Eurovision’da Parti Zamanı!

EurovisionTimePartyEurovision Şarkı Yarışması’nın ayak sesleri artık çok daha yakından duyulmaya başlandı. Yarışmaya az bir süre kala en popüler Eurovision şarkıları NaN Şişhane’de “Parti Zamanı”nda biraraya geliyor.

Türkiye’nin yarışmaya ne zaman geri döneceği bilinmiyor, ancak yarışmanın Türk takipçileri, Eurovision heyecanını kesintiye uğratmamakta kararlı…

Mayıs ayındaki büyük final öncesinde hem bu yıl yarışacak şarkıları hem de dünden bugüne en popüler olmuş şarkıları bir arada dinleyebileceğiniz çok özel bir geceye ve sürpriz konuklara şimdiden hazır olun.

DJ Olcay Tanberken’in bu geceye özel playlistiyle dünden bugüne en sevilen Eurovision şarkıları için 25 Nisan Cumartesi gecesi NaN Şişhane’deki yerinizi almayı unutmayın.

Bu dans ve müzik dolu geceye giriş ücretsiz!

NaN Şişhane; Chilling, Dining, Dancing

Tarih: 25 Nisan Cumartesi
Saat: 22:00
Adres: Evliya Çelebi Mahallesi , Meşrutiyet Caddesi, No 102a Beyoğlu/İstanbul

Telefon: 0212 243 01 74

Hard Rock Cafe Istanbul’u hangi müzik grubu temsil edecek?

HRRHRC Istanbul’u temsil etmesi için seçilen gruplar şimdi de Hard Rock’ta Perşembe akşamları gerçekleşecek konserlere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Hard Rock, beş yıldan bu yana her yıl, uluslararası sahnesinde yetenekli müzik gruplarını ağırlamak üzere dünya çapında bir arayış başlatarak genç müzisyenlere verdiği sözü devam ettiriyor. Online oylama ile HRC Istanbul’u temsil etmesi için belirlenen gruplar yarışma için ilk canlı performanslarını 5 Mart 2015’te gerçekleştirmeye başlayacaklar.

Her hafta 3 grubun canlı performans sergileyeceği bu süreçte jüri koltuğunda, Sony Music Genel Müdürü Şemsettin Göktaş, Pentagram’dan Tarkan Gözübüyük, Aylin Aslım, Karnaval’dan Yalçın Birol ve gazeteci Barış Akpolat yer alacak ve o hafta haftanın birincisi seçilecek.

Her haftanın birincisi olan grup son olarak 26 Mart’ta büyük final için performanslarını sergileyecekler ve jüri kararı ile belirlenecek bölge birincisi, Hard Rock Cafe Istanbul’u temsil etmek ve Barcelona’da çalmak için aday olmaya hak kazanacak.

Hard Rock Cafe Istanbul’da Perşembe akşamları gerçekleşecek olan yarışmanın konser takvimi ise şöyle;

5 Mart 2015 – 22:00 – Merlyn, Konseptsiz, Soul Sacrifice
12 Mart 2015 – 22:00 – Bonn The Band, Agency, Baht
19 Mart 2015 – 22:00 – Rubber Walrus, Orblood, In White

Jüri, kararını verirken grupları desteklemek için canlı performanslarını izlemeye gelenlerin sayısını dikkate alacak.

Bu Hafta ” D-Blok D-7″

IMG_1619-2

Herkese yeniden “Merhaba” :)

Bu hafta size keyifli bir oyundan bahsedeceğim. Oyunun adı ” D- Blok D:7″ adı ilginç gelebilir ama şunu söylemeliyim ki; oyunun adını kendi evinizin adresi ile değiştirdiğinizde bir anda sahnedeki oyuncular yerine; siz sahnedesiniz gibi hissediyorsunuz…

Bu keyifli oyuna iki arkadaşımla beraber gittik ve ikisinin de oyun sonunda yorumu aynı oldu. “Sanki bizim evin içerisine bir kamera koymuşlar ve  bizleri izleyip, yazmışlar …” Oyunun yazarı ve yönetmeni; Yelda BASKIN. Oyuncular; Elif Ürse (Leyla) , Ayşe Demirel (Şükran), Cem Sürgit (Emek)IMG_1663-2

“D-Blok D:7” nin  hikayesi; konservatuvar’ın oyunculuk bölümünü bitiren bir kadının okul süresince hayalleri ve okulun ardından iş bulmak için çabasını, onun işsiz ve karamsar erkek kardeşi ve iki çocuğunu babasız büyüten ve dimdik ayakta duran anne… Bu orta sınıf çekirdek ailemiz gündelik yaşamlarında birbirlerine karşı müdehalelerine odaklanarak “başka türlü bir dünyanın ne şekilde mümkün olabileceği” sorusunu mercek altına alıyor.IMG_1648

Oyuncuların sahne performanslarına hayran kalacağınıza emin olabilirsiniz. Hepimizin hayatının artık ortasında bulunan televizyonun insanlar üzerindeki etkisinden, bir oyuncunun acımasız yönetmenlerin ellerinde bir rol almak ve kendini gösterebilmek için yaşadıkları, iş arayan ama sevmediği işi yapmamak için çırpınan bir gencin yaşadıkları ve bununla beraber her birinin kendi sorunlarına rağmen aynı ev içerisinde birbirlerine tutunarak yaşamaya çalışmalarını anlatan bu oyun aslında hepimizin evinde yaşananların kısa bir özeti gibi.. Zaman zaman hüzünleneceğiniz, zaman zamanda gülümseyeceğiniz bu oyunun hele bir de son sahnesi var ki… Hadi sürpriz olsun bu da :)10258861_1596911230520442_1471109587902445842_o

Oyunu 25 Şubat’ta Çıplak Ayaklar Kumpanyası sahnesinde izlemeniz mümkün bence kaçırmayın ve kendinize dışarıdan bakın.

İrem Ezgimen

 

 

Eurovision’a Avustralya şoku!

buildingbridgesYıllarca milli meselemiz olarak hafızalara kazınan ve yıllar sonra Sertab Erener’in zaferiyle bir dönüm noktası yaşadığımız Eurovision’a 3 yıl verdiğimiz aradan sonra seneye katılacağımız haberlerinin üzerinden çok geçmeden bugün yeni bir gelişme daha yaşandı. Avrupa’da tam 60 yıldır yayınlanan yarışmanın her yıl Avrupa’daki pek çok ülkeden daha fazla reyting topladığı Avustralya’nın EBU’ya olan başvurusu kabul edildi ve kıta ülkesi de bu sene Eurovision’da yarışıyor.

İsrail, Gürcistan ve Azerbaycan gibi ülkeler Avrupa kıtasında yer almasa da EBU üyesi oldukları için yarışma hakkına sahip, ancak Avustralya’nın da aralarında bulunduğu ABD, Kanada, Brezilya gibi bazı diğer ülkeler EBU’nun müttefik üyesi olduğu için yarışamıyorlar. Avrupa’daki diğer ülkeler gibi bu yarışmada yeralabilmek için yıllardır başvurusunu yineleyen Avustralya, 2015 Eurovision resmi yayıncı kuruluşu ORF’nin özel davetlisi olarak bu sene Eurovision Şarkı Yarışmasına 1 kereliğine de olsa katılabilecek.

#BuildingBridges sloganı ile bu yıl 60. yılını kutlayacak olan Eurovision’da Avustralya’nın da yarışacak olması ülkede heyecan yarattı. Avustralya iki yarı finalde ve finalde oy verecek ve doğrudan finalde yarışacak. Yarışmayı kazanması durumunda ise ertesi yıl yarışmayı EBU üyesi bir yayıncı kuruluşa sahip bir Avrupa ülkesi ile beraber düzenleyecek.

Şimdilik tek seferlik bir jest olarak planlanan bu katılımın devamının gelip gelmeyeceği ve bu hareketin, yarışmaya niyetlenen başka uzak ülkelerle devam edip etmeyeceği ise merak konusu. Türkiye’nin ise önümüzdeki yıl yarışmaya gerçekten katılıp katılmayacağı muamması ise, kurallar gereği TRT’nin bu yıl Mayıs ayında Eurovision’u  canlı yayınladığında açıklığa kavuşabilecek.

Mabel Matiz bu kez “Gök Nerede” diyor

mabelmatiz2011 yılında kendi adını taşıyan ilk albümüyle müzik dünyasına adım attığı günden bu yana hem müzik eleştirmenleri hem de müzikseverlerin ilgisini kazanan Mabel Matiz, 2013 tarihli ‘Yaşım Çocuk’un ardından yeni albümü ‘Gök Nerede’yi yayınlamaya hazırlanıyor. 14 yeni şarkının yer aldığı ‘Gök Nerede’ albümü Zoom / DMC etiketiyle yayımlanacak. Kayıtları Kadıköy Bee Stüdyoları ve Beyoğlu Babajim stüdyolarında tamamlanan albümdeki tüm aranjeler, sanatçının ‘Yaşım Çocuk’ta da birlikte çalıştığı Can Güngör’e emanet edildi. Prodüktörlüğünü Can Güngör ile birlikte Mabel Matiz’in üstlendiği albümde 9 şarkının sözü ve müziği Mabel Matiz’e ait. Üç şarkıyı müzisyen dostlarıyla birlikte yazan Mabel Matiz’in başka sürprizleri de var. Usta besteci ve söz yazarı Nazan Öncel’in 1992 yılı albümünde yer alan ‘Bir Hadise Var’, albümün tek cover şarkısı olarak öne çıkıyor. Rus besteci Evgeny Grinko’ya ait olan ‘Vals’ ise Mabel Matiz’in yazdığı sözlerle albümün tek adaptasyon şarkısı. Albümün ilk tanıtım konserini 13 Şubat Cuma akşamı İstanbul Beyoğlu Jolly Joker’da verecek Mabel Matiz, 20 Şubat Cuma Ankara Jolly Joker, 27 Şubat Cuma Bursa Jolly Joker ve 28 Şubat Cumartesi gecesi de İstanbul Kadıköy Sahne’de sahneye çıkacak.

Kayahan ve Nilüfer’den 14 Şubat sürprizi

kayahanPopüler müziğimizin 2 dev ismi Kayahan ve Nilüfer’in yıllar sonra yeniden aynı sahneyi paylaşacağı haberi ikilinin sevenlerine sürpriz oldu. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Nilüfer’le Beşiktaş Balmumcu Meydanı’ında halk konseri vermeye hazırlanan Kayahan, bu özel gece için iki takım kıyafet diktirdi. Yıllarca küs kalan ve geçtiğimiz yıl barışan Nilüfer’le aşk dolu bir geceye imza atacak olan sanatçı, müziğin yanı sıra görsel bir şov için ünlülerin modacısı Levon Kordonciyan’a smokin hazırlattı. Aynı zamanda Atatürk’ün kostümlerini diken ailenin dördüncü kuşak oğlu olan Levon Kordonciyan, sanatçıya lacivert renkte iki takım elbisenin yanı sıra bir de pelerin dikti. Sevgililer Günü’nde kendilerine eşlik edecek olan eşi İpek Acar da Kayahan’la aynı stile sahip olmak için smokin giyecek.

57’nci Grammy ödülleri sahiplerini buldu

sam-smithBir Grammy daha geldi geçti! Bu yıl 57’ncisi düzenlenen Grammy ödüllerinde Madonna şovuyla büyülerken, yılın en iyi yeni sanatçısı, şarkısı ve kaydı ile en iyi pop vokal albümü dallarında ödül alan 23 yaşındaki İngiliz sanatçı Sam Smith gecenin en çok konuşulan ismi oldu.

Tüm müzik türlerinde 83 kategoride verilen 57’nci Grammy ödülleri için Los Angeles’taki Staples Center’da tören düzenlendi. ABD Başkanı Barack Obama, törene gönderdiği video mesajında aile içi şiddet kültürüne dikkati çekerek, sanatçılardan bu konuyla mücadelede duyarlılık oluşturulması için destek vermelerini istedi.

Bu yılki ödüllerde 23 yaşındaki İngiliz şarkıcı Sam Smith, yılın en iyi yeni sanatçısı, şarkısı ve kaydı ile en iyi pop vokal albümüyle, 4 dalda ödül alarak geceye damgasını vurdu.

Gecede Pharrell Williams, Rosanne Cash ve Beyonce de üçer dalda ödül alarak önemli bir başarı elde etti. Ödül töreninde Madonna, Paul McCartney, Rihanna, Beyonce, Kanye West, Katy Perry ve Pharrel gibi birçok sanatçı şarkıları ve sahne şovlarıyla büyük beğeni topladı.

Grammy ödülüne layık görülen kişi ve gruplardan bazıları şöyle:

Yılın Kaydı: “Stay With Me”, Sam Smith

Yılın Albümü: “Morning Phase”, Beck

Yılın Şarkısı: “Stay With Me” Sam Smith

En İyi Yeni Sanatçı: Sam Smith

En İyi Pop Solo Performans: Pharrell Williams, “Happy”

En İyi Pop Düet/Grup Performans: A Great Big World ve Christina Aguilera, “Say Something”

En İyi Pop Vokal Albümü: “In the Lonely Hour”, Sam Smith

En İyi Dans Kaydı: “Rather Be”, Clean Bandit ve Jess Glynne

En İyi Dans/Elektronik Albümü: “Syro”, Aphex Twin

En İyi Geleneksel Pop Vokal Albüm: “Cheek to Cheek,” Lady Gaga ve Tony Bennett

En İyi Rock Performansı: “Lazaretto” Jack White

En İyi Metal Performansı: “The Last In Line”, Tenacious D

En İyi Rock Şarkısı: “Ain’t It Fun” Hayley Williams ve Taylor York

En İyi Rock Albümü: “Morning Phase”, Beck

En İyi Alternatif Albüm: “St. Vincent”, St. Vincent

En İyi R&B Albümü: “Love, Marriage & Divorce”, Toni Braxton ve Babyface

En İyi R&B Performansı: “Drunk in Love”, Beyonce ve Jay Z

En İyi R&B Şarkısı: “Drunk in Love”, Beyonce ve Jay Z

En İyi Çağdaş Urban Albümü: “Girl”, Pharrell Williams

En İyi Rap Performansı: “I”, Kendrick Lamar

En İyi Rap/Sung İşbirliği: “The Monster”, Eminem and Rihanna

En İyi Rap Şarkısı: “I”, Kendrick Lamar

En İyi Rap Albümü: “The Marshall Mathers LP2”, Eminem

En İyi Country Solo Performans: “Something in the Water”, Carrie Underwood

En İyi Country Düet/Grup Performansı: “Gentle on My Mind”, The Band Perry

En İyi Country Şarkısı: “I’m Not Gonna Miss You”, Glen Campbell

En İyi Country Albümü: “Platinum”, Miranda Lambert

En İyi New Age Albümü: “Winds Of Samsara”, Ricky Kej ve Wouter Kellerman

En İyi Enstrümantal Caz Albümü: “Trilogy”, Chick Corea Trio

En İyi Caz Vokal Albümü: “Beautiful Life”, Dianne Reeves

En İyi Blues Albümü: “Step Back”, Johnny Winter

En İyi Reggae Albümü: “Fly Rasta”, Ziggy Marley

En İyi Dünya Müzik Albümü: “Eve”, Angelique Kidjo

En İyi Müzik Video: “Happy”, Pharrell Williams

En İyi Soundtrack: “20 Feet From Stardom”, Darlene Love, Merry Clayton, Lisa Fischer ve Judith Hill.

“Örümcek Kadının Öpücüğü” Röportaj: Utku Oğuz Güneş

a_örümcek ADEM MOLİNA ESASHerkese Selam :)

Geçtiğimiz hafta izlemiş olduğum “ Örümcek Kadının Öpücüğü” oyununun yönetmeni benim konservatuar yıllarından çok çok sevdiğim bir arkadaşım Utku Oğuz Güneş… Sizler için kendisinin ne kadar yoğun olduğunu bilmeme rağmen bir röportaj rica ettim. Sağolsun, o da beni kırmayarak röportaj isteğimi kabul etti. Hem kendisini sizlere tanıttım, hem de bu zamana kadar neler yaptını, hangi oyunları yönettiğini ve yönettiği oyunların ve oyuncuların başarısı üzerine biraz ile sohbet ettik.

Hadi başlayalım o zaman :)463936.jpg-r_640_600-b_1_D6D6D6-f_jpg-q_x-xxyxx

Ben seni gayet iyi tanıyorum ama tanımayanlar için öncelikle Oğuz Utku Güneş’i tanıyabilir miyiz?

Senle okuldan arkadaş ve o dönem bir türlü ezberleyemediğim tek kişilik oyun denemelerimde bana ezber tuttuğun için sana teşekkür borçlu olan :) , kimsenin kıymetini bilmediği şarkıları senle birlikte iştahla dinlemiş olan kişiyim. :)

( O kadar mütevazi ki; kendini anlatmaktansa oyun ve oyuncularla alakalı sorulara geçmek istediği için bu kadar kısa yanıt alabildim :) )

Üniversiteyi bitirdikten sonra tiyatro sahnesinde oyunculuğa devam ederken, yönetmenliğe başlaman nasıl gelişti?

Okuldan sonra oyun sahnelemek isterken “niçin o kadar yıl sadece oyunculuk yaptım?” diye sormak gerek bana…:) Oyun sahnelemem 2010 yılında, Sidikli Kasabası Müzikali ile başladı.zd

Sidikli Kasabası Müzikali’ni sahneye taşıma fikri nasıl gelişti? Oyunu ne kadar süre boyunca sahnelediniz?

Çoğunluğu İstanbul Üniversitesi Müzikal Tiyatro Bölümü’nde eğitimine devam etmekte olan, ekiple hiç değilse bir kez “Genç Günler Festivali”nde oynayabilmek umuduyla yola çıktık.Gösterimimizi yaptıktan sonra anladık ki; bu işi öylece kaderine bırakamazdık.Seyircilerin bu oyunu görmesi gerekiyordu… Sonraki bir yıl boyunca İstanbul Devlet Tiyatrosu ile görüşmelerim oldu.

Devlet Tiyatrosu tarihinde ilk kez kurum sanatçıları haricindeki bir ekibi ve projesini bünyesine dahil edeceği için ince elenip sık dokunan bir çok değerlendirme yapılarak repertuvara alındı.Devlet Tiyatrosu’nun prodüksiyon olarak layığınca sahnelememi sağladığı Sidikli Kasabası Müzikali iki sezonda 130’u aşkın gösterimle binlerce seyirciye ulaşabildi.

Sidikli Kasabası Müzikali ve Örümcek Kadının Öpücüğü bir çok ödüle layık görüldü. Bu ödüllerden bahseder misin?

 En başta seyircinin oyuna gelmesi ve diğer seyircileri de kendi istekleriyle oyuna yönlendirmesi ödül. Bunun yanısıra ekip arkadaşlarımı,oyuncuları ve beni şevklendiren adaylıklar ve ödüller bir çok katagoride her iki oyunda da söz konusu.adiller

Geçtiğimiz sezon “Adiller” oyununun yönetmenliğini yaptınız bu yılda “Örümcek Kadının Öpücüğü” ile hem sahnedesiniz,hem oyunun uyarlamasını siz yaptınız hem de oyunun yönetmenliğini yapıyorsunuz. Bizlere öncelikle geçen sezon “Adiller” oyunundan bahserder misin?

Adiller; Albert Camus’nün Doğrular olarak da bilinen oyunu; beş rus devrimcinin zorba bir yönetime karşı verdiği mücadelede yaşadıkları konu ediliyor.1900’lerin başında yaşanan gerçek bir hikayeden esinlenme. İnandıkları uğruna ölümü bile göze alan insanların devrim ekseninde daha iyi bir dünya ümitlerini, duydukları aşkı, yüzleşmelerini, fedakarlıklarını gözler önüne seriyor ve olayı her iki taraf açısından da tartışıyor.”Adaletsizlik Ayırıyor”.Benim TiyatroHâL ile yollarımın kesişmesini sağlayan oyun da bu. Hem Örümcek’in hem de Adiller’in birbirleriyle bağlantıları var.Sidikli ile üçünün de. Hatta şimdi çalıştığım Hizmetçiler oyunuyla dört. Oyunların arasında metin müsaade ediyorsa birbirine bağlanan ilmikler atmayı seviyorum. Takipte olan seyirci için ufak sürprizler.Ama soru bu değildi değil mi? :) :)10929728_811792975555280_5870178627020268437_o

Neden o kadar çok oyun varken “Örümcek Kadının Öpücüğü” sahnede?

Yaklaşık 17 senedir aklımda olacağına sahnede olsun dedim. Adiller’de rol alan Çağdaş Tekin ve Göktay Tosun ile tekrar birlikte çalışmak istiyordum, böylece Molina ve Valentin’li  Örümcek Kadının Öpücüğü aklımdaki projelerin en üst sırasına yerleşti.Peşisıra biraraya geldiğimiz Melina Özprodomos ,Ayşegül Bahtiyaroğlu ,Destan Batmaz ,Ayşe Ayter ,yaratıcı ekip ve TiyatroHâL sayesinde oyun kendine özgü kimyasını buldu. Hala çözülememiş meseleleri tartışan , insanlık onurunun işlendiği  düş dolu bir hikaye ile okuyucuların kalplerine işlemiş bir eser.Daha önce hiç izlenmemiş bir haliyle, oyun içinde oyun tekniği ile uyarlamaya ve eserin evrenini hasar vermeden genişletmeye çalıştım.

Oyunun ana karakterleri Valentine ( Çağdaş Tekin) ve Molina (Göktay Tosun) oyunu izlerken bizi oyunun içine çekiyorlar ve ikisininde harika performansı kendilerine hayran bıraktırıyor. Tüm ekibin birlik ve bütünlüğü söz konusu biz izleyiciyi bu kadar oyunun içine dahil edebilmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Ekip içinde hepimiz aynı amaca hizmet ediyoruz.Seyirciye tiyatroyu tercih ettikleri için yanılmadıklarını göstermek, izledikleri oyundan dönüşmüş olarak ayrılmaları ve duygularında zihinlerinde bir kat daha çıkabilmek için. Benim için tiyatro, tiyatrodan önce bir ritüel , etten kemikten insanların aynı mekana bir serüveni göstermek ve görmek için biraraya geldikleri. Tiyatro bu insan olma şenliğinin kurallarını belirliyor. Ve düşünen , bilmeye acıkan , bilmediği hayatlara temas etmek isteyen insanları birarada tutuyor.

İnsanoğlunu yıldırma konsunda dört nala koşan bir çağ yaşıyoruz.  İnsanların sabahtan akşama çalışıp hakettiklerine ulaşamadıkları, günün büyük kısmını trafikte geçirdikleri, tv ve internetin koşullamaları ve oyalayıcığı ile çevrelenmiş bir hayat. Eğer seyirci onca yorgunluk ve yılgınlığa rağmen evinden çıkıp günler öncesinden ayırttığı bilet ile akşamın bir saati  tiyatroya gelmeyi seçiyorsa bu çabaya değmesi lazım.Çalışırken bunu göz önünde bulundururum çünkü ben de bir seyirciyim.

Oyunda Müdür Lewgoy ‘un seslendirmesinde  Selçuk Yöntem’in sesini duyuyoruz bu teklifi kendisine götürme fikri nerden çıktı?

Oyunun sinemasal üslubunu oyunculuğu ve konuşması ile bütünleyecek bir ses olmalıydı. Oyunda Molina ve Valentin’in hayranlık duydukları filmlerden ve oyunculardan referanslar, alıntılar var. Biz de kendi sinema ve tiyatromuzdan referans bir usta olan Selçuk Yöntem’e Lewgoy rolünü sesinizle üstlenir misiniz diye sorduk. Oyunda işittiğin üzere kabul ederek Müdür Lewgoy yorumuyla Örümcek Kadının Öpücüğü evrenine çok büyük bir katkı sağladı.

Şahsen ben oyuna ve ekibinize bayıldım. izleyiciden size gelen reaksiyonlardan bahseder misiniz?

Hani umduklarını duymayı umarsın ya, çalışırken seni motive eden şeylerden biridir. Umut ettiğimiz şeyleri duyduk.Şimdi oyun için şu dendi bu dendi denmez değil mi.

Peki yönettiğiniz oyunların Sidikli Kasabası olsun, Adiller olsun ya da  Örümcek Kadının Öpücüğü… Bu kadar başarılı ve kapalı gişe olmasını neye borçlusun?

Başarılı bulunduğunda oyuncuların sadakatine ve hünerlerine , gişe kapanıyorsa seyirciye borçluyum.

Hem bir oyuncusunuz, hem de yönetmen ama birini seçme şansınız olsa hangisi ile yolunuza devam ederdin? Neden?

Bunlardan sadece birini seçmek zorunda kalmak şanssızlık olurdu. İkisi birbirlerine kattıklarıyla bir bütünler.Belki yönetmenlik daha ağır basıyor, bir rolü değil tüm bir hikayeyi kendi göz filtremle anlatmaya çalışmak…

Bu zamana kadar unutamadığın bir sahne anın var mı?

Bir çocuk oyununda kafama düşerek beni kanatan avizeyi tekrar anlatmayayım.Galiba orada travma oldu aklıma başka bişey gelmiyor.

Oynamaktan en çok keyif aldığın oyun hangisiydi ve neden?

Sidikli Kasabası Müzikal’inde bir turnede Memur Barrel’i oynamam gerekmişti.Rolün sahibinin oynamasını tercih ederim tabii, ama benim için keyifliydi. Örümcek Kadının Öpücüğü’nde Gabriel’i oynamaktan ve Ağzı Çiçekli Adam’ın Adam’ı tabii, bunu biliyorsun.Yıl 1998…20150126_003604

Dizi ve sinema filmlerinde oynama fikrine nasıl bakıyorsun?

Güzel fikir. Yapmalıyım. Elinde bir sinema filmi var mı? :)

Gelecekte ki idealin nedir?

En büyük idealim huzur ve güven duymak yaşadığımız hayata, fakat serüven dalgalı rüzgarlı. Eğer istikrarlı yolculuk yapabilirsem seyircinin aklında oynamaya devam eden oyunlar sahneleyebilmek idealim.

Peki “Örümcek Kadının Öpücüğü” oyununu Şubat ayında hangi günler izleyebiliriz?

30-31 Ocak TiyatroHâL (Mecidiyeköy)

1 Şubat Yunus Emre Kültür Merkezi (Bakırköy)

13-14 / 20-21 Şubat TiyatroHâL (Mecidiyeköy)

TiyatroHâL Rez: 0538 458 73 01 ve mybilet.com

Sosyal Medya aracılığı ile nasıl ulaşabiliriz?

Facebookhttps://www.facebook.com/orumcekadin?fref=ts

Twitter: @orumcekkadin

Öncelikle keyifli sohbetiniz için teşekkür ederim. Peki sizin “İrem’le Her Biişi” takipçilerine sizin söylemek istediğin bişey var mı?

Dinleyicilerin ve okuyucuların senin takibinde oldukları sürece her şeyin yoluna gireceğini tınlayan sesinden ve kendini adayan cömertliğinden hayatlarına çok şey katacaklar. Bir de senin bir sürprizin olacak, beklediklerine değecek. Tamam susuyorum. :)

Örümcek Kadının Öpücüğü Teaser

https://www.youtube.com/watch?v=79dSHrrfL5E&feature=youtu.be

“Örümcek Kadının Öpücüğü ” kalbimden öptü!

10929728_811792975555280_5870178627020268437_oHerkese selam :)

“İrem’le Rock” diye başladık ama anlatacak çok şey olduğunu fark edip yazımın başlığını değiştirmeye karar verdim. Tabii ki; bir eleştirmen değilim sadece amacım güzel olan ve kaçırmamanız gerektiğini düşündüğüm “Her Bi’şii” sizlerle paylaşmak. Bu sebepten bu gün itibariyle “İrem’le Her Bi’şii” başlığı altında devam ediyoruz.

Örümcek Kadının Öpücüğü

Uzun zamandır çalışma saatlerim sebebiyle tiyatroya gitme fırsatım olmuyordu. Bu hafta ani bir karar alıp, son dönemde en çok merak ettiğim oyunlar arasında olan ” Örümcek Kadının Öpücüğü” oyununa gittim. Örümcek Kadının Öpücüğü; Arjantin’li yazar Manuel Puig‘in 1976 yılında yayımladığı politik psikolojik romandır. Özgün İspanyolca adı “El beso de la mujer araña” olan oyunun yönetmenliği ve uyarlamasını; Oğuz Utku Güneş tarafından yapılmış. Oyuncular; Valentín ‘i Çağdaş Tekin, Molina ‘ı Göktay Tosun, İrena Dubrovna ‘yı Melina ÖZPRODOMOS, Alice Moore ‘u Ayşegül BAHTİYAROĞLU, Oliver Reed’i Oğuz Utku GÜNEŞ izleyecek, Müdür Lewgoy rolünde de sesiyle SELÇUK YÖNTEM’i duyacaksınız.1421043_404414023031748_8185071098139625146_o

Oyunun konusu; 1970’li yıllarda, askeri rejim altında yönetilen Arjantin’de aynı hapishane hücresini paylaşan Valentín (Çağdaş Tekin) adlı Marksist bir siyasi hükümlüyle, Molina (Göktay Tosun) adında bir eşcinsel/travesti hükümlünün ilişkileri, yaşadıkları anlatılır.

Size oyunun konusunu kısaca özetledim ama işin aslına bakarsak “Örümcek Kadının Öpücüğü” beni kalbimden öptü…

10257554_403501186456365_5456342590127016160_o
Molina karakterinde, Göktay Tosun’un performansına ve duygu aktarımına gerçekten hayran kaldım. Aşık olan sadece sevilmek isteyen birinin; karşısındaki kişinin onu sevmesi ve aşık olma ihtimali için tüm özverisini, anaçlığını, maddi manevi varlığını sadece sevme ihtimali uğruna tüm fedakarlığı yapıyor. Fakat bildiğim bir tek şey var aslında hepimiz bir “Molina” yız! Molina’da hepimizden bir parça var.

10397101_410067852466365_8221726116795647336_o

Valentín karakterinde, Çağdaş Tekin’in hırslı ve sonunda ölüm bile olsa yolundan dönmeyen, boyun eğmez, yoldaş dostlarını yarı yolda bırakmamak adına bulunduğu hücrede bile onlar için bir şeyler yapmaya çalışırken izliyoruz. Fakat Valentín; kendi içinde yoğun, duyguları karışık ve yaşam idealleri uğruna aşık olduğu kadın Martha tarafından yarı yolda bırakılmasının acısını bile özgürce yaşayamayan “Erkekler ağlamaz ve üzülmez hep güçlü ve ayaklarının üzerinde durmak zorundalar!” gibi toplumsal şartlanmaların altında bize hissetiriyor. Kendi duvarları ve tabuları olan güçlü ama bir o kadar da naif, hassas ve duygusal..

1622487_361902310616253_684612154_o

ve tabii ki hikayemiz de anlatılan “Cat People” filminin oyuncuları İrena Dubrovna (Melina ÖZPRODOMOS); Küçük bir kasabada yetişen İrena kibar, nazik, kırılgan, hassas ve kıskanç bir kadın her kadın gibi…

 Alice Moore (Ayşegül BAHTİYAROĞLU): Hissettiklerinin yanlış olduğunu bilerek, yine de aşık olduğu adamın yanında olup, kendisini cezbetmeye çalışan bir kadın…

 Oliver Reed (Oğuz Utku GÜNEŞ): Oliver’la beraber önce sınıf ayrımı konusuna dokunuyorlar sonra seven, aşık ve sadık bir adam olarak onu görüyoruz daha da detay vermem :D10403758_403500149789802_3144156743370265499_o

 

“Oyun içinde oyun” tekniğinin kullanıldığı eserde ve oyunun içide kayboluyor ve kendinizi hiç ummadığınız anda ummadığınız bir noktada bulabiliyorsunuz…ve tabii Selçuk Yöntem’in o harika sesi de oyunun atmosferine bambaşka bir boyut katıyor.10355613_403501276456356_5713978767839893598_o

İnandıkları ve düşündükleri uğruna, istediği hayatı özgürce yaşayan ve yaşamak için çaba sarf ettiği için suçlu gösterilip, hapishaneye atılan insanların çektiklerini ve onları suçlu gösterenlerin de dışarı da rahat rahat gezerken hala hapishanedeki insanların özgür olmak için verdiği savaşta, güçlerini kullandıklarını da gördüğümüz bir öykü…

1782312_361902413949576_1656793762_o

Örümcek Kadının Öpücüğü; 2014 Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde En Başarılı Erkek Oyuncu, En Başarılı  Yönetmen dalında Adaylıkları  ve Direklerararası Seyirci Ödülleri’nde En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Prodüksiyon dallarında ödülleri kazandı.10382053_410067969133020_1861186523386859250_o

Aynı zamanda da bu harika oyunun sahne arkasında; yönetmen yardımcılığını Destan Batmaz, ışık tasarımını Ayşe Ayter, kostüm tasarımını Katina Özprodomos,  dekor tasarımını Güney Zeki Göker ve Onur Soyal üstlendi.

Tüm “Örümcek Kadının Öpücüğü” ekibini tebrik eder ve nice güzel oyunlar da yeniden buluşmak isterim.

– Örümcek Kadının  Öpücüğü Oyun Tarihleri ve Yerleri

30-31 Ocak TiyatroHâL (Mecidiyeköy)
1 Şubat Yunus Emre Kültür Merkezi (Bakırköy)
13-14 / 20-21 Şubat TiyatroHâL (Mecidiyeköy)
TiyatroHâL Rez: 0538 458 73 01 ve mybilet.com

 

Örümcek Kadının Öpücüğü Facebook: https://www.facebook.com/orumcekadin?fref=ts

Örümcek Kadının Öpücüğü Twitter: @orumcekkadin

İrem Ezgimen

Tolga Akyıldız’la %100 Açık Sahne

ACIK_SAHNE afis%100 Açık Sahne, yeni bir konserle bu Cuma yine pek çok müzisyeni ağırlıyor. Müzik sektörünün önde gelen isimlerinden gazeteci yazar Tolga Akyıldız, 23 Ocak’ta garajistanbul’da gerçekleştireceği “Tolga Akyıldız’la %100 Açık Sahne” etkinliğinde ünlü isimleri sahnesinde ağırlamaya hazırlanıyor. Tolga Akyıldız sahnesini bir kez daha genç gruplara ve geceye katılımlarıyla onlara görünürlük sağlayacak olan ünlü grup ve müzisyenlere açıyor. Açık Sahne’de daha önce Hayko Cepkin, Koray Candemir, Melis Danişmend, Aylin Aslım, Can Bonomo, Keremcem, Redd, Erdem Yener, Kargo, Ogün Sanlısoy, maNga, Harun Tekin, Gripin, Kolpa, Aydilge, Özge Fışkın, Bora Duran, Tuna Kiremitçi, İrem Derici, Esin İris, Ayça Varlıer, Sattas, Rashit, Ege Çubukçu, Multitap, Bedük gibi birçok önemli ismi ağırlayan Tolga Akyıldız; bir markaya dönüşen % 100 Açık Sahne etkinliğini garajistanbul’da sürdürüyor.

23 Ocak’ta garajistanbul’da sahne alacak isimler: Model, Can Bonomo, Peyk, Esin iris, Kalben, Motto, Yüksek Sadakat, Aydilge, Can Gox, DörtXDört, Dolunay Obruk, Sapan ve Sevinç Yurdem.

 

Röportaj: Esin İris

10615402_10152618130167159_5970231313044723130_nHerkese Merhaba,

Yine vakitsizlikten sizlere neredeyse ayda bir kere ulaşabiliyorum ama umarım yakın zamanda daha da sık sizlerle röportaj ve yazılarımı paylaşacağım. Hep derim “Esin, benim için bir başkadır.” yıllarca görüşemeyip, yıllar sonra yan yana geldiğimiz de sanki dün berabermişiz gibi dostluğumuzu devam ettirebildiğimiz, aynı sahnede şarkı söylemenin keyfine vardığımız, birbirimize özgürce ve yanlış anlaşılma korkusu yaşamadan şımarmışlığımız vardır. Fakat en güzeli şu ki; içinde hiç kötü niyet barındırmadan elinden geldiğince çevresi ve dostlarına yardım etmekten keyif alan ve sahnede izlediğiniz, televizyonda gördüğünüz Esin İris’le; gündelik yaşamındaki Esin İris arasında hiç bir fark olmadan yaşar. Tanımayan ve merak eden herkes için buyurun size Esin İris :)

Esin İris kimdir?

26 yaşındayım. Kendimi bildim bileli hem yazdım, hem söyledim. Müzik ve edebiyat benim için en harika ifade yöntemi oldu. 16 yaşımdan itibaren reklam müzikleri, 19 yaşımdan itibaren reklam yazarlığı yaptım. Bu süreç içerisinde sayısız müzik projesinde yer aldım, her birinden inanılmaz keyif aldım. İlk solo albümüm “Yine Mavi”, Samuray Gökce prodüktörlüğünde, Sony Music Türkiye etiketiyle 3 ay önce sizlerle buluştu. . Hayatın bir “kendini deneyimleme” süreci olduğuna inanıyorum. Bu yüzden “Esin İris kimdir?” sorusunu bir ömür boyunca soracağıma inanıyorum. :)

Müzikle uğraşmaya nasıl başladın?

Evde şarkı söyleyerek. Annemle küçüklüğümden beri Türk Sanat Müziği şarkıları söyleriz evde. Sonra çocuk yaşta başka müzik tarzlarını da keşfediyorsun. Müzik dünyasının inanılmaz geniş, ihtimaller ve inceliklerle dolu bir dünya olduğunu anlıyorsun, büyüleniyorsun. O sırada kendi şarkılarını yazmaya başlıyorsun. Boş zamanlarında yaptığın bir şeyden, yapmak için zaman ve fırsat yarattığın, fedakarlık yaptığın bir şeye dönüşüyor. Organik bir hikaye aslında. Kendiliğinden gelişen bir yolculuk. Neye emek vermeyi seçtiğinle ilgili her şey. Onca yıldan sonra bir baktım ilk albümümü elimde tutuyorum.

Rap müzikte çok başarılı olduğunu biliyoruz öncelikle rap müzik yolculuğunu bize anlatır mısın?

Teşekkür ederim. J İlk dinlediğim rap şarkısı Manau grubunun “Le Tribu De Dana” şarkısının hardcore cover’ı idi. Sonra orijinalini dinleyip çok sevdim. Çocukluk arkadaşlarım, 11-12 yaşlarımızdan bugünlere kadar birlikte geldiğimiz Sansar, Pit10 ve daha nice rap sanatçısı. Diğer çocukluk arkadaşlarım hardcore, punk gibi müzik tarzlarını icra ediyor. Hardcore’cularla sahneye çıktım, rapçilerle şarkı kaydettim. R&B ve soul da söyledim. Yeri geldi hepsini birbirine karıştırdım. Electro/rave grubu da kurduk, alternatif rock gruplarında da vokal oldum. Ama kayıtlı olanlar rap şarkıları oldu. Onlar kalıcı oldu, onlar çok ilgi çekti, onlar sayesinde de sanırım birçok insan ismimi duymaya başladı. Her yerde söylüyorum, ben genre ayırt etmeye pek inanmıyorum. Müziği seviyorum, müziği deneyimlemeyi seviyorum.

Peki rap müzk tarzından bir anda pop müzik tarzında bir albüme karar verme aşamalarını ve yolculuğun boyunca neler yaşadığını anlatır mısın?

O “bir anda bir şeye karar verme” durumu benim hayatımda hiç olmadı. Başkalarıyla yaptığım projelerde genellikle türlü tarzlarda müzik yapıyordum. İçimde birikmiş genel geçer bir öfke olduğu dönemde hatta bir EP yapıp internete salmıştım, rap ağırlıklı, bol küfürlü. (Artık küfürlü şarkı sözü yazmıyorum. :) ) Ama kendim için yazdığım ve sakladığım, paylaşmaya cesaret edemediğim şarkılar alaturkadan, soul’dan, pop müzikten beslenen şarkılardı. “Yine Mavi” albümünde, 15 yaşımdayken yazdığım, sonra yeniden düzenlediğimiz bir şarkı var mesela. :)

Albüm çalışmalarında kimlerle çalıştın?

Aslında albümü iki kişi yaptık diyebilirim. Albümün prodüktörü Samuray Gökce, aynı zamanda yıllardır müzikal ikizim olarak gördüğüm, müzik elmamın diğer yarısı olarak gördüğüm çok candan bir dostum, manevi kardeşim. Ben yazdım, o ete kemiğe büründürdü. Hatta yer yer o da yazdı, ekledi, çıkardı. Birlikte hayal ettiğimiz şarkıları yarattık. Dolayısıyla en çok onunla çalıştım. Bunun dışında bir Koray Candemir düetimiz var. Mix’lerde Arzu Alsan ve Samuray var. Mastering’de Çağlar Türkmen. Yaylılarda Gündem Yaylı Grubu, üflemelilerde Hasan Gözetlik, kanunda Göksel Kartal, buzukide Ali Yılmaz gibi çok değerli müzisyenler bize eşlik ettiler. Bunların dışında neredeyse her şeyin canlı kayıtlarını Samuray gerçekleştirdi.unnamed

Koray Candemir’le düet yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Koray öncelikle çok hayran olduğum bir sanatçı, sonra aşağı yukarı 5 yıl önceki tanışmamızdan beri abim gibi sevdiğim, harika bir insan. Albüm kayıtları süresince de beni yalnız bırakmadı, arayıp “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sordu. Ben de “Sesine çok ihtiyacım var.” dedim, çünkü “Senin Şarkın”a kesinlikle bir erkek vokal gerekiyordu. Biz o şarkıda bir kontrast duymak istiyorduk Samuray’la. Koray ise bence Türkiye’nin en iyi seslerinden biri. Daha şanslı olabilir miyim? Bizi kırmadı ve kalktı, stüdyoya geldi. Benim için de onunla şarkı söylemek hayatımın en güzel deneyimlerinden biri oldu.

İlk klibin “Bu Gece” şarkına çekildi. Klipte çok sevdiğin arkadaşların yer aldı peki çekimler ve hikaye konusunda kimlerle çalıştın?

Senaryoyu klibin yönetmeni Güçlü Gülan ile birlikte yazdık. Ben hali hazırda reklam yazarı da olduğum için ilk klibimin senaryosunu ele geçirmek istemiş olabilirim. :) Müzik kariyerimin “resmi” olarak başlamasını sağlayacak ilk klibimizde yıllardır birbirimize inandığımız müzisyen dostlarımın ve yıllardır bana “Kendi albümünü yap artık!” diyen can dostlarımın olması benim için çok önemliydi. Hatta açıkçası ben bu arkadaşlarla klip çekme işini çok sevdim, mümkün mertebe her klibe birkaç dostu saklamak isteğindeyim. :)

İkinci klip olan “Özledim”in de hikayesini alsak…

İkinci klip “Özledim” isimli şarkımıza geldi. Dediğim gibi, bu eş dostla klip çekme işini ben çok sevdim. Klibin orasına burasına arkadaşlarımı, orkestramı filan sıkıştırıyorum. Mis gibi yakışıklı, güler yüzlü dostlarım varken başkasını aramaya ne gerek var dedik. :) “Özledim” klibinde de böyle oldu. Evren Arasıl’ın harika bir fikri vardı, onu hayata geçirdik. Albüm fotoğraflarımı Evren çekti, ikinci klip için de kendisinin kapısını çaldık. :) Ellerine, aklına sağlık onun da şimdiden! Ben acayip memnunum, bakalım siz sevecek misiniz? :)

Peki hayatını değiştiren olay ya da kişiler desek… Bize biraz onlardan bahseder misin?

Hayatım hem hep aynı, hem her dakika değişiyor. Hayatımı bugünkü noktasına kadar değiştiren onlarca harika insan var. Annem ve babamla başlarım listeye, mesela Samuray’la tanışmamız, mesela Koray’la tanışmamız, mesela Sony Music’e ilk adımımı attığım an, mesela Yine Mavi ’yi ilk elime aldığım an… Ben hayatımı acısıyla tatlısıyla çok seviyorum, yaşadığım her şey için ve tanıdığım herkes için hayatın akışına minnettarım.

Esin İris kimlerin hayatını değiştirdi? Bu zamana kadar kimlere şarkı sözü yazdın?

Birilerinin hayatını değiştirdim mi, bilemiyorum. Çok iddialı bir cümle o. :) Ama şarkı sözü yazdığım bir sürü sanatçı var. Gökçe, Kolpa, Keremcem, Koray Candemir, Ayhan Sicimoğlu, ve daha bir sürü isim var… Bir kısmı henüz yayınlanmadı, yayınlanınca duyururum. :)

Esin İris ‘in hayranlarına yakın zamanda ne gibi sürprizleri var?

28 Ocak’ta Jolly Joker İstanbul sahnesindeyiz. Her konser için ekipçe çalışıp yeni şeyler eklemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla öncekine geldiyseniz, sonrakine de gönlünüz rahat bir şekilde gelin. :) Bunun dışında Özledim klibi geldi, daha ne olsun? :)

Dizi, film, reklam gibi televizyon önü işlerinde olmak ister misin?

Tabii ki ben oyuncu değilim, işim bu değil, öyle bir iddiam olamaz. Ama ben “Asla yapmam.” diyemiyorum. Mesela diyelim ki öyle bir senaryo, rol, vs. olur ki ben, oyuncu olmadan, kendim olarak hakkını verebilirim, duyunca sevinçten kahkaha atarım, o kadar hoşuma gider… Neden olmasın o zaman? İlginç bir deneyim olur. Ama işte bizimki varsayım… :)

Konser ve imza günlerin var mı yakın zamanda?

5 Şubat Jolly Joker İstanbul konserlerimiz var. Gelsenize, çok eğleniyoruz. Cidden bak! :)

Peki Dikkat Müzik okuyucuları için Esin İris’in söylemek istedikleri nelerdir?

Hiçbir şeyi çok ciddiye almayın, seviyorsanız sonuna kadar yapın, mutlu olun, keşfetmekten, denemekten çekinmeyin derim. Ben mümkün mertebe bunu yapıyorum, çok iyi geliyor, referans olabilirim bu eyleme. Onun dışında konserlere bekliyorum, Twitter’a bekliyorum, imza günlerine bekliyorum… Görüşelim. :) Öptüm!

Teşekkürler…

 

Esin İris – Özledim

https://www.youtube.com/watch?v=QcU32tjQZc8

Anne Bu Çalan Ne? (21 Kasım 2014)

karisikkasetBiri kentte sonbahar mı dedi? Geldi, geçti, bitti bile. Yılın bu çok özel zamanlarının hüzünle karışık mutluluk tablosunu fazla yaşayamadan kışa artık resmi olarak adım attığımız şu günlerde müzik dünyasında neler olup neler bitiyor? Yoğun iş tempom ve seyahatlerim yüzünden yazmaya bir süredir ara vermek zorunda kaldığım için özürlerimi sunuyor ve bir kez daha “Anne Bu Çalan Ne?” diye soruyorum:

174953 Esin İris “Yine Mavi”

Geçtiğimiz ay ilk solo albümünü yayınlayan Esin İris, müzik çevrelerinde başarılı sahnesi ve “iyi müzisyen” kimliği ile tabir edeceğimiz şekilde tanınan bir isim. “Bu Gece” adını taşıyan parçasıyla dinleyici karşısında çıkışını gerçekleştiren Esin İris ile geçtiğimiz aylarda Tolga Akyıldız moderatörlüğündeki geleneksel müzik bloggerları buluşmamızda tanışmış ancak albümü “Yine Mavi” çıktıktan hemen sonra verdiği lansman konserine fazla mesailerle geçen yoğun programım yüzünden katılamamıştım. Oldukça büyük ilgi gören bu konseriyle genç müzisyen, yoğun istek üzerine 2 hafta kadar önce yeniden Jolly Joker sahnesindeydi ve bu kez tüm şartlarımı zorlayıp özellikle orada olmak istedim ve başardım! İyi ki de oradaydım diyebilirim, zira İris’in son derece başarılı bulduğum canlı performansına ve sahne üzerindeki sonsuz enerjisine tanıklık etmek için epey bir geç kalacaktım. Hem kendi şarkılarından hem de yerli-yabancı seçtiği tutku dolu şarkılardan oluşan zengin bir repertuar ile sevenlerinin karşısına çıkan müzisyenin albümünü ise ayrıca çok beğendim. Yakın zamanda adını daha çok duyacağımızdan ve kalıcı olacağına olan inancımdan bahsetmeye gerek bile görmüyorum..

“Karışık Kaset” vizyonda

Geçtiğimiz Salı akşamı, Uygar Şirin‘in aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılan “Karışık Kaset”in gala gecesine davetliydim. Şirin’in, romanını yazmadan evvel özellikle görüşmek istediği isimlerden biriydim, müzik tutkumun hikayesini ve DJ’lik anılarımı dinlemek istemişti. Kitap yayınlanıp da imzalı olarak elime ulaştığında doğal olarak oldukça heyecanlıydım. Şirin’in yarattığı karakterler öyle sıcak ve gerçekçiydi ki, içinden şarkılar geçen bir aşk hikayesi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Elbette pek çok filmde olduğu gibi bu filmde de kitaptaki her ayrıntı resmedilememiş, sayfaların sizi o içinize çeken tarafı 90 dakikaya sığdırılamamıştı belki ama, bu kez işin içine sinema büyüsü de eklenmiş ve şarkılar da fonda işitsel duyularımızı harekete geçirmeye yetmişti. Sarp Apak ve Özge Özpirinççi‘nin başrollerini paylaştığı filmin yönetmeni Tunç Şahin. 1990’lı yıllardan itibaren tanışan Ulaş ve İrem’in arkadaşlık ve aşk hikayesini konu alan film 20 seneyi aşkındır tanışmalarına rağmen beraber olmayı beceremeyen bir çiftin öyküsünü, her dönemin müziğini kendisine fon alarak anlatıyor. 1990, 2000 ve 2010 olmak üzere kendisine üç durak seçen öykü, peşinden dönemin müziklerini de sürüklemiş. Çocuk oyuncu Ulaşcan Kutlu‘nun Sarp Apak’a oranla daha başarılı oynadığını söylemeden geçmiyor ve Kasımda Aşk Başkadır diyenlerin tam da bu mevsimde mutlaka sevebileceği türden, sıcak bir yapım olan bu filmi listenize almanızı öneriyoruz. Son olarak ise rahatsızlığı yüzünden bu geceye katılamayan Maria Rita Epik‘in filmde geçen 1979 tarihli “Seviyorum” şarkısını bilahare sevdiğimi özellikle vurgulamak istiyorum:)

“Bazı Şeyler” kliplendi

Sanatçı Nazan Öncel bu yaz Tarkan‘la olan düeti Hadi O Zaman ile malumunuz epeyce kulaklarımızda kaldı. Sonbaharın da etkisiyle albümünün ikinci video klibi bu kez daha yavaş tempolu bir şarkıya geldi: Albümle aynı adı taşıyan “Bazı Şeyler”.  Akşit Togay ve Mabel Matiz’in yönetmenliğinde çekilen ve Mabel Matiz’in aynı zamanda misafir oyuncu da olduğu klipte dış çekimler Kadıköy, Haydarpaşa Tren İstasyonu, Gülhane Parkı gibi yerlerde yapılırken, bir metafor olan siyah tül ve mendili gerçeklik duygusunu yakalamak adına 1 günlük emekle Belgrad Ormanları da videoda geçen mekanlardan biri olmuş. Klip boyunca gökyüzünde oradan oraya savrulan siyah tül ve mendil, ayrılıkları, ölümleri, aşk acısını, anlatırken fotoğraflarla da yokluğunu hissettiğimiz, aradığımız, özlediğimiz, kimbilir kimleri temsil ediyor..

İskender Paydaş, çıkışının üstünden süre geçse de “Zamansız Şarkılar-II” albümünün konserlerine nihayet başladı ve ilk konserini 17 Kasım’da Jolly Joker’de verdi. Oldukça kalabalık bir kitle karşısında sahneye çıkan ünlü müzisyene İrem Derici, Mustafa Ceceli , Murat Dalkılıç, Sibel Tüzün, Ozan Ünlü ve Pelin Yılmaz gibi sanatçı ve müzisyen dostları eşlik etti. Doğrusu Paydaş’ın her konseri gibi bu konseri de oldukça keyifliydi..

Gülden Mutlu’nun ilk albümüne çok az kaldı

guldenmutlu2Haftanın belki de en güzel sürprizi önce “Soğuk Odalar”, ardından “Unutamam Dedin” şarkılarıyla dikkat çeken ve kısa sürede hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinen müzisyen Gülden Mutlu‘nun Aralık ayında Pasaj Müzik’ten çıkaracağı ilk solo albümü “Sen Yokken Olanlar”ın habercisi “Yatsın Yanıma” oldu. Söz ve müziği her zamanki gibi Mutlu’ya ait olan şarkının uzun bir süre dilimizden de kulağımızdan da kolay kolay çıkamayacağı çok açık. Çok yetenekli bulduğum bir müzisyenin ilk albümünü sabırsızlıkla bekleyenlerden biri olarak heyecanımın katlanarak arttığını belirtmeliyim.

Yazımı “Yatsın Yanıma”nın sözleriyle tamamlamak istiyorum:
Delirdim hasretinden,
Sığamadım, evler değiştirdim,
Diz çöküp Tanrı’dan seni dilendim.
Ağlama dediler de,
Gözümde yaş mı kaldı güzelim?
Ben, sen sen diye, tükendim.
Yatsın yanıma,
Sarılmasın dönsün uyusun,
Bir gece kalsın benimle,
Kırk yılım onun olsun.

Gülden Mutlu – Yatsın Yanıma (Pasaj Müzik)

Herkese yılın bu son aylarında sağlıklı ve güzel günler dilerim. Müziksiz kalmayın!

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!), Kasım 2014

Ve Kazanan kim olacak?

ve-kazananStar TV Türk müziğininin usta isimleri Kenan Doğulu ve ŞebnemFerah’ı yepyeni bir şarkı yarışmasıyla bir araya getiriyor: Ve Kazanan…

Yapımcılığını Promore Prodüksiyon’un üstlendiği “VE KAZANAN”da yarışmacılar şarkılarıyla düelloya tutuşacak, kazananı 101 kişiden oluşan “büyük jüri” belirleyecek. Büyük jüriye liderlik edecek, “master jüri” koltuklarında ise Türk müziğinin iki usta ismi Kenan Doğulu ve Şebnem Ferah yer alacak.

Programı sıradışı yapan özelliği ise; yarışmacıların oylama sonucunu görmeden, kendilerine teklif edilen parayı alıp, yarışmadan çekilme haklarının olması. “Ve Kazanan”da, kazanmak için sadece muhteşem bir sese sahip olmak yeterli değil. Yarışmacıların, riske girip, doğru zamanda doğru kararı vermeleri gerekiyor.

Yarışmaya 13 yaşından büyük, sesine ve yorumuna güvenen herkes katılabilir. İster tek başınıza, isterseniz ailenizle ya da arkadaşlarınızla grup halinde de katılabilirsiniz.

“Ve Kazanan’ın ön elemeleri 2 Kasım itibariyle başlıyor. Çeşitli şehirlerde düzenlenecek olan ön elemelerin takvimi şöyle:

TARİH ŞEHİR OTEL

02 KASIM BURSA TUĞCU OTEL

03-04 KASIM ESKİŞEHİR ABACI KONAK OTEL

05-06 KASIM İZMİR EGE PALAS OTEL

10-11 KASIM ADANA GOLDEN DELUXE OTEL

12-13 KASIM TRABZON YALI PARK OTEL

14-15 KASIM İSTANBUL ANADOLU KARTAL TİTANİC OTEL

16-17 KASIM İSTANBULAVRUPA BAYRAMPAŞA TİTANİC OTEL

21-22-23 KASIM ANKARA NOTTE OTEL

Emergenza’da final için geri sayım!

emergenza final afisHer yıl dünyada 150’yi aşkın şehirde düzenlenen Emergenza Festivali, 22. yılında 28 BLACK Açai İçeceği’nin desteğiyle ve DREAM TV’nin medya sponsorluğunda İstanbul’da 3. kez müzikseverlerle buluşuyor.

4-5 ve 6 mayıs tarihlerinde Mojo Beyoğlu’nda gerçekleşecen elemelerde yarışan 30 gruptan 12’si; 8 Haziran’da Jolly Joker İstanbul’da Emergenza 2014 Türkiye Finalinde yarışmaya hak kazandı. Arsnova, Güneş Gürsoy, Kampala, Minimal Amalar, Montana Çetesi, None Shall Return, Rain Leechers, Rom, Saspent, The Tides, Trnc ve Yabancı Değiliz; 8 Haziran’da Jolly Joker İstanbul’da yapılacak finalde kıyasıya mücadele edecek.

emergenza2014-4Yarışma; major (büyük) bir müzik şirketi ile sözleşmesi olmayan her yaştan müzisyen ve gruba açık olarak düzenleniyor. Emergenza’da birinci olacak grup, Almanya’da Uluslararası Taubertal Festivali’nde yarışma ve star’larla aynı sahneyi paylaşma şansını yakalayacak.

Yetenekli müzisyenlerin dünya sahnelerine giden yolda araladığı kapıdan siz de bakmak ve Türkiye Finali ile ilgili ayrıntıları takip etmek isterseniz www.emergenza.net adresini tıklamanız yeterli.

Ülkemizde; 28 BLACK Açai İçeceği sponsorluğunda gerçekleşen Emergenza; 2012’de Monoband, 2013’te ise KAOS’un birinci olduğu yarışmanın 2014 Türkiye şampiyonunu arıyor!

Dream TV’nin katkılarıyla gerçekleşecek Emergenza Türkiye Finali’nde görüşmek üzere…

EMERGENZA HAKKINDA

Emergenza, dünya çapında amatör müzisyenleri destekleyen en büyük müzik yarışması organizasyonudur. Bütün müzik türlerine açık olan ve 1991 Yılı’ndan bu yana; Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Almanya, Büyük Britanya, Fransa, İspanya, İtalya, Japonya, Rusya, Avustralya, İskandinav ülkeleri gibi birçok ülkede gerçekleşmekte olan Emergenza’nın Türkiye ayağının 3.’sü 2014 yılında düzenleniyor.

Emergenza Türkiye’de yarışan gruplar; prestijli sahnelerde çalma, kendi izleyici kitleleri ile buluşma, önemli müzisyenler ve müzik profesyonelleri ile tanışma; hepsinden önemlisi yerel ve uluslararası düzeyde kendilerini tanıtma imkanı bulacaklar.

Jüri ve seyirci oylaması esasına dayalı yarışmada 1. olan grup dünyaca ünlü Taubertal Festivali’ne giderek dünyanın dört bir tarafından gelen Emergenza birincileriyle yarışacağı gibi festivalde konser vererek dünyaca ünlü gruplarla aynı sahneyi paylaşacak.
Ayrıca diğer grup ve enstrümanistleri de çok özel hediyeler bekliyor olacak.

http://www.emergenza.net
http://www.facebook.com/emergenzaturkiye

http://2013.taubertal-festival.de//