hala tam olarak eser sahiplerini mutlu etmekten uzak bir konumda gibi sanki ülkemizde..
Şu dönemde MESAM, MÜYAP vs. gibi sanatçı ve eser haklarını koruyan kuruluşlar sanıyorum birleşme aşamasındalar, gelişmeleri ben de merakla takip ediyorum ve müzik haklarında birşeylerin olması gerektiği gibi düzene girmesi konusunda umutlu olmak istiyorum. Besteci ya da yorumcuysan sana yasal olarak telif ödüyorlar ama, ilk albümleri ve ilk şarkıları biraz yatırım olarak görmek lazım. Elbette şarkılar dinleyici nazarında hakettiği yeri bulursa yasal karşılığını almak ve bunun hakkını aramak kadar doğal bir şey olamaz ama bunun hesabını daha bu aşamada yapmak doğru değil. Evet ortada bir takım karışık mevzular var anladığım kadarıyla çünkü geçmişte çok önemli işler yapmış olan ve artık geçimini bu yolla sağlayan çok değerli müzisyenlerimiz de var.

– Bir müzisyen sence şarkı yazarlığı ve yorumculuğu dışında şarkısını nasıl daha çok popüler yapabilirim fikri üzerine kafa yormalı mıdır?
– Eğer istediğin duyguyu istediğin cümlelerle ifade edip inandığın gibi yorumluyorsan ve gece yarısı birileri yatağında seni dinleyip iç çekiyorsa ya da senin şarkılarınla seviniyorsa popüler olmuşsundur zaten. Bazen bir kişi bin kişilik duygu taşır. Bu yüzden en büyük anahtar samimiyettir. Şarkının da benim inandığım popülerliğin de en büyük hazinesidir o..

– Herşeyini buna yatıranlar da yok değil bu pisayada, değil mi?
– Olmaz mı? Evini satan, arabasını satan çok örnek var..O kadar gönül işi ki bu, onun karşısına dikilip “bak bunu yapma” da diyemiyorsun, önüne geçilemez bir his çünkü, onu paylaşmak istiyor insanlarla. Ama işte müzik piyasası ne yazık ki çok da sırtını dayayabileceğin bir duvar değilmiş gibi geliyor bana.

guldenmutlu_2– Eskiden çok iyi işler yapıp 6-7 yıl ara verip yeniden bir çıkış arayanlar da var, o şarkı iyi ya da kötü olsun farketmiyor çünkü yeni bir nesil, yeni bir kuşak var karşında artık. Bu kuşak için yeni bir sanatçısın ve kendini yeniden anlatmak zorundasın gibi sanki..Genç nesli ve orta yaşa yaklaşmış kuşağı yakalamak bu anlamda en doğrusu diye düşünüyorum.
– Zaten artık eskisi gibi de değil. Daha az şarkı, daha az şarkıcı vardı. Şimdi artık herkese ulaşmak daha kolay, bir sosyal medya gerçeği var. Albüm satış oranları düştü çünkü her şarkıya internetten ulaşılabilir oldu, herşey elimizin altında. Bu yüzden eskiden daha çok konserler vardı, bir gazino kültürü vardı, insanlar yoğun bir şekilde sevdikleri sanatçının peşinden gidebiliyordu. Hala da çok büyük fan kitleleri olan sanatçılar yok değil.Eski de olsan yeni de olsan kalıcı olmak istiyorsan hergün doğacak insanları da hesaba katarak kendini anlatman gereken binlerce insanın varlığını unutmamak ve buna hazırlıklı olmak gerekiyor.

– Örnek aldığın ya da beğendiğin sanatçılar var mı sayabileceğin?
– 90’lı yıllar bence çok özeldi.Özelliklle Kayahan’ın, Nilüfer ve Sezen Aksu’nun hayatımdaki yeri ayrıdır. Yıldız Tilbe’nin Delikanlım ile çıktığı dönemler, Jale, Aşkın Nur Yengi ve o yıllarda hayatımıza şarkılarıyla kazınan bir çok isimler çıktığında ben hemen kulağımı radyoya dayardım, bayılırdım dinlemeye. Ama birini örnek aldım dersem yalan söylemiş olurum. Ama bugüne kadar çok açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, şarkılarımı insanlarla paylaştığım güne kadar mutlaka her dinlediğimden aldığım birşey, bir ders vardır, böyle düşünüyorum. Biz onları dinleyerek büyümüşüzdür, vakit geçirmişizdir. Yine de hiçbir zaman birine benzemek gibi bir niyetim ya da derdim tabii ki olmadı. Birinin aslı varken kimse kopyasıyla da ilgilenmez zaten.

– İlk şarkını ekranda gördüğün ilk anda, o anda neler hissettiğini hatırlıyor musun?
– Tabii ki çok duygulandım, işin manevi, duygusal boyutu çok önemli benim için. “Allahım bir yola çıkıyorum, beni nolur utandırma” demiştim içimden. Üniversite sınavına girmek gibi birşey de değil çünkü bu, doğduğundan beri belki bunu hayal ediyorsun ve çat diye ekranda gördüğünde çok farklı bir duygu. Dokunduğunda ağlarsın.. Hele ki popülaritesini geç, satışını geç, yaptığın iş takdir ediliyorsa bundan daha güzel bir ödül olamaz.. Unutamam Dedin çıkmıştı bana Tweet atmışlardı, yeni albüm ne zaman diye? O yüzden arayı fazla açmamak lazım sanırım.

– Kalıcı olacağına inanıyor musun?
– Amacım kalıcı birşeyler ortaya çıkarabilmek, insanlara ulaşabilmek, dertlerine ya da sevinçlerine şarkılarımla ortak olmak. Kendi çizgimden asla çıkmadan, bu işe devam etmek istiyorum. Bu piyasa çok enteresan gerçekten, adamı rezil de eder vezir de eder. Sen yaptığın işe inanıyorsan ve kalbini veriyorsan, niyetini bozmuyorsanız ait olduğun yerde kalıcı oluyorsun zaten.

– Müzik için Londra-İstanbul arası mekik dokuyorsun diyebilir miyiz, zor olmuyor mu?
– Evet. Benim Türkiye’de olduğum günler planlı programlıdır hep. Gece ve gündüzü çalışarak dolduruyorum, sonra Londra’ya evime dönüyorum, eşimin çocuğumun yanında oluyorum. Çalışmalarımı hem orada hem burada yürütebilmek adına ne zaman nerede olmam gerekiyorsa orada oluyorum.

– Radyolar günümüzde birer müzik kutusuna döndü esasında, 90’larda olduğu gibi şarkı patlatmaktan ziyade hemen hepsi servis edilen şarkıları döndürüyorlar listelerinde. Bu anlamda radyoların gücünü nasıl değerlendiriyorsun?
– Radyoların gücünü önemsiyorum. İnsanlar günlük koşturmaca içinde televizyon izleyemeyebiliyorlar, ama radyo insanlara daha kolay ulaşıyor. Ama elbette reytinglerini yüksek tutmak için elbette daha çok tanınan isim ve şarkılara yer vermelerini anlayabiliyorum, ama arada yeni çıkanlara, no-name’lere de yer vererek gençlere de fırsat verebilirler tabii, tanınan iyi isimler dışında çok iyi işler yapanlar da yok değil.. Tabii her zaman da radyocunun elinde olan birşey değil istediğini çalması, sistemin içinde onlar da kısıtlanıyor.

guldenmutlu– Peki 90’lı yılları niye hala bitiremedik? Hala ısrarla o şarkıları dinliyor, çalıyor ve özlüyoruz..
Değişen bir kuşak var ama yeni kuşak da bu dönemde yazılan şarkıların çoğunda aradığı, duymak istediği sözleri bulamıyor. Bu yüzden 90’ların bazı şarkıları hala çok özel kalabiliyor çünkü sözler de müzikler de özenle ve duyguyla yazılmış..

– Bu keyifli sohbet için teşekkürler!
– Ben teşekkür ederim. Bütün DikkatMüzik! takipçilerine sevgiler..

Röportaj: Olcay Tanberken
(DikkatMüzik!, Ocak 2015)

Eurovision’a Avustralya şoku!

buildingbridgesYıllarca milli meselemiz olarak hafızalara kazınan ve yıllar sonra Sertab Erener’in zaferiyle bir dönüm noktası yaşadığımız Eurovision’a 3 yıl verdiğimiz aradan sonra seneye katılacağımız haberlerinin üzerinden çok geçmeden bugün yeni bir gelişme daha yaşandı. Avrupa’da tam 60 yıldır yayınlanan yarışmanın her yıl Avrupa’daki pek çok ülkeden daha fazla reyting topladığı Avustralya’nın EBU’ya olan başvurusu kabul edildi ve kıta ülkesi de bu sene Eurovision’da yarışıyor.

İsrail, Gürcistan ve Azerbaycan gibi ülkeler Avrupa kıtasında yer almasa da EBU üyesi oldukları için yarışma hakkına sahip, ancak Avustralya’nın da aralarında bulunduğu ABD, Kanada, Brezilya gibi bazı diğer ülkeler EBU’nun müttefik üyesi olduğu için yarışamıyorlar. Avrupa’daki diğer ülkeler gibi bu yarışmada yeralabilmek için yıllardır başvurusunu yineleyen Avustralya, 2015 Eurovision resmi yayıncı kuruluşu ORF’nin özel davetlisi olarak bu sene Eurovision Şarkı Yarışmasına 1 kereliğine de olsa katılabilecek.

#BuildingBridges sloganı ile bu yıl 60. yılını kutlayacak olan Eurovision’da Avustralya’nın da yarışacak olması ülkede heyecan yarattı. Avustralya iki yarı finalde ve finalde oy verecek ve doğrudan finalde yarışacak. Yarışmayı kazanması durumunda ise ertesi yıl yarışmayı EBU üyesi bir yayıncı kuruluşa sahip bir Avrupa ülkesi ile beraber düzenleyecek.

Şimdilik tek seferlik bir jest olarak planlanan bu katılımın devamının gelip gelmeyeceği ve bu hareketin, yarışmaya niyetlenen başka uzak ülkelerle devam edip etmeyeceği ise merak konusu. Türkiye’nin ise önümüzdeki yıl yarışmaya gerçekten katılıp katılmayacağı muamması ise, kurallar gereği TRT’nin bu yıl Mayıs ayında Eurovision’u  canlı yayınladığında açıklığa kavuşabilecek.

Mabel Matiz bu kez “Gök Nerede” diyor

mabelmatiz2011 yılında kendi adını taşıyan ilk albümüyle müzik dünyasına adım attığı günden bu yana hem müzik eleştirmenleri hem de müzikseverlerin ilgisini kazanan Mabel Matiz, 2013 tarihli ‘Yaşım Çocuk’un ardından yeni albümü ‘Gök Nerede’yi yayınlamaya hazırlanıyor. 14 yeni şarkının yer aldığı ‘Gök Nerede’ albümü Zoom / DMC etiketiyle yayımlanacak. Kayıtları Kadıköy Bee Stüdyoları ve Beyoğlu Babajim stüdyolarında tamamlanan albümdeki tüm aranjeler, sanatçının ‘Yaşım Çocuk’ta da birlikte çalıştığı Can Güngör’e emanet edildi. Prodüktörlüğünü Can Güngör ile birlikte Mabel Matiz’in üstlendiği albümde 9 şarkının sözü ve müziği Mabel Matiz’e ait. Üç şarkıyı müzisyen dostlarıyla birlikte yazan Mabel Matiz’in başka sürprizleri de var. Usta besteci ve söz yazarı Nazan Öncel’in 1992 yılı albümünde yer alan ‘Bir Hadise Var’, albümün tek cover şarkısı olarak öne çıkıyor. Rus besteci Evgeny Grinko’ya ait olan ‘Vals’ ise Mabel Matiz’in yazdığı sözlerle albümün tek adaptasyon şarkısı. Albümün ilk tanıtım konserini 13 Şubat Cuma akşamı İstanbul Beyoğlu Jolly Joker’da verecek Mabel Matiz, 20 Şubat Cuma Ankara Jolly Joker, 27 Şubat Cuma Bursa Jolly Joker ve 28 Şubat Cumartesi gecesi de İstanbul Kadıköy Sahne’de sahneye çıkacak.

Kayahan ve Nilüfer’den 14 Şubat sürprizi

kayahanPopüler müziğimizin 2 dev ismi Kayahan ve Nilüfer’in yıllar sonra yeniden aynı sahneyi paylaşacağı haberi ikilinin sevenlerine sürpriz oldu. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Nilüfer’le Beşiktaş Balmumcu Meydanı’ında halk konseri vermeye hazırlanan Kayahan, bu özel gece için iki takım kıyafet diktirdi. Yıllarca küs kalan ve geçtiğimiz yıl barışan Nilüfer’le aşk dolu bir geceye imza atacak olan sanatçı, müziğin yanı sıra görsel bir şov için ünlülerin modacısı Levon Kordonciyan’a smokin hazırlattı. Aynı zamanda Atatürk’ün kostümlerini diken ailenin dördüncü kuşak oğlu olan Levon Kordonciyan, sanatçıya lacivert renkte iki takım elbisenin yanı sıra bir de pelerin dikti. Sevgililer Günü’nde kendilerine eşlik edecek olan eşi İpek Acar da Kayahan’la aynı stile sahip olmak için smokin giyecek.

57’nci Grammy ödülleri sahiplerini buldu

sam-smithBir Grammy daha geldi geçti! Bu yıl 57’ncisi düzenlenen Grammy ödüllerinde Madonna şovuyla büyülerken, yılın en iyi yeni sanatçısı, şarkısı ve kaydı ile en iyi pop vokal albümü dallarında ödül alan 23 yaşındaki İngiliz sanatçı Sam Smith gecenin en çok konuşulan ismi oldu.

Tüm müzik türlerinde 83 kategoride verilen 57’nci Grammy ödülleri için Los Angeles’taki Staples Center’da tören düzenlendi. ABD Başkanı Barack Obama, törene gönderdiği video mesajında aile içi şiddet kültürüne dikkati çekerek, sanatçılardan bu konuyla mücadelede duyarlılık oluşturulması için destek vermelerini istedi.

Bu yılki ödüllerde 23 yaşındaki İngiliz şarkıcı Sam Smith, yılın en iyi yeni sanatçısı, şarkısı ve kaydı ile en iyi pop vokal albümüyle, 4 dalda ödül alarak geceye damgasını vurdu.

Gecede Pharrell Williams, Rosanne Cash ve Beyonce de üçer dalda ödül alarak önemli bir başarı elde etti. Ödül töreninde Madonna, Paul McCartney, Rihanna, Beyonce, Kanye West, Katy Perry ve Pharrel gibi birçok sanatçı şarkıları ve sahne şovlarıyla büyük beğeni topladı.

Grammy ödülüne layık görülen kişi ve gruplardan bazıları şöyle:

Yılın Kaydı: “Stay With Me”, Sam Smith

Yılın Albümü: “Morning Phase”, Beck

Yılın Şarkısı: “Stay With Me” Sam Smith

En İyi Yeni Sanatçı: Sam Smith

En İyi Pop Solo Performans: Pharrell Williams, “Happy”

En İyi Pop Düet/Grup Performans: A Great Big World ve Christina Aguilera, “Say Something”

En İyi Pop Vokal Albümü: “In the Lonely Hour”, Sam Smith

En İyi Dans Kaydı: “Rather Be”, Clean Bandit ve Jess Glynne

En İyi Dans/Elektronik Albümü: “Syro”, Aphex Twin

En İyi Geleneksel Pop Vokal Albüm: “Cheek to Cheek,” Lady Gaga ve Tony Bennett

En İyi Rock Performansı: “Lazaretto” Jack White

En İyi Metal Performansı: “The Last In Line”, Tenacious D

En İyi Rock Şarkısı: “Ain’t It Fun” Hayley Williams ve Taylor York

En İyi Rock Albümü: “Morning Phase”, Beck

En İyi Alternatif Albüm: “St. Vincent”, St. Vincent

En İyi R&B Albümü: “Love, Marriage & Divorce”, Toni Braxton ve Babyface

En İyi R&B Performansı: “Drunk in Love”, Beyonce ve Jay Z

En İyi R&B Şarkısı: “Drunk in Love”, Beyonce ve Jay Z

En İyi Çağdaş Urban Albümü: “Girl”, Pharrell Williams

En İyi Rap Performansı: “I”, Kendrick Lamar

En İyi Rap/Sung İşbirliği: “The Monster”, Eminem and Rihanna

En İyi Rap Şarkısı: “I”, Kendrick Lamar

En İyi Rap Albümü: “The Marshall Mathers LP2”, Eminem

En İyi Country Solo Performans: “Something in the Water”, Carrie Underwood

En İyi Country Düet/Grup Performansı: “Gentle on My Mind”, The Band Perry

En İyi Country Şarkısı: “I’m Not Gonna Miss You”, Glen Campbell

En İyi Country Albümü: “Platinum”, Miranda Lambert

En İyi New Age Albümü: “Winds Of Samsara”, Ricky Kej ve Wouter Kellerman

En İyi Enstrümantal Caz Albümü: “Trilogy”, Chick Corea Trio

En İyi Caz Vokal Albümü: “Beautiful Life”, Dianne Reeves

En İyi Blues Albümü: “Step Back”, Johnny Winter

En İyi Reggae Albümü: “Fly Rasta”, Ziggy Marley

En İyi Dünya Müzik Albümü: “Eve”, Angelique Kidjo

En İyi Müzik Video: “Happy”, Pharrell Williams

En İyi Soundtrack: “20 Feet From Stardom”, Darlene Love, Merry Clayton, Lisa Fischer ve Judith Hill.

Ogün Sanlısoy’dan yeni albüm: “Sen Uyurken”

senuyurkenTürk rock müziğinin en önemli isimlerinden Ogün Sanlısoy, bir süredir heyecanla bekleyen sevenlerinin karşısına yepyeni albümü “Sen Uyurken” ile çıkıyor.

Yıllardır başarılı albümlere imza atmış olan Ogün Sanlısoy’un bu 7. Stüdyo albümünde, söz ve müzikleri kendisine ait toplam 9 şarkı bulunuyor. Bu zamana kadar sevilen birçok şarkısı olan Ogün Sanlısoy, Tarkan Gözübüyük ve Cihan Barış’ın prodüktörlüğünü üstlendiği “Sen Uyurken” albümündeki parçaların sözlerinde ve bestelerinde de ustalığını ortaya koyuyor. Albümün “masal kitabı” konseptiyle hazırlanan kartonetindeki illüstrasyonlar Ogün Sanlısoy tarafından yapılıp, kapak tasarımı da yine sanatçının imzasını taşıyor.

“Sen Uyurken” albümünün çıkış şarkısı “Son Defa”nın video klibi de önümüzdeki günlerde müzikseverler ile buluşacak. 11 Şubat gecesi lansmanı Hard Rock Cafe Istanbul’da gerçekleşecek olan Ogün Sanlısoy’un “Sen Uyurken” albümü, Sony Music etiketi ile müzik marketlerde ve dijital platformlarda.

Şarkı listesi:
1. Merhem
2. Sonsuza
3. Çal
4. Son Defa
5. Sen
6. İsterse
7. Gün Olur
8. Onbeş
9. Ağaç

Göksel 2015’i “Sen Orda Yoksun” ile açtı

070120151158050014704Her albümüyle ses getiren ve başarılı şarkılara imza atan Pop müziğimizin sevilen sesi Göksel, yeni albümüyle 2015’e merhaba dedi. Pek çok şarkısı hafızalara kazınan ve müzik tarihimizin en iyilerinden biri olarak zirvedeki yerini koruyan Göksel yeni albümü “Sen Orda Yoksun”u geçtiğimiz haftalarda yayınladı. Göksel’in 11 şarkıdan oluşan dokuzuncu stüdyo albümü Avrupa Müzik etiketi taşıyor. Albümde yer alan 10 şarkının söz ve müziği Göksel imzası taşırken, albümün kapanış şarkısı Mabel Matiz ve Göksel ortaklığında hazırlandı. Sen Orda Yoksun’da yer alan şarkıların arenjeleri ise Ozan Çolakoğlu’na ait.

Albümdeki Şarkılar:

1. Sen Orda Yoksun
2. Gittiğinde
3. Isırgan
4. Kelepçe
5. Açık Yara
6. Bin Parça
7. Aşk Kahrolsun
8. Belki Adın…
9. Kolay mı?
10. Bu Sabah
11. Denize Bıraksam

Funda Arar’dan yeni albüm: “Hoş geldin”

fundaararPop müziğin güçlü sesi Funda Arar, uzun süredir üzerinde çalıştığı merakla beklenen albümü ”Hoşgeldin”i DMC etiketi ile yayınladı. Başarılı söz yazarı Günay Çoban ve Febyo Taşel ortaklığında hazırlanan ”Hayatın Hesabı”, albümün ilk lokomotif şarkısı olarak belirlendi. Nihat Odabaşı yönetmenliğinde çekilen video klip bir film setini anımsatıyor. Funda Arar son albümünde Ümit Sayın, Burcu Tatlıses, Ragga Oktay, Yıldız Tilbe, Soner Sarıkabadayı, Zeki Güner, Gökhan Tepe, Bora Duran, Şebnem Sungur gibi isimlerin imzasını taşıyan şarkıları seslendirdi. ”Hoşgeldin” albümünde prodüktör ve aranjör koltuğunda ise Febyo Taşel oturuyor.

https://www.youtube.com/watch?v=g6DYJA1RmYU

Çiğdem Erken ile Halil Sezai’den “Dünyayı Durduran Şarkı”

Cigdem Erken&Halil Sezai&İskender PaydaşBesteci ve piyanist Çiğdem Erken, üçüncü stüdyo albümü “Manita”nın kayıtlarına tüm hızıyla devam ediyor. Prodüktörlüğünü İskender Paydaş’ın yaptığı “Manita”da söz ve müziği Vedat Sakman’a ait olan “Yani Yani” dışında Çiğdem Erken yine tümüyle kendi söz ve müziklerini seslendiriyor.

“Manita”nın en büyük sürprizlerinden biri ise geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Sözlerini oyuncu ve yönetmen Aslı Öngören’in yazdığı “Dünyayı Durduran Şarkı”da Çiğdem Erken, tanınmış müzisyen Halil Sezai ile düet yaptı. Halil Sezai, 9 Ocak’ta Jolly Joker İstanbul’da verdiği konserde de “Dünyayı Durduran Şarkı”yı sahnede Çiğdem Erken’le birlikte seslendirdi.

 

Kurtalan Ekspres ve Umut Kuzey’den “Gibi Gibi”ye Klip

gibigibiklip2Kurtalan Ekspres’in Arpej Yapım etiketiyle geçtiğimiz yıl yayınlanan proje albümü “Göğe Selam II”nin üçüncü video klibi Umut Kuzey’in seslendirdiği “Gibi Gibi”ye çekildi. Ahmet Güvenç şarkının Barış Manço’dan sonra en iyi düzenleyebilecek, şarkıyı yıllarca sahnede icra etmiş gerçek sahiplerinden dinlenmesini istediği için üçüncü klip şarkısı olarak tercih edildi.

Hayko Cepkin’li “Maden Ocağı” ve Şevval Sam’lı “İşte Gidiyorum”un kliplerinden sonra Umut Kuzey yorumuyla albümde yer alan “Gibi Gibi”nin video klibi Gökhan Palas yönetmenliğinde Florya Kibrithane’de çekildi. Çekimleri yaklaşık 2 gün süren klip televizyon kanallarında yayınlanmaya başladı.