Röportaj: Metin Türkcan

“Buluşuruz belki bir gün o en güzel denizlerle hep aynı yanlışı yapmayı bırakabilirsek, bırakabilsek.”

Metin Türkcan – Vakti Geldi 

Öncelikle belirtmek isterim ki; ben de bir çoğumuz gibi “Pentagram” ve “Şebnem Ferah” gibi önemli isimlerin albümleri ve konserleriyle büyüdüm. Konserlerde ben de az bağırmadım ” Şebooooo, Metinnnnnnnn” diye ama en önemlisi gözyaşlarım, mutluluklarım onların şarkılarında yatıyor ve inanın, insan yaş aldıkça her saniyenin önemini daha çok anlıyor. Bu sebepten ötürü bu röportaj, benim için de çok değerli bir röportaj..

Ve Metin Türkcan…

Türkiye’nin eski ve köklü grubu “Pentagram“dan  ya da Şebnem Ferah‘la aynı sahneyi paylaşmasıyla beraber tanıdığımız daima gülümseyen adam… :) Çaldığı solo partilerde, içimizden geçen haykırışları notalara dönüştüren; her notasını hep bir ağızdan mırıldandığımız şarkıların yorumcularından olmuştur.

Kendisinin hatırladığını hiç sanmıyorum ama minik bir anımı paylaşıp kendisi ile gerçekleştirdiğim röportaja geçmek istiyorum.

Şebnem Ferah 2012 Harbiye Açıkhava sahnesi konserinde orta sıradaydım konsere tek başıma gelmiştim. Her yer deli gibi doluydu. Konserin sonlarına doğru diğer seyircilerle beraber sahne önüne doğru indik. Şebnem Ferah ve ekibi izlerken içimden “Ne kadar şanslı bir kadın..” diye düşündüm ve bir andan gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Tutamadım kendimi… (Bilen bilir biraz sulu gözlüyüm.) Gözlerimi silerken Metin Türkcan‘ın bana baktığını fark ettim. Gözlerini gösterip “Neden ağlıyorsun?” işareti yaptı ama durumu nasıl açıklayabilirsin ki? O kadar büyük bir kalabalıkta kimsenin bunu fark edebileceğini düşünmemiştim. Anında kendimi toparladım ve gülümsemeye başladım. Kendisi de gülümsedi ve bir kişinin bile gözünden süzülen gözyaşının öyle bir kalabalıkta yarattığı etkiyi fark edince anladım ki “Gözyaşlarımızın Tadı Aynı…”

Not: Röportaj teklifimi kabul ettiğin ve nezaketin için çok teşekkür ederim. :)

İstanbul Üniversitesi Dericilik bölümünde okurken; bir anda nasıl “Müzisyen” olmaya karar verdin?

Metin Türkcan: Lise 1. sınıfta arkadaşım “Kemal Kut” ile “Metafor” adlı grubu kurduk ve aynı lisede, son sınıfta yıl sonu konferans salonunda çaldık. Biz çalarken müdür muavinimiz rahmetli Muhsin hoca gelip şalteri kapatmak suretiyle konserimize son verdi. Yani bu küçük anı ile bağlıyorum ki; bahsettiğin karar çok daha önce verilmişti. :)

Bir röportajında “müzik; şansla direk bağlantılıdır” demişsin. Senin hayatında da böyle mi oldu?

Metin Türkcan: Hayır, böyle demedim. “Bir müzisyen veya her ne iş ile meşgulseniz öncelikle çok çalışmanız ve yaptığınız her ne ise dünyanın diğer ülkelerindeki muadillerinden eksik bir yanınız olmamalı. İlk önce, konumuz müzik olduğu için sizin yaptığınız müzik-şarkı her ne ise; bunun insanlar tarafından beğenilmesi veya insanlara ulaşıp, ulaşamaması kısmı biraz şansa bağlı..” demeye çalıştım. Fakat günümüzde böyle bir olgu veya sorunsal da kalmadı. Yükle facebook’a oldu bitti.. :) Yok ya şaka öyle olmaz, çıkıp çalmak lazım! En önemlisi çalabilmek, söyleyebilmek…

Metin Türkcan nasıl “Metin Türkcan” oldu?

Metin Türkcan: Bu soruyu pek anlamadım.. N’olmuş bana? :) (Kendisi biraz fazla mütevazi :) )

MET-BASIN 03

Pentagram ve Şebnem Ferah’la çalışmaya nasıl başladın?

Metin Türkcan: Pentagaram‘a “Trail Blazer” albümü kayıtlarının son kısmında dahil oldum. Demir Demirkan; Amerika’ya gitmeye karar vermişti. Benim de “Metafor”dan sonraki grubum “Disgrace” dağılmıştı. Tarkan Gözübüyük ve Hakan Utangaç  “Çalar mısın?” dediler, ben de “Şeref duyarım..” dedim.

Şebnem Ferah‘la da; ilk albümünü kaydetmişti, hatta bir parçada Hakan da ben de konuk olarak çaldık, neyse Özlem Tekin‘le çalışmalarımız bitmişti. Kemancı Bar’ da Murat-Berk-Aykan “Cherokee” adlı grup ile çalıyorduk. Şebnem, albüm sonrası konserler için bir grup oluşturuyordu. Gitarı benim çalmamı istedi, ben de “Tabi ki Şebo’cum” dedim. :) Halen hiç değişiklik göstermemiş olan ekibine katıldım…Halen iki grupla da çalmaktayım.. işte böyle galiba, çok uzun zaman oldu yanlış hatırladığım kısımlar varsa “I’m sorry” :)

Bir yandan Türkiye’nin en köklü ve önemli rock grubu, diğer yandan Türkiye’nin rock kraliçesi ile aynı sahne bulunmak nasıl bir his?

Metin Türkcan: Harika bir his, çok da keyifli ve de gurur verici bir durum…

MT-2016 ALBUM KAPAK

Gelelim “Vakti Geldi” albümüne… Bu albümün yapım planı, albüm kartonetinde yazılana göre 2000 yılında oluşmuş peki bu kararı nasıl verdin?

Metin Türkcan: Ben bir karar vermedim. İlk  3 parçalık demoları 2000’de Ümit Kuzer ve Martin Spenecer ile Virüs Müzik’te kaydettik sonra galiba Sony den EP olarak çıkacaktı ve ben tek başıma olacaktım klip vs. tüm projede…Bu konsept içinde kendimi çok rahat ve mutlu hissetmeyeceğimi düşündüğüm için vazgeçtim. Yanılmıyorsam 2007-2008 senelerinde büyük konserlerin yapılamadığı bir dönemdi; ben de “Benimle çalar mısın?” diye bir yarışma yapıp bir basçı ve birde davulcu bulup; “Metoboy” grubunu kurdum. Metoboy grubuyla çok eğlenceli konserler verdik. Derken; sevgili dostum Gürkan Bozacı’nın katılımı ile grup bir anda biraz daha ciddileşti ve yeniden demolar yapmaya başladık. Demo, demo derken davulcum Ozan Demir’in “Hadi abi! Hadi abi!..” demeleri üstüne 10 parçalık Türkçe demomuza kavuştuk. 2011-2012 senelerinde, bu demoları bir kaç şirket eş-dosta dinletirken Tarkan’ın (Gözübüyük) kulağına gitmiş, kızdı bana “Niye bana dinletmiyorsun?” diye, ben de “Çok yoğunsun dostum..” vs derken prodüktör oldu. Umut Kuzey‘le buluştular ve 2-3 senelik bir çalışma sonunda raflarda yerini buldu.. :)

Albümün her şarkısında seninle beraber, Türkiye’nin en değerli müzisyenlerinin imzası var. Ogün Sanlısoy, Harun Tekin, Şebnem Ferah, Aylin Aslım, Murat İlkan, Umut Kuzey, Pamela Spence, Ray Rizzo bu kadar ismi bir albümde toplamak zor olmadı mı? Nasıl bir araya geldiniz?

Metin Türkcan: Hepsi bir anda bir araya gelmedi. Dediğim gibi; 2-3 seneye yayılan bir süreçte rahat rahat, sakin sakin oldu kayıtlar.. Hatta vokal kayıtlarının bazılarına konserler sebebiyle gidemedim bile.. :)

Albümün ilk çıkış çalışması Şebnem Ferah “ Dilek Taşı” ile oldu. O kadar kişi arasında zor olmadı mı çıkış şarkısına karar vermek ve nasıl bir strateji izlediniz albümde?

Metin Türkcan: Onu yapımcımız Umut Kuzey ve Özlem Hanım’a sorman gerekiyor.. :)

Klipte kimlerle çalıştınız? Hikayeyi nasıl oluşturdunuz?

Metin Türkcan: Emir Sarısaç ile çalıştık, daha doğrusu o çok büyük bir nezaket göstererek bizimle o hengamede çalışmayı kabul etti. Harika da bir iş çıkardı. Ben klip ile ilgili hiçbir şeye de karışmadım. Kartonetteki ve basında yer alan fotoğrafları da Gökhan Palas çekti, kartonet tasarım ve sanat yönetmenimiz de sevgili Hale Utangaç (Evet, Hakan Utangaç’ın kız kardeşidir kendisi) :)

Albümün dört şarkısı hariç tüm sözler sana ait. Şarkı sözleri konusunda hiç destek aldın mı?

Metin Türkcan: Söz yazmak, melodi bulmak, şarkı yapmak …Böyle bakamıyorum duruma, “müzisyen veya sanatçı” diye tabir edilen kişileri uydu alıcısı gibi düşünün, evrende gezinen melodi-söz vesairelerden antenlerine takılanları çevrelerindeki diğer insanlara aktarmakla yükümlüler, ya da yükümlü demeyelim de; aktarmaya çalışan insanlar da diyebiliriz. Yani gözüktüğü kadar havalı bir durum değil. Gece uyurken kalk, aklına takılan melodiyi kaydet, sonra altyapısını yapacağım derken, sabah olsun. Tüm bu yüzlerce, binlerce eskizden 5-10 tanesini hasbelkader iyi ortamlarda kaydet, kaydedeceğim diye kendini yırt, sonra biri çıkıp “Bu ne ya?” desin, zor işler. Ben hiçbir zaman “Kim ne diyor? Dinleyen mutlu oluyor mu?” diye düşünmedim, gitar çalarken çok mutlu oluyorum ve sağlığım müsaade ettiği sürece de çalmaya devam etmek niyetindeyim…

Sözlerde biri dağ başında, biri yolda vs… Alakasız yerlerde ve neredeyse final haline yakın çıktılar. Son olarak; sevgili dostlarımın da sihirli parmak ve yüreklerinin dokunması neticesinde sizlere sunabileceğimiz final hallerine geldiler.

Senin aracılığın ile her birine tek tek buradan bir kez daha teşekkür eder ve de şükranlarımı sunarım…

Buarada albümün prodüktörlüğünü “ Tarkan Gözübüyük ve Cihan Barış” yapmışlar. Bu solo albüm projesi ilk çıktığında Pentagram ekibi ve Şebnem Ferah ekibinin ilk tepkileri ne oldu?

Metin Türkcan: Hepsi en az 20 senelik arkadaşlarım, hepsi çok mutlu oldular ve hepsi ellerinden geldiğince destek oldu…

MET-BASIN 05.jpg

İkinci klip ve şarkı belirlendi mi?

Metin Türkcan: Gibi..:) ama söylemem yasak :)

Bu albümle alakalı konserler olacak mı?

Metin Türkcan: İlk olarak Zeytinli Rock Festivali’nde de sahne alacağız ve bu sahnede Zeytinli Rock Festivali facebook hesabında yer alacak olan karaoke parçaların üzerine vokal yapıp gönderen iki arkadaşımız (bir kız-bir erkek tahminen) sahne alacaklar..

Eylül ayı gibi, bunun bir büyüğünü yapmayı planlıyoruz ama bu ülke ve coğrafyada plan yapmak gerçekten de çok da mantıklı ve akılcı bir durum gibi gelmiyor bana, o yüzden mümkün olduğunca uzun vadeli planlar yapmamaya gayret ediyorum kendi adıma :)

Yakında sahnede olacağın belirlenmiş organizasyonlar var mı?

Metin Türkcan:  En yakın;

Kuşadası Gençlik Festivali: https://www.facebook.com/kusadasigenclikfestivali/?fref=ts

Murat İlkan-Metin Türkcan Akustik Proje: https://www.facebook.com/Murat-Ilkan-Metin-T%C3%BCrkcan-Akustik-Proje-553694681446346/?fref=ts

Şebnem Ferah – Bodrum

Zeytinli Rock Festivali:  Zeytinli Rock Festivali 2016

Murat İlkan ve Metin Türkcan Akustik projesine Nasıl karar verip bir araya geldiniz?

Metin Türkcan: Murat’la çok eskiden de bu şekilde akustik çalıyorduk, daha sonra live bar grubu, ardında “Pentagram” derken bu akustik olayı rafa kalkmış oldu. Murat’a yıllar sonra ilk kez Rock Off da “Ronnie James Dio” sahnesinde akustik çalmamız ile ilişkili bir teklif gelmiş. Murat’ta bana iletti bu teklifi, yıllar sonra bir akustik çalmış olduk. Biz de, seyirci de çok keyif aldık, “Neden bunu bir proje yapmıyoruz?” dedi Murat ve biz de yaptık, onun bir sonraki albümünü akustik formatta yapmak gibi bir niyetimiz de var.

Bu projenin konserleri devam edecek mi? Sabit bir sahne planınız var mı?

Metin Türkcan: 

Tüm diğer müzisyen dostlarımız gibi “Konserler devam edecek.” diye umut ediyoruz. Belli bir konser programımız yok. Olduğunda Facebook “Murat İlkan & Metin Türkcan Akustik Proje” sayfasından ve kişisel hesaplarımızdan paylaşıyoruz. Zaten çaldığımız yerler daha ufak yerler oluyor. Şu ana kadar da İstanbul hariç, konserlerimiz hep dolu geçti.
Tüm gelip bizleri yalnız bırakmayan dostlarımıza da teşekkürler.

 

Bu arada “Metoboy” isimli grubunla çalışmaların vardı. Yeniden devam edecek misin?

Metin Türkcan: İşte bu “Metoboy” projesi, “Metin Türkcan” oldu. Yani ikisi de aynı proje. Grup aynı, baştan beri Ozan Demir ve ben.

Bu sene Pentagram ve Şebnem Ferah’la alaka yeni bir albüm müjdesi var mı?

Metin Türkcan: Hmmm (Bu konu ile alakalı bilgi çalamadım :) )

Youtube üzerinde “Metin Türkcan ile Gitar Dersleri” videoları var. Bunların devamı olacak mı?

Metin Türkcan: Onlar gitar dersi değil, Yamaha gitar tanıtımı. İki gitar çalışmanın önemini göstermeye çalıştım o minik videolarda, ders değil yani :)

Öğretmenlik yapıyordun bir dönem hala devam ediyor mu? Seninle çalışmak isteyenler sana nasıl ulaşabilirler?

Metin Türkcan: Beşiktaş’da Home Office’de derslere ve kayıtlara devam ediyorum. Facebook “Metin Türkcan ile Gitar Dersi” sayfasından ulaşabilirler, ofis telefonu vs. orada yazıyor.

Sosyal medya ile aran nasıl? Hesaplarını kendin mi yönetiyorsun?

Metin Türkcan: Çok kötüydü. Ama “Ve Kazanan” adlı televizyon yarışmasındaki şefimiz Mustafa Haybat sayesinde yeni telefon almayı başardım diyebilirim. Şöyle ki;  orkestrada Whatsapp kullanmayan bir tek ben vardım ve bütün nota ve parça alışverişi de Whatsapp üzerinden oluyordu. Beni bir ay kadar idare ettiler sağ olsunlar ve akıllı telefona geçip ilk selfiemi de programı çektiğimiz stüdyodan yaptım. Daha sonra ben de herkes gibi bir telefon canavarına dönüştüm, arada Wall-e seyredip kendimi frenlemeye gayret ediyorum.

Sosyal medya hesaplarını rica edebilir miyiz?

Metin Türkcan: 

Facebook: Metin Turkcan

Instagram: metinturkcan

Twitter: metinturkcan

(PS: Twitter’ı pek verimli kullanamıyorum.)

Sana çok teşekkür ederim kırmayıp röportaj teklifimi kabul ettiğin için. Senin söylemek istediklerin varsa onları alabilir miyiz?

Metin Türkcan: Ben teşekkür ederim İrem’cim. :)

 

MET-BASIN 01.jpg

Radyo Mega‘da her gün bıkmadan, usanmadan beni dinleyen ve daima yayına katılımda bulunan, desteklerini esirgemeyen Bir Deli Derici’li ve Tuğçe Aykın’la beraber bizde Metin Türkcan’a bir sürpriz hazırladık. Kendisini daima takip eden 10 dinleyicimizin mesajları aşağıda bulunmaktadır.

Özellikle Tuğçe Aykın’a bu harika 12 kişilik ekibi oluşturması ile alakalı emeklerinden ötürü teşekkür ederim. :)

Buyrunuz…

————-

Metin Türkcan’ı seviyoruz. Şebnem ile konseri çoşturuyorsunuz. Gitar çalışı muhteşem, albüm muhteşem ve ötesi.

Tuğcan 

————-

Metoboyy.. :)   Seni Şebo ile tanıdım tabii ki :)  Konserde en önden izlerken o kadar hayran kalmıştım. Hatta konser sonunda penanı alacaktım ki; başkasına kaptırdım. :)  ama olsun yakından görmek de güzel seni :) ha  bir de albüm çıkardın ama Şebo’nun da dediği gibi hiç havalanmadın hala aynı mütevaziliktesin. :) tabii ki de mükemmel bir proje olmuş :) Ama benim favorim “Dilek Taşı” :) Seni hep izleyelim, hep bizimle kal, müzikle kal :)

Beyza Nur Açıkel

————-

Metin Türkcan’a kim hayranı  olmaz ki.:) Öyle muhteşem bir insan ki; vallahi kıskanıyorum adamı… Bir de konserde bize unutulmaz gece  yaşatıyorlar.:) Vallahi albümü de muhteşem☺ acaba sonraki klip hangi şarkıya gelecek ? İnşallah en kısa zamanda albümle buluşuruz :)

Emrah Ateş

————-

Şebnem Ferah sayesinde Metin Türkcan’ı tanıma fırsatım oldu. Bana gitar çalmayı sevdiren O’dur. Aşkla çalıyor çok etkileyici ♡

Büşra Bağbudar

————-

Metin seni çok seviyoruzzz. İyi ki varsın :)

Funda Taşdemir

————-

Metin Türkcan; denince aklıma gelen hemen onun müthiş gitarı çalması :) Öyle güzel, öyle içten çalıyor ki; beni ve konserdeki bütün herkesi mest ediyor. :) Ve sonunda solo albümü çıktı. Tabii ki favorim Dilek taşı :) Albümünüz çok güzel olmuş, emeğinize sağlık. :) Bu arada en son İstanbul konserinde ben de vardım, süperdiniz ekipçe… Bu arada duyduk konserlerde kulis istiyorsunuz :)

Erkan Akbulak

————-

Metin ağabeyi 10 yasında bir festival dolayısıyla Şebnem Ferah’la Kayseri’ye geldiğinde tanıdım. Hayatımda gördüğüm en iyi gitarist o oldu. Bir insan gitarıyla bu kadar iyi bir bağ kurabilir. Metin ağabeyin attığı soloları özenle dinlerim. Benim gitara yönelmemi sağladı. Ben de, bir gün onun kadar iyi olamasam da, o kadar güzel gitar çalmayı çok isterim. Metin ağabey ve soloları benim ilham kaynağım oldu. Ona çok teşekkür ederim. Sen gitarı elinden hiç bırakma olur mu? Biz senin sololarına aşık olarak hayran hayran izleyelim seni.. Albümüne de bayıldım  sen bizim için her zaman bir numarasın. Sen bizim “Dünya Gitar Kralı”mızsın. Seni çok seviyorum, hayatında her zaman gitarın “Metoboy” elinde olsun inşallah.

Ayten Simge Akdemir

————-

Metin Türkcan; canım Şebo’mun sevgili gitaristi… En son iptal olan, İzmir konseri alanında sonunda fotoğraf çekilebildiğim mükemmel insan… Çıkardığın albümü gerçekten seve seve dinliyorum. Favori parçam “Dilek Taşı” Onun haricinde “Mars” şarkısı resmen bağımlılık yapıyor. :) Sürekli söylüyorum o şarkıyı. Gitar çalışına hayran olduğum kişi. Umarım en kısa zamanda İzmire tekrar gelirsiniz. Şebo’ya selamlar :)

İlayda Yıldırım

————-

Merhaba Metin Bey :)

Öncelikle çok çok başarılı bir gitarist olduğunuzu belirtmek ve sizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Sizi hiç görmedim, konsere hiç gelemedim şu zamana kadar ama yine de sizin sıcakkanlı olduğunuzu biliyor, hissediyorum :) Yeni albümünüze değinmek istiyorum. Gerçekten çok başarılı bir albüm olmuş. Ben zaten sizin gitar solo partilerinizi dinlerken çok etkileniyorum çünkü; elektro gitarlara karşı çok hevesim var ve sesi bana çok etkileyici geliyor. Tabii siz çalınca bayağı harika bir solo çıkıyor ortaya :)  yeni albüm için de çok tebrik ederim. Kendinize çok iyi bakın. Sevgilerimle :)

Sena Çakır

————-

Sadece onun yüzünden bir jenerasyon fıldır fıldır smiley sticker’ı aradı:) Bir de neden hep o kolsuz “Flamenco” yazan(galiba) tişörtü giydi? uzuuuuuuun bir süre onu da çok merak ediyorum. :)

Özdemir Albayram

————-

Metin Türkcan; benim tanıdığım en iyi gitarist. Tanıdığımıza göre Metin ağabey çok konuşmaz ama gitarıyla tanımadığı insanları bile herkesi kendini tanıtır ve çoşturur. :) Ve sonunda öyle bir albüm yaptı ki; Türkiye’nin önde gelen rock müzik sanatçılarıyla düet yaptı. Benim favorim tabii ki Şebnem Ferah’la olan çalışmanız “Dilek Taşı ” :) Sizin hiç konserinize gidemedim ama inşallah bir gün gelirim. Hep Şebnem Ferah ve ekibi olarak kalın. Hiç ayrılmayın. :) İnşallah en kısa zamanda Şebnem Ferah albümü gelir ;)

Tuğçe Aykın

————-

Kendisini çok seviyoruz :)

Esra Berberyan

————-

 

Röportaj: İrem Ezgimen

Röportaj: Melisa Uzunarslan

Herkese selam…

Duruyorum, duruyorum sonra bir anda geliyorum. Bu sefer de öyle oldu ama güzel ve kaliteli işlerle geldim.

Şimdi gelelim uzun zaman ardından gelen ilk röportajın sahibi “Melisa Uzunarslan” a… Melisa; benim için kundaktaki halim, gece kendi evimden kaçıp çocuk aklımla sanki uzağa gider gibi kapısını ilk çaldığım, yaşlar ilerledikçe ilk aşık olduğumda omuzunda ağladığım, müzik yolcuğulum, ilk kardeşlik duygusunu hissettiğim insandır… Dedeler, babaannemin ve anneannesinin dostlukları ile başlayan,  annesinin ve babamın yıllardır dostluğu ile beraber, biz üçüncü nesile de taşındı. Hayat ne kadar güzeldir ki; yaptığımız işlerin de birbirine uyumlu olması, onun için bu satırları yazmama,  radyo programımda aynı kundakta uyuduğum arkadaşımı anons etmeme şahit olmanıza vesile oluyor.

Biraz fazla duygusal biriyim yazdıkça yazasım geliyor o yüzden ben artık röportaja geçiyorum. Seni çok seviyorum Mel’im :)

unnamed

1.     Biz seninle birbirimizi bebekliğimizden beri tanıyoruz ama okuyucularımıza kendini biraz tanıtır mısın?

Melisa Uzunarslan: Öncelikle  şunun bilinmesini isterim ki; biz seninle tanışmadan dedelerimiz, babaanne, anneannelerimiz tanışıyor aslında… :) 9 yaşında, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman bölümünü kazandım. Kompozisyon bölümünü de okumaya karar verip iki bölüm bitirdim. Okulun bitiminin ardından keman üstüne yüksek lisans da yaptım. 21 yıldır müziğin içerisindeyim…

unnamed (2)

2.     Yıllardır müziğin içerisindesin, bu zamana kadar kimlerle çalıştın?

Melisa Uzunarslan: Sanırım çok fazla isimle çalıştım ve çaldım. Kimseyi es geçmek istemem, kısaca özet geçmem gerekirse; Prof. Çiğdem İYİCİL (keman) ve Prof. Hasan UÇARSU (Kompozisyon) sınıflarından mezunum. Klasik müzik alanında öğrenciğilim boyunca birçok Türk, yabancı ustanın master classlarına katıldım. Sadece klasik müzik yapmadığım için popüler isimlerle de sahne aldım, onlarla çalışırken aynı zamanda çok tecrübe edindim. Maxim VENGEROVGeorge BENSON, Fazıl SAY, Sertab ERENER gibi çok farklı tarzlarda önemli sanatçılara eşlik ettim.

3.     Sezen Aksu ile çalıştın. Bu herkesin kolayca yaşayabileceği bir deneyim değil. Senin hayatında nasıl gerçekleşti?

Melisa Uzunarslan: Biraz şans eseri, biraz da Kanlıca sayesinde oldu sanırım. Sezen hanım Kanlıca’da uzun yıllar komşumuz oldu. Sezen AKSU’nun yıllardır kemancısı olan Ayda TUNÇ ( Onno TUNÇ’un kızı) ile aynı keman hocasında okuduk. Okuldan çok sevdiğim bir ablamdır kendisi… Sezen hanımla çalışmalarına bir süre ara verdi. Bende o sırada aranjörü Kıvanç- K ile çalışıyordum, bir gün telefonum çaldı. “Merhaba Melisa, ben Sezen Aksu”  dedi telefondaki ses ve biri dalga geçiyor sandım önce :) Birlikte çalışmamızı teklif etti ve seve seve kabul ettim. 2 yıl kadar solo kemancılığını yaptım. “Öptüm Remix” albümünde “Sayım” şarkısına düzenleme yaptım. Kendisi ile çalışmış olmak benim için çok değerlidir.

https://www.youtube.com/watch?v=hJbnwVwKp6o

4.     Gelelim “Duy Beni” single çalışmana… Bu şarkıda kimlerle çalıştın? Şarkının oluşum sürecini bizlere anlatır mısın?

Melisa Uzunarslan: Besteci olduğum için şarkı yazmak zor değil, çocukluğumdan beri çok şarkı da yazdım ama şarkıcı olmak fikrinden hep uzaktım. Derken; bir gün Sezen AKSU sesimin çok güzel olduğunu mutlaka söylemem gerektiğini söyledi ve o zaman bir projemiz vardı  ve o projede mutlaka 3-5 şarkı söylemem için zorladı diyebilirim. Korkarak sahneye çıktım ve tam karşımda oturuyordu ama çok güzel geçti. :) Bir süre sonra TEOMAN ile çalışmaya başladım, o da başta vokal yapıp yapmayacağımı sorduğunda “hayır o benim işim değil.” demiştim ama geçen zamanla onunla da söylemeye başladım. Profesyonel mikrofon deneyimini Teoman sahnesinde kazandım diyebiliriz. Single çıkarma işi ise bir gün tatildeyken; DMC‘nin patronu Samsun DEMİR’in aramasıyla oldu. İnternette keşfetmiş ve mutlaka çalışmamız gerektiğini söyledi. Yine 2 yıl kadar düşündüm bunu, en sonunda tamam dedim “DUY BENİ”yi yayınlamış olduk. Düzenleme Alper ERİNÇ’e ait, remix versiyonu ise Erdinç ERDOĞDU yaptı.

5.     Şarkının sözleri sana mı ait? Yazmış olduğun başka şarkıların da var mı?

Melisa Uzunarslan: Söz, müzik bana ait. Şu an birikmiş çok şarkı var ve doğru zamanı bekliyorum. Yakın zamanda yeniden bir single ve ya albüm ile devam edeceğim.

unnamed (5)

6.     Peki ya klip? Klipte kimlerle çalıştın?

Melisa Uzunarslan: Klibin yönetmeni Mehmet HAKYEMEZ, görüntü yönetmenimiz Ferhat ÖÇMEN oldu. 15 kişilik bir ekip ile 1 tam günde bitirdik. Karaköy JUNK’da çekildi klip. Boğaz sahneleri de Gümüşsuyu’nda çekildi. Stilistim Tuğçe ÖZAKDAĞ idi.

7.     Duy Beni” sadece digital platformda değil mi? Satın alabilecekleri linkleri paylaşabilir misin?

Melisa Uzunarslan: Şu an bütün dijital platformlarda mevcut. Itunes, Türk Telekom Müzik,Spotify, Apple music, Turkcell Müzik ..

https://itunes.apple.com/tr/album/duy-beni-single/id1088208178

https://www.turktelekommuzik.com/#/arama-due%20beni%20melisa%20uzunarslan

8.     Bir sonraki projen nedir?

Melisa Uzunarslan: Şu an aktif olarak bildiğin gruplarım ile sahne almaya devam ediyorum, aynı zamanda kendi solo konserlerimi veriyorum. Yaz boyunca kalan zamanlarda yeni şarkılara ve onları hazır hale getirmekle uğraşacağım.

9.     Uğur Baloğlu ile Naughty Boy ft Sam Smith Cover’ı “La la la” , Emre Aşkın “ Violin İstanbul”, Metin Türkcan & Murat İlkan Akustik Proje gibi önemli işlerde de yer aldın. Bunlar devam edecek mi?

Melisa Uzunarslan: Farklı müzisyenlerle çalışmayı çok seviyorum. Hep ufkum genişliyor, çok yardımcı oluyor. Yeni disiplinlerde bulunmak, denemek, en iyisini yapmaya çalışmak beni geliştiriyor. Uğur ve Emre ile yaptıklarım çok güzel ilkler oldu. Türkiye’nin ilk official yayınlanmış klibi, Kral Tv’de gösterilmiş dubstep elektro keman müziğini biz yaptık mesela…

Murat  İlkan ve Metin Türkcan’la çalışmak ise bambaşka bir zevk ve tecrübe… Çünkü; gerçek müzisyenlerle sahne almak ayrı bir keyif… Hep iyi olmaya çalışıyorsun. Bir de akustik projede bilinen bütün rock şarkılarının elektro gitar sololarını birebir elektro keman ile canlı olarak çalıyorum. İnanılmaz keyif alıyorum.

(İrem Ezgimen :  Önemli Not : Murat İlkan & Metin Türkcan Akustik Proje’ye özellikle davet etti. “Yıllardır dinlediğin Metallica’dan, Whitesnake şarkılarına hepsi var özellikle gelip dinlemen lazım” dedi. Bunu sizlere iletmem gerek diye düşünüyorum. Hep beraber mi gitsek ne yapsak? :) )

10.     Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’ndasın bir yandan da klasik müzik projelerin var mı?

Melisa Uzunarslan: 8 Yıldır Borusan’da çalıyorum. Dünyanın önde gelen solistleri ve şefleri ile yıl boyunca çok yoğun çalışıyoruz. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın devamlı üyesi olmak çok gurur verici. Klasik müzik, esas işim olduğu için zaten hep içindeyim. Önümüzdeki sezon önceden yaptığım ama ara verdiğim, klasik bestelerimden oluşan oda müziği konserleri vermeye devam edeceğim.

unnamed (3)

11.  Klasik bestelerini yurtdışında seslendirmeyi düşünüyor musun? Yurtdışı projelerin ne durumda?..

Melisa Uzunarslan: Yurtdışı fikri yüksek lisans tam bursu TEV ve Fransa’da okuma fikri ile başlayan daha sonra ailemdeki bazı sağlık sorunları nedeniyle önce ertelediğim sonra da vazgeçtiğim bir hikaye olarak duruyor. Okurken yurtdışında çok bulundum. Şimdi yurtdışında okuyan iyi yerlere gelmiş özellikle Türk sanatçı dostlarımın seslendirmesini bekliyor eserlerim .

12.  Hayallerinin zirve noktası nedir? Yani nereye varacaksın? (Malum bugünün hayali yarının gerçekleri )

Melisa Uzunarslan: Tek hayalim var; o da kalıcı olmak. Umarım insanlar kalplerine giden gerçek yolu bulabilirim…

13.  Türkiye’de bir sanatçı olarak müziğin gidişatını nasıl yorumluyorsun? Sence müziğin daha iyiye gitmesi için neler yapılması gerekir?

Melisa Uzunarslan: Bilmiyorum desem? Yani o kadar aklımın ermediği şeyler oluyor ki.. Gerçekten verecek bir cevabım yok. Sadece gerçek müzisyenler müzik yapmaya devam etsin. Bir gün herşey düzelecektir diye ümitleniyorum.

unnamed (1)

14.  Sosyal medya ile aran nasıl? Tüm hesaplarınla sen mi ilgileniyorsun?

Melisa Uzunarslan: Yaşım gereği bütün sosyal medya mecralarında hesabım var. Aktif olarak ben ve menajerimle ilgileniyoruz.

15.  Peki sosyal medya’nın sence müziğe etkisi nedir?

Melisa Uzunarslan: Sosyal medya; insanlara ulaşmak açısından çok değerli. Özellikle doğru kullanıldığında… Orada yalan yok , sevmeyince hemen çok korkunç yorumlar da yazabiliyorlar ya da çok sevebiliyorlar. Bu sebepten çok önemsiyorum.

16.  Sosyal medya hesapları bizlerle paylaşabilir misin?

Melisa Uzunarslan:

facebook.com/melisauzunarslan

instagram.com/melisauzunarslan

twitter.com/melisauzunarsln (a yok arada)

http://www.melisauzunarslan.com

unnamed (4)

17.  Yakın zamanda konserin var mı? Seni sevenler nerede izleyebilirler?

Melisa Uzunarslan: Yeni netleşiyor yaz konserleri… Şu an bildiğim  Kuşadası Fest ve Yavuzfest…  Temmuz ayında Murat İLKAN & Metin TÜRKCAN Akustik Proje konserimiz var. Ağustos ayında Teoman’la Zeytinli Rock Fest var. 17 Haziran’da da lansman konserim vardı ama kaçtı artık :) Şaka bir yana yaz ayında da kendi sahnemi yapmayı düşünüyorum. Tarihleri kesinleştikçe sosyal medya hesaplarımda paylaşacağım dinlemek isteyenleri beklerim. :)

13517399_1616584708655324_8741967590527647581_o

18.  Peki senin bizlere söylemek istediklerini alabilir miyiz?

Melisa Uzunarslan: Okuyan herekese teşekkür ediyorum, müziksiz kalmayın. Bu stresli yaşamlarımızda müzik, her zaman ruhun gıdasıdır unutmayın. Herkesi konserlere bekliyorum ve seni seviyorum İrem’cim.

Teşekkürler…

“Kalben” şarkılara çok az kala..

kalbenSofar İstanbul’daki “Sadece” şarkısının bir anda dört yanımızı sarmasıyla başladı herşey belki de. Öncesinde de seyirci karşısına çıkmışlığı vardı ama sanıyorum bu onun kendi yazıp söylediği tüm şarkılarını ilk kez başkalarıyla paylaştığı bir sahneydi.

Gitarıyla tutkuyla şarkı söyleyen bir kadın..Yazdığı sözler birbirinin tekrarı gibi duran bütün “aynı yaşanmışlıklar”ı anlatan, birbirinin kopyası yüzlerce şarkının sözlerinin arasında sizi darmaduman edecek kadar özgün, güzel ve içten. Evet, sanıyorum Kalben‘i bu kadar bağrımıza basmamızın en büyük açıklaması “içten” oluşu olsa gerek. Müstesna ismiyle adeta özdeşleşen, kalpten, “Kalben” şarkılar. Onlarla buluşmamıza gerçekten çok az kaldı.

Şubat ayında nihayet müzikseverlerin karşısına çıkması beklenen bu ilk albümün taptaze kayıtlarını dinlemek üzere önceki gün Moda’da “Erekli-Tunç Studios”da basın mensupları ve müzik yazarları ile birlikteydik. Kalben’in de katıldığı bu özel dinletide, albümde 15 şarkı olacağını öğrendik. Söz-müzik Kalben imzalı 12 şarkı dışında, 2 akustik  ve 1 de İbrahim Tatlıses’in “Haydi Söyle”sine olan cover versiyon yer alıyor. Düzenlemeler Berkant Ali İncesaraç, mixler ise Tolga Görsev‘e ait.

Menajerliğini üstlenen Engin Akıncı‘nın Kalben’le tanışması ve albüm süreciyle ilgili anlattıklarını keyifle dinlerken bizlere eşlik eden “Kalben” şarkılarının arasında -elbette “Sadece” dışında- “Saçlar”, “Fırtınalar”, “Aramızda”, “Yol” ve Mabel Matiz ile olan düeti “Ömür Geçmez” ilk bakışta dikkat çekenler arasında öne çıkıyor. DMC’den yayınlanacak albümün ilk video klibi Gürcan Keltek tarafından “Saçlar” şarkısına geliyor. Lansman konseri ise 16 Şubat’ta IKSV Salon’da..

Bütün gitarları bizzat Kalben’in çaldığı şarkıların her birinin sizi alıp götüreceği yerler, zamanlar ve mekanlar eminim olacaktır VE elimizden manasız bir şekilde kayıp giden bu değersiz zamanlar çağında sizi bir yerinden yakalayacaktır. Bu dinletide mutlu, heyecanlı ve çocuksu heyecanıyla yanımızda olan ve yüz yüze ilk kez tanışmama rağmen sanki 40 yıllık arkadaşım gibi sarıp sarmalayasımın geldiği “Kalben”e, yeteneğini ve içtenliğini paylaştığı müzik dünyamıza kocaman bir hoşgeldin diyor, albümün yayınlanacağı günü iple çektiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyorum.

Olcay Tanberken (DikkatMüzik)

Anne Bu Çalan Ne? (25.06.2015)

İklim değişikliği, küresel ısınma, ya da başka ne derseniz deyin, birşeylerin ters gittiği apaçık ortada. Temmuz’a çok az bir zaman kala henüz daha yaz havasına tam anlamıyla girememiş olmamız, elbette en çok ruh halimizi de etkiliyor olsa da yine ve yeniden dünyanın gerçeklerinden kaçışı -daha önce de olduğu gibi- müzikte arıyoruz, heyhat! Her yıl olduğu gibi bu yazı da müjdelemek uğruna “peşisıra” epeyce yeni şarkı karşımıza çıkıveriyor ama nedendir bilinmez, doğa gibi onlardan da bir türlü bu müjdeyi alamıyor gibiyiz. Yoksa bizi yine -en azından üzmesi de sevmesi de garanti olan- eski şarkılar mı avutacak bir süre daha? Şu yaz bir gelsin ve bütün eteklerdeki taşlar dökülsün hele bir ara, sonra yine görüşürüz! İyisi mi, bir süredir neler dinlemiş ve dinlemekteyiz, onlara göz atalım..
Doğruya doğru; Gülşen‘i son yılların en başarılı söz ve bestecilerinden biri sayan ve yaptığı çoğu çalışmayı beğeniyle takip eden biri olarak bu yazın ilk “hit” adaylarından biri olarak karşımıza çıkan şarkısı Bangır Bangır‘ı tekdüze, son derece sıkıcı ve eski hit şarkılarını aratır nitelikte bulduğumu söylemeliyim. Albümün geri kalanında elbette güzel Gülşen şarkıları da var ve eminim önümüzdeki birkaç ay daha sıkça duyacağız (“Dan Dan” ve “Ellerinden Öper” mesela), ancak albümün tamamına tek seferde baktığımızda karşımızda pek de “yeni” bir Gülşen göremiyor, hatta kendini fazlasıyla tekrarlamış olduğundan ötürü üzülüyoruz.

niluferNilüfer‘in uzun bir süredir beklenen yeni albümü nihayet piyasada. Doğrusu Nilüfer gibi büyük sesler hemen her sene albüm yapmadığı için olsa gerek, son zamanlarda hemen gözüm kapalı, koşa koşa gidip aldığım albümlerin başında geldi bu albüm. “Kendi Cennetim” adını verdiği albümünde yıldız isimlerle çalışan sanatçının bu kez en büyük kozları Sezen Aksu ve Nazan Öncel‘den aldığı şarkılar. Sezen Aksu’nun “Hadi Kızlar”ı da Nazan Öncel’in “Nokta”sı da, ilk kez bu isimlerden aldığı şarkıları hakkını vererek söyleyen ve dinleyiciyi de tastamam memnun eden bir Nilüfer sunuyor bize. Yine bir başka yıldız isim Şehrazat, yazdığı şarkı sözleriyle her zaman favorilerimden olan Sibel Algan, ve Adnan Ergil, Hakan Sancaklı, Gövher Hasanzade, Mustafa Ceceli, Ozan Bayraşa, Erdem Yörük, Volga Tamöz, İskender Paydaş, Onur Baştürk, Sinan Ceceli ve Medar Neşet Kırşehirli gibi isimler hem tanıdığımız (ve güvendiğimiz), hem de genç yeteneklerden oluşan gerçekten güçlü bir kadro. “Derli toplu” bu albümü baştan sona dinlediğinizde zaten bunu anlıyorsunuz..”Seninim”, “Nokta” ve “Bu Tarafa”, ilk dinlediğimde beni hemen saran şarkılar oldu ve gerisi de eminim kısa zamanda kalbinize girecektir.

Sezen Aksu’dan bu yaz şarkı alan tek isim Nilüfer değildi elbette. Demet Akalın da, DMC etiketli yeni albümü ”Pırlanta”da Aslızen, Ayla Çelik, Berkay, Cansu, İrfan Özata, Nezih Üçler, Sinan Akçıl ve Soner Sarıkabadayı dışında Sezen Aksu’dan da bir şarkı almış. Albümün çıkış şarkısı ise şu sıralar radyolarda sıkça duyduğumuz Sinan Akçıl imzalı ”Ders Olsun”.

Nazanoncel

Yine tıpkı Nilüfer gibi yeni albümünü heyecanla beklediğimiz Nazan Öncel de bu yazı es geçmiyor ve yeni teklisi ”Aşkitom” ile karşımıza çıkıyor. Söz ve müziği Nazan Öncel’e ait olan şarkının aranjör koltuğunda İskender Paydaş oturuyor. Deniz Akel yönetmenliğinde çekilen video klibi de tıpkı şarkı gibi oldukça renkli ve eğlenceli. Klipte Öncel’e Gonca Vuslateri, Berke Üzrek gibi isimler eşlik etmiş. Şarkısı için müzisyen: ”Aşkitom uzun zamandır herkesin diline dolanmış bir sıfattı, ben de şarkıya adını vererek bu sıfatı unutulmaz kılayım dedim. Emeği geçen herkese bin teşekkür eder, Aşkitom’la neşeniz eksiksiz olsun isterim’ şeklinde konuşmuş.

KISA KISA:

gulden mutlu* Gülden Mutlu‘nun yeni videosu, albümün ikinci gözde şarkısı Gülşen Aybaba yönetmenliğinde “Gel de Yak”a çekilmiş, çok da iyi olmuş.

* Geçtiğimiz Salı gecesi Harbiye Açıkhava’da yazın ilk konserini veren Ajda Pekkan cephesinde ise Can Tanrıyar imzalı “Yakarım Canını” şarkısı konuşuluyor. Kimisi sevmiş, kimisi beğenmemiş, kimisi de “Süperstar’dır ne söylese yeridir” diyor:) Son yıllarda hemen her yaz yeni bir şarkı çıkarmayı seven Pekkan’ın bence bunlar içinde en başarılısının Tarkan düeti “Yakar Geçerim” olduğuna ise bence kimsenin şüphesi yok.

* Hem oyuncu hem de yorumcu olarak son derece başarılı bir isim olan Zuhal Olcay‘ın, hafızalardan silinmeyen 9 şarkıyı yeniden yorumladığı “Başucu Şarkıları 3” albümü de bu yılın es geçilmemesi olanlarından bana göre. İlhan Şeşen’den “Ağlıyor İstanbul”, Cem Karaca’dan “Sevda Kuşun Kanadında”, Ahmet Kaya’dan “Yalan da Olsa”, ve yepyeni versiyonuyla sözleri Leyla Tuna’ya, bestesi Onna Tunç’a ait “İyisin” şarkıları yer alıyor.

**

Müzikle kalın..

Olcay Tanberken (DikkatMüzik)

Anne Bu Çalan Ne? / “Dikkat plak var!” (14.05.2015)

Kimileri için unutulmaz bir Türk filmi, kimileri içinse iyi kurgulanmış ve popüler sinemanın gerektirdiği kuralları iyi bir sunumla biraraya getirmeyi başarmış ama sinema değerinden yoksun sayılan ancak herkesin hemfikir olduğu üzere çok konuşulmayı başarmış olan “Issız Adam”ın ilgi görmesinde hiç kuşkusuz içinde geçen eski şarkıların etkisi büyüktü. Hem de öyle büyüktü ki, bu filmin ardından 70’li ve 80’li yıllara ait plaklar ve eski kayıtlar yine, yeniden hatırlanarak bu işe gönül vermiş insanları da aşarak genç dinleyiciye de büyülü tınısıyla “plakları” bir şekilde sevdirdi ve onları dinlemeye/keşfetmeye teşvik etti. Bu ülkenin, bir dönem evlerin baş tacı olup da sonra eskicilere satıldığına hatta iki leğen karşılığı gözden çıkarıldığına şahitlik ettiğimiz pikaplarla bile şimdi yine, yeniden barıştığını gördük, daha ne olsun?

166653094_0İşte ne olduysa müzikmarketlerin rafları da bir şekilde bu hareketlilikten etkilendi ve hem geçmiş dönemlerden hem de yakın dönemlerden albümler birer ikişer LP olarak da yayınlanmaya ve bu konuda arşiv yapmaya meraklılara ulaşmaya başladı. Avrupa ve Amerika’da da (zaten her dönem çıkmaya devam etmiş) plak formatının son yıllarda “Back to Black” gibi de güzel bir başlıkla giderek yaygınlaşmaya başladığını söylemek yanlış olmaz. Bizim bu taraflarda ise değerli bulunan ve bir şekilde dinleyiciden ilgi görmeyi başarmış kimi albümler plak olarak yayınlanıyor artık. Doğrudur, bu işi üstünkörü yapan ve master kayıtlar kullanmak yerine sesi CD’den aynen alıp plağa basan örnekler de yok değil ama öyle veya böyle bir şekilde evlere yeniden, yeni basılan plakların giriyor olması beni şaşırtıyor ve sevindiriyor mesela. Müzeyyen Senar, Zeki Müren gibi TSM türündeki plaklar, Neşet Ertaş ya da Aşık Veysel Türkülerinden derlenen plaklar, Cem Karaca, Erkin Koray plakları, maNga, Duman, Yalın, Kenan Doğulu plakları, Ajda-Sezen-Nilüfer‘in unutulmaz albümlerinin yeniden basımları, her tür format kaydı bizi heyecanlandıran Nazan Öncel‘in plakları, ya da Replikas/Nemrut gibi özel grupların her biri kendine has LP’leri ilk aklıma gelenler…Proje albümlerinden İskender Paydaş – Zamansız Şarkılar ve yakın zamanda kaybettiğimiz Kayahan‘ın eski albümlerinin basımları ve 1999 yılında Barış Manço‘nun ölümünün ardından yayınlanan ve o dönem neredeyse her eve giren çift diskli Mançoloji albümün şimdi plak olarak basılması da yine son dönemden örnekler olarak sayılabilir. Sibel Tüzün‘ün 90’ların unutulmaz albümlerinden “Hayat buysa ben yokum bu yolda”nın plağı da mesela, tam arşivlik olanlardandır keza..

kamuranakkorPek tabii ülkemiz müzik şirketlerinin bu gayretlerinin dışında özellikle yurtdışında bazı plak firmalarının da Türk müziğine meraklı olan arşivcilere olan güzelliklerini anmamak imkansız. Bu işin meraklıları gayet iyi bilirler ki 70’li yılların rock veya bazı pop albümlerinin de derlenip toplanıp bazen tıpkıbasım bazen de farklı kapaklarla yeniden basılarak dağıtımının yapılıyor olmalarına artık şaşırmıyoruz. Gün geçmiyor ki bir dostum bana “Duydun mu, İspanyol XXX firması Kamuran Akkor’un kendi adıyla olan plağını basmış, 40 Dolar’dan satışa sunuyor kapanın elinde kalıyor” diye haber uçurmasın…Aralarında Maria Callas’dan Edith Piaf’a kadar 81 şarkıcının bulunduğu Times’ın dünya efsane kadın şarkıcılar listesinde adına rastladığımıza şaşırmadığımız efsane sesimiz Selda Bağcan‘ın ya da Erkin Koray’ın müthiş ilgi gören plaklarından bahsetmiyorum bile. Dediğim gibi, bu işin (Türkçe plakların) yabancı meraklıları bir hayli fazla..

$_57-2

goksel-2012Avrupa Müzik, bu plak basım işine önem veren müzik şirketlerinden biri olarak öne çıkıyor ve yayınladığı LP’lerle, müziği plaktan dinlemeyi ve saklamayı sevenleri sevindirmeye devam ediyor. Firmanın, şimdilerde müzikmarket raflarını süsleyen yeni plakları şöyle sıralanıyor: Göksel‘in kariyerinde bence çok önemli bir yeri olan ve oldukça ilgi gören “Bende Bi Aşk Var”, bir sonraki (ve şimdilik en güncel) albümü “Sen Orda Yoksun”, Gripin‘in “Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar” ve Teoman‘ın 2003 tarihli kendi adını taşıyan albümü, plak formatıyla artık karşımızda. Dahası var; 1992 yılında Cem Karaca’nın Cahit Berkay ve Uğur Dikmen ile birlikte 3’lü olarak çıkardığı 2. stüdyo albümü “Nerde Kalmıştık?”da yine Avrupa Müzik etiketiyle plak olarak müzik marketlerdeki yerini alıyor. Cem Karaca’nın Almanya yıllarından sonra Türkiye’ye geri dönüşünde çalıştığı müzisyen arkadaşları Cahit Berkay ve Uğur Dikmen ile birlikte kaydettiği albümde Türk Pop-Rock müzik tarihine damga vurmuş şarkılar yeralıyor. Türk pop müziğinin patladığı 1990’ların başında çıkan albümün çıkış şarkısı pop müziğe daha yakın, politik göndermeli “Raptiye Rap Rap” olurken 1980 albümü Hasret’ten “Herkes Gibisin” ve “Bu Biçim”’in yeni düzenlemelerinin yanı sıra “Sen de Başını Alıp Gitme”, “Islak Islak” ve “Sen Duymadın” albümün öne çıkan şarkıları. Avrupa Müzik dışında yine bu işe önem gösteren Yavuz Burç Plak‘ın daha önce ilkini yayınladığı “Yayınlanmamış Şarkılar” başlığıyla basacağı Müzeyyen Senar LP’sinin ikincisi de yine arşivlerde saklamayı mutlaka hakedecek değerde bir baskı olacak..

Muzik_524883

Büyük müzikmarketlere her girdiğimde -artık baya önemli bir köşe olarak ilgi gören ve her geçen gün artan yeni plaklarla market içinde daha fazla yer kaplayan- plak reyonuna/köşesine mutlaka uğrar, o an almasam bile bakmayı ve yeni ne var ne yok diye göz gezdirmeyi severim. Evet belki biraz özel ilgi, özel merak diyebiliriz ama sanıyorum hem değer verdiğim sanatçıların eski albümlerini özel jelatinli büyük kapaklarıyla bu kez plak olarak görüyor olmak hem de günümüz sanatçılarının albümlerine şu zamanda CD ya da dijital kayıt yerine bu hiç eskimeyecek formatta bir tür mucize olarak sahip olunabileceğini de deneyimliyor olmak başka bir heyecan olsa gerek..

Olcay Tanberken (Dikkat Müzik!)

Teşekkürlerimizle..

edfzgbgRadyo Boğaziçi’nin her yıl dağıttığı ve müzik ödülleri arasında saygıdeğer bir yeri olan Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri’nde bu yıl 3. kez “En iyi Müzik Blogu/Sitesi” kategorisinde aday gösterilen Dikkat Müzik dinleyici oylarıyla bu ödülün sahibi oldu.

IMG_1450Yaklaşık 5 yıldır yayında olan bu bloga ilk günden itibaren inanan müzik severlerin yanısıra oylarıyla destek veren tüm takipçilerimize teşekkürü bir borç biliriz. Son 2 yıldır yazdığı cici köşesiyle ve yaptığı çok özel röportajlarla Dikkat Müzik’in önemli bir ayağı olan radyocu ve müzisiyen dostum İrem Ezgimen‘e, bu projeye başlangıcından itibaren inanan sevgili dostum Ömer Enis Şen‘e, müzik bloglarına her zaman desteğini esirgemeyen ve bizi “Fikir Takımı” adı altında belli aralıklarla biraraya getirerek sektörün önemli temsilcileriyle buluşturan sevgili Tolga Akyıldız‘a, Dikkat Müzik’i önemseyen sektör temsilcilerine, müzik şirketlerine, ve başından bugüne dek bu sitede röportajlarıyla yer alan tüm sanatçı ve müzisyenlere sonsuz teşekkürlerimizi sunarız..

“Kulağa Hoş gelen Blog” sloganıyla başladığımız ve Ağustos ayında 6. yılına girmeye hazırlanan “Dikkat Müzik!”, sizlerden aldığı güç ve sevgiyle yoluna devam edecektir.

Olcay Tanberken
dikkatmuzik@gmail.com

Bu Hafta ” D-Blok D-7″

IMG_1619-2

Herkese yeniden “Merhaba” :)

Bu hafta size keyifli bir oyundan bahsedeceğim. Oyunun adı ” D- Blok D:7″ adı ilginç gelebilir ama şunu söylemeliyim ki; oyunun adını kendi evinizin adresi ile değiştirdiğinizde bir anda sahnedeki oyuncular yerine; siz sahnedesiniz gibi hissediyorsunuz…

Bu keyifli oyuna iki arkadaşımla beraber gittik ve ikisinin de oyun sonunda yorumu aynı oldu. “Sanki bizim evin içerisine bir kamera koymuşlar ve  bizleri izleyip, yazmışlar …” Oyunun yazarı ve yönetmeni; Yelda BASKIN. Oyuncular; Elif Ürse (Leyla) , Ayşe Demirel (Şükran), Cem Sürgit (Emek)IMG_1663-2

“D-Blok D:7” nin  hikayesi; konservatuvar’ın oyunculuk bölümünü bitiren bir kadının okul süresince hayalleri ve okulun ardından iş bulmak için çabasını, onun işsiz ve karamsar erkek kardeşi ve iki çocuğunu babasız büyüten ve dimdik ayakta duran anne… Bu orta sınıf çekirdek ailemiz gündelik yaşamlarında birbirlerine karşı müdehalelerine odaklanarak “başka türlü bir dünyanın ne şekilde mümkün olabileceği” sorusunu mercek altına alıyor.IMG_1648

Oyuncuların sahne performanslarına hayran kalacağınıza emin olabilirsiniz. Hepimizin hayatının artık ortasında bulunan televizyonun insanlar üzerindeki etkisinden, bir oyuncunun acımasız yönetmenlerin ellerinde bir rol almak ve kendini gösterebilmek için yaşadıkları, iş arayan ama sevmediği işi yapmamak için çırpınan bir gencin yaşadıkları ve bununla beraber her birinin kendi sorunlarına rağmen aynı ev içerisinde birbirlerine tutunarak yaşamaya çalışmalarını anlatan bu oyun aslında hepimizin evinde yaşananların kısa bir özeti gibi.. Zaman zaman hüzünleneceğiniz, zaman zamanda gülümseyeceğiniz bu oyunun hele bir de son sahnesi var ki… Hadi sürpriz olsun bu da :)10258861_1596911230520442_1471109587902445842_o

Oyunu 25 Şubat’ta Çıplak Ayaklar Kumpanyası sahnesinde izlemeniz mümkün bence kaçırmayın ve kendinize dışarıdan bakın.

İrem Ezgimen

 

 

“Örümcek Kadının Öpücüğü ” kalbimden öptü!

10929728_811792975555280_5870178627020268437_oHerkese selam :)

“İrem’le Rock” diye başladık ama anlatacak çok şey olduğunu fark edip yazımın başlığını değiştirmeye karar verdim. Tabii ki; bir eleştirmen değilim sadece amacım güzel olan ve kaçırmamanız gerektiğini düşündüğüm “Her Bi’şii” sizlerle paylaşmak. Bu sebepten bu gün itibariyle “İrem’le Her Bi’şii” başlığı altında devam ediyoruz.

Örümcek Kadının Öpücüğü

Uzun zamandır çalışma saatlerim sebebiyle tiyatroya gitme fırsatım olmuyordu. Bu hafta ani bir karar alıp, son dönemde en çok merak ettiğim oyunlar arasında olan ” Örümcek Kadının Öpücüğü” oyununa gittim. Örümcek Kadının Öpücüğü; Arjantin’li yazar Manuel Puig‘in 1976 yılında yayımladığı politik psikolojik romandır. Özgün İspanyolca adı “El beso de la mujer araña” olan oyunun yönetmenliği ve uyarlamasını; Oğuz Utku Güneş tarafından yapılmış. Oyuncular; Valentín ‘i Çağdaş Tekin, Molina ‘ı Göktay Tosun, İrena Dubrovna ‘yı Melina ÖZPRODOMOS, Alice Moore ‘u Ayşegül BAHTİYAROĞLU, Oliver Reed’i Oğuz Utku GÜNEŞ izleyecek, Müdür Lewgoy rolünde de sesiyle SELÇUK YÖNTEM’i duyacaksınız.1421043_404414023031748_8185071098139625146_o

Oyunun konusu; 1970’li yıllarda, askeri rejim altında yönetilen Arjantin’de aynı hapishane hücresini paylaşan Valentín (Çağdaş Tekin) adlı Marksist bir siyasi hükümlüyle, Molina (Göktay Tosun) adında bir eşcinsel/travesti hükümlünün ilişkileri, yaşadıkları anlatılır.

Size oyunun konusunu kısaca özetledim ama işin aslına bakarsak “Örümcek Kadının Öpücüğü” beni kalbimden öptü…

10257554_403501186456365_5456342590127016160_o
Molina karakterinde, Göktay Tosun’un performansına ve duygu aktarımına gerçekten hayran kaldım. Aşık olan sadece sevilmek isteyen birinin; karşısındaki kişinin onu sevmesi ve aşık olma ihtimali için tüm özverisini, anaçlığını, maddi manevi varlığını sadece sevme ihtimali uğruna tüm fedakarlığı yapıyor. Fakat bildiğim bir tek şey var aslında hepimiz bir “Molina” yız! Molina’da hepimizden bir parça var.

10397101_410067852466365_8221726116795647336_o

Valentín karakterinde, Çağdaş Tekin’in hırslı ve sonunda ölüm bile olsa yolundan dönmeyen, boyun eğmez, yoldaş dostlarını yarı yolda bırakmamak adına bulunduğu hücrede bile onlar için bir şeyler yapmaya çalışırken izliyoruz. Fakat Valentín; kendi içinde yoğun, duyguları karışık ve yaşam idealleri uğruna aşık olduğu kadın Martha tarafından yarı yolda bırakılmasının acısını bile özgürce yaşayamayan “Erkekler ağlamaz ve üzülmez hep güçlü ve ayaklarının üzerinde durmak zorundalar!” gibi toplumsal şartlanmaların altında bize hissetiriyor. Kendi duvarları ve tabuları olan güçlü ama bir o kadar da naif, hassas ve duygusal..

1622487_361902310616253_684612154_o

ve tabii ki hikayemiz de anlatılan “Cat People” filminin oyuncuları İrena Dubrovna (Melina ÖZPRODOMOS); Küçük bir kasabada yetişen İrena kibar, nazik, kırılgan, hassas ve kıskanç bir kadın her kadın gibi…

 Alice Moore (Ayşegül BAHTİYAROĞLU): Hissettiklerinin yanlış olduğunu bilerek, yine de aşık olduğu adamın yanında olup, kendisini cezbetmeye çalışan bir kadın…

 Oliver Reed (Oğuz Utku GÜNEŞ): Oliver’la beraber önce sınıf ayrımı konusuna dokunuyorlar sonra seven, aşık ve sadık bir adam olarak onu görüyoruz daha da detay vermem :D10403758_403500149789802_3144156743370265499_o

 

“Oyun içinde oyun” tekniğinin kullanıldığı eserde ve oyunun içide kayboluyor ve kendinizi hiç ummadığınız anda ummadığınız bir noktada bulabiliyorsunuz…ve tabii Selçuk Yöntem’in o harika sesi de oyunun atmosferine bambaşka bir boyut katıyor.10355613_403501276456356_5713978767839893598_o

İnandıkları ve düşündükleri uğruna, istediği hayatı özgürce yaşayan ve yaşamak için çaba sarf ettiği için suçlu gösterilip, hapishaneye atılan insanların çektiklerini ve onları suçlu gösterenlerin de dışarı da rahat rahat gezerken hala hapishanedeki insanların özgür olmak için verdiği savaşta, güçlerini kullandıklarını da gördüğümüz bir öykü…

1782312_361902413949576_1656793762_o

Örümcek Kadının Öpücüğü; 2014 Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde En Başarılı Erkek Oyuncu, En Başarılı  Yönetmen dalında Adaylıkları  ve Direklerararası Seyirci Ödülleri’nde En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Prodüksiyon dallarında ödülleri kazandı.10382053_410067969133020_1861186523386859250_o

Aynı zamanda da bu harika oyunun sahne arkasında; yönetmen yardımcılığını Destan Batmaz, ışık tasarımını Ayşe Ayter, kostüm tasarımını Katina Özprodomos,  dekor tasarımını Güney Zeki Göker ve Onur Soyal üstlendi.

Tüm “Örümcek Kadının Öpücüğü” ekibini tebrik eder ve nice güzel oyunlar da yeniden buluşmak isterim.

– Örümcek Kadının  Öpücüğü Oyun Tarihleri ve Yerleri

30-31 Ocak TiyatroHâL (Mecidiyeköy)
1 Şubat Yunus Emre Kültür Merkezi (Bakırköy)
13-14 / 20-21 Şubat TiyatroHâL (Mecidiyeköy)
TiyatroHâL Rez: 0538 458 73 01 ve mybilet.com

 

Örümcek Kadının Öpücüğü Facebook: https://www.facebook.com/orumcekadin?fref=ts

Örümcek Kadının Öpücüğü Twitter: @orumcekkadin

İrem Ezgimen

Röportaj – Turgay Saka

 IMG_85664178756787
1. Turgay Saka kimdir?
Turgay Saka: Kisaca; Zonguldak’lı ve üniversite dahil tüm öğrenimini Zonguldak’ta tamamlamış. 1988 yılında doğmuş, hayatını müziğe adamış bir madenci çocuğu…
2. Kaç yıldır müzikle uğraşıyorsun? Bize müzikal yolculuğunu anlatır mısın?
Turgay Saka: Yaklaşık 15 yıldan beri müzikle ilgileniyorum ama profesyonel olarak 8 sene oldu diyebilirim. Müzikal yolculuğum, ilkokul’da sesimi ve ritim duygumu keşfetmemle başladı.Vurmalı çalgılara olan ilgim yerini bağlamaya bıraktı ve lise zamanın da gitarla devam etti. Bir Radyo programın da canlı müzikle başlayan profesyonel müzik hayatim üniversite yıllarımda yerini birçok mekanda müzik yaparak ve konserlerde yer alarak devam etti..Her geçen gün artarak devam eden bir Turgay Saka kitlesi oluşmaya başladı ve babamın ısrarıyla yerel bir kanalda yarışmaya katıldım ve oradaki birinciliğimin ardından ilk single mı çıkardım.Akabinde yine bir çok yarışmada dereceler elde ettim ve ilk single dan tam  istediğim verimi alamadığım için, ikinci bir çalışma için kolları sıvadım ama bunun için maddi olarak hazır olmam gerekiyordu ve bir yarışmaya daha katılmaya karar verdim.Bu arada da elde ettiğim dereceden sonra, verilen ödülle ikinci single mı çıkardım. İki şarkılık bu single da “Hepsi Yalan” parçam dinleyiciden çok güzel tepkilerle bana geri döndü. Müzik çalışmalarım ve yeni projeler için adımlarım hala devam etmekte..
3. “Hepsi Yalan” şarkın için kimlerle çalıştın?
Turgay Saka: Sözleri Burak Altay müziği bana ait olan “Hepsi Yalan” in aranjörlüğünü Caner Gültekin tarafından yapıldı. 3 Adım Müzik etiketiyle de çıkışımı gerçekleştirdim..
4. Bu şarkının iki klibi var neden? Ayrıca hikayelerini anlatir misin?
Turgay Saka: Aslında bir tane klibi var ama öncesinde sadece fotoğraftan oluşan, lyric video örneklerinin, yapımcımın fikriyle biraz daha ötesine geçip hareketli hale getirdik ve bu fikir şarkının da kuvvetiyle beraber bayağı bir ses getirdi ve 300.000 geçtikten sonra müzik kanalları için klip çekme kararı verdik.
5. Bu single için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
Turgay Saka: Single ortalama 2 aylık bir aranje süresinin ardından digital ortama da yayınlandı ve sonrasında PR çalışmaları başladı ve halen devam etmekte..
6. Müzikal yaşantınla beraber hayatında neler değişti?
Turgay Saka: En başta maddi olarak kendi  ayaklarım üzerinde durmamı sağladı ve her geçen gün kendimi geliştirmeye çalistim daha ileriye gitmek için uğraştım ve halen de geliştirmeye devam ediyorum… Akabinde tanınmaya ve kendi şarkılarımla ufak ufak kitleler olmaya başladı ve bu da beni işime daha da fazla bağladı. Süregelen bu süreçte bir çok insan la tanıştım ve tecrübeler edindim diyebilirim..
7. Daha önce nerelerde sahne aldın?
Turgay Saka: Yerel baz da konserler daha çok oldu..Belediyeler, özel eğlenceler ve üniversite şenlikleri diyebilirim.
8. Konser ya da sahne programların var mı?
Turgay Saka: Menajerimin sahne görüşmeleri yaptığını biliyorum ama en yakın konserim 6 Şubat’ta Sheraton da olucak.
9. Hayranlarına ne gibi sürprizleri olacak?
Turgay Saka: Çok yakın bir süreçte “Tırıvırı” nın remix i digital ortamda yayınlanacak ve onunla ilgili de çok güzel bir lyric video çalışmamız olacak.Mart ya da Nisan gibi de bir maxi single planımız var bir aksilik olmazsa…Takibe devam etsinler çünkü yepyeni ve çok daha güzel şarkılar yolda:)
10. Dizi, reklam, film gibi ekran önünde işler yapmayı düşünüyor musun?
Turgay Saka: İlerleyen süreçte olabilir neden olmasın..ama Önce müzikte bazı hedeflerimi gerçekleştirmem lazım..
11. İdeali ve kendini görmek istediği yer neresi?
Turgay Saka: Bu zorlu sektörde şarkılarımla ve kişiliğimle tanınır hale gelip müziklerimi dinleyicilerle rahat bir şekilde paylaşabilecek bir konuma gelmek istiyorum..Biliyorum zor ve mesaketli olacak ama hedefine koşmayi ve ona ulaşmayı seven biriyim.Bunun içinde elimden geleni değil daha fazlasını yapacağım..Pop piyasasın da kişiliğim ve müziğimle adımdan söz ettirmek istiyorum.
12. Bir düet yapmak istesen kiminle calismak isterdin?
Turgay Saka: Şu an için hiç böyle bir şey düşünmedim açıkçası… :)
12.Hayatta müzik dışında neler yapmaktan keyif alırsın?
Turgay Saka: Sinema ya gitmeyi ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum.. :)
13. Seni hayata bağlayan 3 olay?
Turgay Saka: Hayatimin en önemli 3 olayı;
Müzik! Müzik! Müzik! :)
14. Dinleyicinlerinle yaşadığın komik olayların var mmı? Varsa birini bizimle paylaşır mısın?
Turgay Saka: Çok ilginç şeyler yaşayabiliyorsun sahne esnasında ve perde arkasında:) Komik değil belki ama beni çok şaşırtan bir anı mi paylaşabilirim:) Hiç tanımadığım birinden evlilik teklifi almıştım bu çok ilginç ve hiç konuşamadan 5 dakika boyunca ne yapacağımı şaşırmıştım :)
15. Sana ulaşabilecekleri iletişim adreslerini verir misin?
Turgay Saka: Sosyal medya da “turgaysakaofficial” olarak ulaşabilirler..
16.Peki Dikkat Müzik okuyucuları için söylemek istediği bir şeyler var mı?
Turgay Saka: Öncelikle vakit ayırıp, benim icinde cok zevkli gecen bu roportaji okuduklari için teşekkür ediyorum..Dikkat Müziği takip etmeye devam etsinler:) Ve tabii ki Turgay SAKA’ yı..
Turgay Saka – Hepsi Yalan
Röportaj : İrem EzgimenIMG_85664178756787

Röportaj: Esin İris

10615402_10152618130167159_5970231313044723130_nHerkese Merhaba,

Yine vakitsizlikten sizlere neredeyse ayda bir kere ulaşabiliyorum ama umarım yakın zamanda daha da sık sizlerle röportaj ve yazılarımı paylaşacağım. Hep derim “Esin, benim için bir başkadır.” yıllarca görüşemeyip, yıllar sonra yan yana geldiğimiz de sanki dün berabermişiz gibi dostluğumuzu devam ettirebildiğimiz, aynı sahnede şarkı söylemenin keyfine vardığımız, birbirimize özgürce ve yanlış anlaşılma korkusu yaşamadan şımarmışlığımız vardır. Fakat en güzeli şu ki; içinde hiç kötü niyet barındırmadan elinden geldiğince çevresi ve dostlarına yardım etmekten keyif alan ve sahnede izlediğiniz, televizyonda gördüğünüz Esin İris’le; gündelik yaşamındaki Esin İris arasında hiç bir fark olmadan yaşar. Tanımayan ve merak eden herkes için buyurun size Esin İris :)

Esin İris kimdir?

26 yaşındayım. Kendimi bildim bileli hem yazdım, hem söyledim. Müzik ve edebiyat benim için en harika ifade yöntemi oldu. 16 yaşımdan itibaren reklam müzikleri, 19 yaşımdan itibaren reklam yazarlığı yaptım. Bu süreç içerisinde sayısız müzik projesinde yer aldım, her birinden inanılmaz keyif aldım. İlk solo albümüm “Yine Mavi”, Samuray Gökce prodüktörlüğünde, Sony Music Türkiye etiketiyle 3 ay önce sizlerle buluştu. . Hayatın bir “kendini deneyimleme” süreci olduğuna inanıyorum. Bu yüzden “Esin İris kimdir?” sorusunu bir ömür boyunca soracağıma inanıyorum. :)

Müzikle uğraşmaya nasıl başladın?

Evde şarkı söyleyerek. Annemle küçüklüğümden beri Türk Sanat Müziği şarkıları söyleriz evde. Sonra çocuk yaşta başka müzik tarzlarını da keşfediyorsun. Müzik dünyasının inanılmaz geniş, ihtimaller ve inceliklerle dolu bir dünya olduğunu anlıyorsun, büyüleniyorsun. O sırada kendi şarkılarını yazmaya başlıyorsun. Boş zamanlarında yaptığın bir şeyden, yapmak için zaman ve fırsat yarattığın, fedakarlık yaptığın bir şeye dönüşüyor. Organik bir hikaye aslında. Kendiliğinden gelişen bir yolculuk. Neye emek vermeyi seçtiğinle ilgili her şey. Onca yıldan sonra bir baktım ilk albümümü elimde tutuyorum.

Rap müzikte çok başarılı olduğunu biliyoruz öncelikle rap müzik yolculuğunu bize anlatır mısın?

Teşekkür ederim. J İlk dinlediğim rap şarkısı Manau grubunun “Le Tribu De Dana” şarkısının hardcore cover’ı idi. Sonra orijinalini dinleyip çok sevdim. Çocukluk arkadaşlarım, 11-12 yaşlarımızdan bugünlere kadar birlikte geldiğimiz Sansar, Pit10 ve daha nice rap sanatçısı. Diğer çocukluk arkadaşlarım hardcore, punk gibi müzik tarzlarını icra ediyor. Hardcore’cularla sahneye çıktım, rapçilerle şarkı kaydettim. R&B ve soul da söyledim. Yeri geldi hepsini birbirine karıştırdım. Electro/rave grubu da kurduk, alternatif rock gruplarında da vokal oldum. Ama kayıtlı olanlar rap şarkıları oldu. Onlar kalıcı oldu, onlar çok ilgi çekti, onlar sayesinde de sanırım birçok insan ismimi duymaya başladı. Her yerde söylüyorum, ben genre ayırt etmeye pek inanmıyorum. Müziği seviyorum, müziği deneyimlemeyi seviyorum.

Peki rap müzk tarzından bir anda pop müzik tarzında bir albüme karar verme aşamalarını ve yolculuğun boyunca neler yaşadığını anlatır mısın?

O “bir anda bir şeye karar verme” durumu benim hayatımda hiç olmadı. Başkalarıyla yaptığım projelerde genellikle türlü tarzlarda müzik yapıyordum. İçimde birikmiş genel geçer bir öfke olduğu dönemde hatta bir EP yapıp internete salmıştım, rap ağırlıklı, bol küfürlü. (Artık küfürlü şarkı sözü yazmıyorum. :) ) Ama kendim için yazdığım ve sakladığım, paylaşmaya cesaret edemediğim şarkılar alaturkadan, soul’dan, pop müzikten beslenen şarkılardı. “Yine Mavi” albümünde, 15 yaşımdayken yazdığım, sonra yeniden düzenlediğimiz bir şarkı var mesela. :)

Albüm çalışmalarında kimlerle çalıştın?

Aslında albümü iki kişi yaptık diyebilirim. Albümün prodüktörü Samuray Gökce, aynı zamanda yıllardır müzikal ikizim olarak gördüğüm, müzik elmamın diğer yarısı olarak gördüğüm çok candan bir dostum, manevi kardeşim. Ben yazdım, o ete kemiğe büründürdü. Hatta yer yer o da yazdı, ekledi, çıkardı. Birlikte hayal ettiğimiz şarkıları yarattık. Dolayısıyla en çok onunla çalıştım. Bunun dışında bir Koray Candemir düetimiz var. Mix’lerde Arzu Alsan ve Samuray var. Mastering’de Çağlar Türkmen. Yaylılarda Gündem Yaylı Grubu, üflemelilerde Hasan Gözetlik, kanunda Göksel Kartal, buzukide Ali Yılmaz gibi çok değerli müzisyenler bize eşlik ettiler. Bunların dışında neredeyse her şeyin canlı kayıtlarını Samuray gerçekleştirdi.unnamed

Koray Candemir’le düet yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Koray öncelikle çok hayran olduğum bir sanatçı, sonra aşağı yukarı 5 yıl önceki tanışmamızdan beri abim gibi sevdiğim, harika bir insan. Albüm kayıtları süresince de beni yalnız bırakmadı, arayıp “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sordu. Ben de “Sesine çok ihtiyacım var.” dedim, çünkü “Senin Şarkın”a kesinlikle bir erkek vokal gerekiyordu. Biz o şarkıda bir kontrast duymak istiyorduk Samuray’la. Koray ise bence Türkiye’nin en iyi seslerinden biri. Daha şanslı olabilir miyim? Bizi kırmadı ve kalktı, stüdyoya geldi. Benim için de onunla şarkı söylemek hayatımın en güzel deneyimlerinden biri oldu.

İlk klibin “Bu Gece” şarkına çekildi. Klipte çok sevdiğin arkadaşların yer aldı peki çekimler ve hikaye konusunda kimlerle çalıştın?

Senaryoyu klibin yönetmeni Güçlü Gülan ile birlikte yazdık. Ben hali hazırda reklam yazarı da olduğum için ilk klibimin senaryosunu ele geçirmek istemiş olabilirim. :) Müzik kariyerimin “resmi” olarak başlamasını sağlayacak ilk klibimizde yıllardır birbirimize inandığımız müzisyen dostlarımın ve yıllardır bana “Kendi albümünü yap artık!” diyen can dostlarımın olması benim için çok önemliydi. Hatta açıkçası ben bu arkadaşlarla klip çekme işini çok sevdim, mümkün mertebe her klibe birkaç dostu saklamak isteğindeyim. :)

İkinci klip olan “Özledim”in de hikayesini alsak…

İkinci klip “Özledim” isimli şarkımıza geldi. Dediğim gibi, bu eş dostla klip çekme işini ben çok sevdim. Klibin orasına burasına arkadaşlarımı, orkestramı filan sıkıştırıyorum. Mis gibi yakışıklı, güler yüzlü dostlarım varken başkasını aramaya ne gerek var dedik. :) “Özledim” klibinde de böyle oldu. Evren Arasıl’ın harika bir fikri vardı, onu hayata geçirdik. Albüm fotoğraflarımı Evren çekti, ikinci klip için de kendisinin kapısını çaldık. :) Ellerine, aklına sağlık onun da şimdiden! Ben acayip memnunum, bakalım siz sevecek misiniz? :)

Peki hayatını değiştiren olay ya da kişiler desek… Bize biraz onlardan bahseder misin?

Hayatım hem hep aynı, hem her dakika değişiyor. Hayatımı bugünkü noktasına kadar değiştiren onlarca harika insan var. Annem ve babamla başlarım listeye, mesela Samuray’la tanışmamız, mesela Koray’la tanışmamız, mesela Sony Music’e ilk adımımı attığım an, mesela Yine Mavi ’yi ilk elime aldığım an… Ben hayatımı acısıyla tatlısıyla çok seviyorum, yaşadığım her şey için ve tanıdığım herkes için hayatın akışına minnettarım.

Esin İris kimlerin hayatını değiştirdi? Bu zamana kadar kimlere şarkı sözü yazdın?

Birilerinin hayatını değiştirdim mi, bilemiyorum. Çok iddialı bir cümle o. :) Ama şarkı sözü yazdığım bir sürü sanatçı var. Gökçe, Kolpa, Keremcem, Koray Candemir, Ayhan Sicimoğlu, ve daha bir sürü isim var… Bir kısmı henüz yayınlanmadı, yayınlanınca duyururum. :)

Esin İris ‘in hayranlarına yakın zamanda ne gibi sürprizleri var?

28 Ocak’ta Jolly Joker İstanbul sahnesindeyiz. Her konser için ekipçe çalışıp yeni şeyler eklemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla öncekine geldiyseniz, sonrakine de gönlünüz rahat bir şekilde gelin. :) Bunun dışında Özledim klibi geldi, daha ne olsun? :)

Dizi, film, reklam gibi televizyon önü işlerinde olmak ister misin?

Tabii ki ben oyuncu değilim, işim bu değil, öyle bir iddiam olamaz. Ama ben “Asla yapmam.” diyemiyorum. Mesela diyelim ki öyle bir senaryo, rol, vs. olur ki ben, oyuncu olmadan, kendim olarak hakkını verebilirim, duyunca sevinçten kahkaha atarım, o kadar hoşuma gider… Neden olmasın o zaman? İlginç bir deneyim olur. Ama işte bizimki varsayım… :)

Konser ve imza günlerin var mı yakın zamanda?

5 Şubat Jolly Joker İstanbul konserlerimiz var. Gelsenize, çok eğleniyoruz. Cidden bak! :)

Peki Dikkat Müzik okuyucuları için Esin İris’in söylemek istedikleri nelerdir?

Hiçbir şeyi çok ciddiye almayın, seviyorsanız sonuna kadar yapın, mutlu olun, keşfetmekten, denemekten çekinmeyin derim. Ben mümkün mertebe bunu yapıyorum, çok iyi geliyor, referans olabilirim bu eyleme. Onun dışında konserlere bekliyorum, Twitter’a bekliyorum, imza günlerine bekliyorum… Görüşelim. :) Öptüm!

Teşekkürler…

 

Esin İris – Özledim

https://www.youtube.com/watch?v=QcU32tjQZc8

Anne Bu Çalan Ne? (21 Kasım 2014)

karisikkasetBiri kentte sonbahar mı dedi? Geldi, geçti, bitti bile. Yılın bu çok özel zamanlarının hüzünle karışık mutluluk tablosunu fazla yaşayamadan kışa artık resmi olarak adım attığımız şu günlerde müzik dünyasında neler olup neler bitiyor? Yoğun iş tempom ve seyahatlerim yüzünden yazmaya bir süredir ara vermek zorunda kaldığım için özürlerimi sunuyor ve bir kez daha “Anne Bu Çalan Ne?” diye soruyorum:

174953 Esin İris “Yine Mavi”

Geçtiğimiz ay ilk solo albümünü yayınlayan Esin İris, müzik çevrelerinde başarılı sahnesi ve “iyi müzisyen” kimliği ile tabir edeceğimiz şekilde tanınan bir isim. “Bu Gece” adını taşıyan parçasıyla dinleyici karşısında çıkışını gerçekleştiren Esin İris ile geçtiğimiz aylarda Tolga Akyıldız moderatörlüğündeki geleneksel müzik bloggerları buluşmamızda tanışmış ancak albümü “Yine Mavi” çıktıktan hemen sonra verdiği lansman konserine fazla mesailerle geçen yoğun programım yüzünden katılamamıştım. Oldukça büyük ilgi gören bu konseriyle genç müzisyen, yoğun istek üzerine 2 hafta kadar önce yeniden Jolly Joker sahnesindeydi ve bu kez tüm şartlarımı zorlayıp özellikle orada olmak istedim ve başardım! İyi ki de oradaydım diyebilirim, zira İris’in son derece başarılı bulduğum canlı performansına ve sahne üzerindeki sonsuz enerjisine tanıklık etmek için epey bir geç kalacaktım. Hem kendi şarkılarından hem de yerli-yabancı seçtiği tutku dolu şarkılardan oluşan zengin bir repertuar ile sevenlerinin karşısına çıkan müzisyenin albümünü ise ayrıca çok beğendim. Yakın zamanda adını daha çok duyacağımızdan ve kalıcı olacağına olan inancımdan bahsetmeye gerek bile görmüyorum..

“Karışık Kaset” vizyonda

Geçtiğimiz Salı akşamı, Uygar Şirin‘in aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılan “Karışık Kaset”in gala gecesine davetliydim. Şirin’in, romanını yazmadan evvel özellikle görüşmek istediği isimlerden biriydim, müzik tutkumun hikayesini ve DJ’lik anılarımı dinlemek istemişti. Kitap yayınlanıp da imzalı olarak elime ulaştığında doğal olarak oldukça heyecanlıydım. Şirin’in yarattığı karakterler öyle sıcak ve gerçekçiydi ki, içinden şarkılar geçen bir aşk hikayesi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Elbette pek çok filmde olduğu gibi bu filmde de kitaptaki her ayrıntı resmedilememiş, sayfaların sizi o içinize çeken tarafı 90 dakikaya sığdırılamamıştı belki ama, bu kez işin içine sinema büyüsü de eklenmiş ve şarkılar da fonda işitsel duyularımızı harekete geçirmeye yetmişti. Sarp Apak ve Özge Özpirinççi‘nin başrollerini paylaştığı filmin yönetmeni Tunç Şahin. 1990’lı yıllardan itibaren tanışan Ulaş ve İrem’in arkadaşlık ve aşk hikayesini konu alan film 20 seneyi aşkındır tanışmalarına rağmen beraber olmayı beceremeyen bir çiftin öyküsünü, her dönemin müziğini kendisine fon alarak anlatıyor. 1990, 2000 ve 2010 olmak üzere kendisine üç durak seçen öykü, peşinden dönemin müziklerini de sürüklemiş. Çocuk oyuncu Ulaşcan Kutlu‘nun Sarp Apak’a oranla daha başarılı oynadığını söylemeden geçmiyor ve Kasımda Aşk Başkadır diyenlerin tam da bu mevsimde mutlaka sevebileceği türden, sıcak bir yapım olan bu filmi listenize almanızı öneriyoruz. Son olarak ise rahatsızlığı yüzünden bu geceye katılamayan Maria Rita Epik‘in filmde geçen 1979 tarihli “Seviyorum” şarkısını bilahare sevdiğimi özellikle vurgulamak istiyorum:)

“Bazı Şeyler” kliplendi

Sanatçı Nazan Öncel bu yaz Tarkan‘la olan düeti Hadi O Zaman ile malumunuz epeyce kulaklarımızda kaldı. Sonbaharın da etkisiyle albümünün ikinci video klibi bu kez daha yavaş tempolu bir şarkıya geldi: Albümle aynı adı taşıyan “Bazı Şeyler”.  Akşit Togay ve Mabel Matiz’in yönetmenliğinde çekilen ve Mabel Matiz’in aynı zamanda misafir oyuncu da olduğu klipte dış çekimler Kadıköy, Haydarpaşa Tren İstasyonu, Gülhane Parkı gibi yerlerde yapılırken, bir metafor olan siyah tül ve mendili gerçeklik duygusunu yakalamak adına 1 günlük emekle Belgrad Ormanları da videoda geçen mekanlardan biri olmuş. Klip boyunca gökyüzünde oradan oraya savrulan siyah tül ve mendil, ayrılıkları, ölümleri, aşk acısını, anlatırken fotoğraflarla da yokluğunu hissettiğimiz, aradığımız, özlediğimiz, kimbilir kimleri temsil ediyor..

İskender Paydaş, çıkışının üstünden süre geçse de “Zamansız Şarkılar-II” albümünün konserlerine nihayet başladı ve ilk konserini 17 Kasım’da Jolly Joker’de verdi. Oldukça kalabalık bir kitle karşısında sahneye çıkan ünlü müzisyene İrem Derici, Mustafa Ceceli , Murat Dalkılıç, Sibel Tüzün, Ozan Ünlü ve Pelin Yılmaz gibi sanatçı ve müzisyen dostları eşlik etti. Doğrusu Paydaş’ın her konseri gibi bu konseri de oldukça keyifliydi..

Gülden Mutlu’nun ilk albümüne çok az kaldı

guldenmutlu2Haftanın belki de en güzel sürprizi önce “Soğuk Odalar”, ardından “Unutamam Dedin” şarkılarıyla dikkat çeken ve kısa sürede hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinen müzisyen Gülden Mutlu‘nun Aralık ayında Pasaj Müzik’ten çıkaracağı ilk solo albümü “Sen Yokken Olanlar”ın habercisi “Yatsın Yanıma” oldu. Söz ve müziği her zamanki gibi Mutlu’ya ait olan şarkının uzun bir süre dilimizden de kulağımızdan da kolay kolay çıkamayacağı çok açık. Çok yetenekli bulduğum bir müzisyenin ilk albümünü sabırsızlıkla bekleyenlerden biri olarak heyecanımın katlanarak arttığını belirtmeliyim.

Yazımı “Yatsın Yanıma”nın sözleriyle tamamlamak istiyorum:
Delirdim hasretinden,
Sığamadım, evler değiştirdim,
Diz çöküp Tanrı’dan seni dilendim.
Ağlama dediler de,
Gözümde yaş mı kaldı güzelim?
Ben, sen sen diye, tükendim.
Yatsın yanıma,
Sarılmasın dönsün uyusun,
Bir gece kalsın benimle,
Kırk yılım onun olsun.

Gülden Mutlu – Yatsın Yanıma (Pasaj Müzik)

Herkese yılın bu son aylarında sağlıklı ve güzel günler dilerim. Müziksiz kalmayın!

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!), Kasım 2014

Her Karanlığın Ardı “YİNE MAVİ” … İrem’ Rock 03.10 14

10615402_10152618130167159_5970231313044723130_nHerkese selam;

Onunla yaklaşık on yıldır tanırız birbirimizi ve aralarda uzak kalsak bile, ilk görüştüğümüz anda sanki dün berabermiş gibi keyifli, güler yüzlü, melek kalpli biridir…O benim birtanecik “Meleğim” diye nitelendirdiğim canım dostum! Bazı albümleri, konserleri anlatmak çok güçtür ve şuan bunu yaşıyorum. Bugün sizlere Esin İris’in hem albümünden, hem de albüm lansmanından bahsedeceğim.

Esin’in yakın çevresindeki herkes onda bir albüm bekliyordu ama kimse “pop” tarzında bir albüm beklemiyordu. “Yine Mavi” daha yayınlanmadan önce bir gün ev toplaşması yaptık biraz lafladık onunla ve bana “İrem albüm pop” dedi yüzüne baka kaldım fakat şarkıları ve yorumunu dinleyince ne önemi var ki tarzının dememe sebep oldu.

Şarkıları sizden biraz daha önce dinleyip, bu albümün oluşum dönemini az, çok biliyorum ama bilmenizi isterim ki Samuray Gökçe’nin emeği büyüktür. Esin’de, Samuray’da bu iş için tüm güçlerini birleştirdi ve sonunda “Yine Mavi” bizimle buluştu.

Esin’nin de çocukluğundan beri hayali olan bu albümü elime geldiği ilk gün stüdyoda gözlerimden yaşlar süzüldü. Hemen kendisini aradım ama toplantıdaydı sanki benim albümüm kadar değer veriyorum bu albüme ve Esin’i bu konuda çok taktir ediyor şunun şurasında en fazla iki sene sonra ben, Cemre ve Esin turneye çıkacağız ama iki sene daha beklemeniz lazım bunu izlemek için :D

Esin’nin albümünde on şarkı var. Albümün prodüktörlüğünü Samuray Gökçe yaptı. Aynı zamanda albüm Sony Müzik’ten çıktı. Dinlemeye başladığınız da kesinlikle sıkılmadan, şarkı atlamadan dinleyebileceğiniz bir albüm “Yine Mavi”2

 

“Yine Mavi” nin lansmanın da Esin İris ve sahnedeki ekibi  enerjileri ile göz doldurdular. Sanki albümün lansman konseri değil de Esin’nin albümden sonraki konserlerinde olacağı gibi insanlar şimdiden şarkıların sözlerini ezberlemiş ve Esin’le beraber söylüyor olmaları çok etkileyiciydi.7

İlk bölümde hep albüm şarkılarına yer verirken bir de sürpriz yaşandı. Esin’in albümde de düet olarak yorumlanan “Senin Şarkın” da Koray Candemir’ de sahnede ki yerini aldı ve tadından yenmez güzellikte bir müzik ziyafeti yaşattılar.unnamed

Lansmanın ikinci yarısında daha önce sahnede de yorumladığı şarkılar dışında “Çok Aşığın Var Diyorlar” şarkısının da cover halini dinleme fırsatımız oldu. Bu güzel konseri kaçıranlar üzülmesin 4 Kasımda Esin İris yine Jolly Joker Sahnesinde olacak.

Gelecek günlerde onunla röportaj da yapıp bol bol albümün detaylarını konuşacağız. Bugünlük benden bu kadar… Önümüzdeki günlerde görüşürüz :)

9

Öz Eleştiri ve yeniler… İrem’le Rock (16.08 14)

309978_10151357871523984_1909986306_n

Uzun zamandır yazmadım yine :) Benim yazılarımın ne kadar ciddiye alındığı konusunda bir fikrim yok açıkcası “bunu dert ediyor musun?” dersen etmiyorum :D Neyse konumuza gelelim bu hafta hem yeni albümlerden ve güzel konserlerden bahsedeceğim hem de biraz öz eleştiri de bulunacağım.

Öncelikle öz eleştiri ile başlamak istiyorum bir radyo programcısı ve bir müzisyen olarak devamlı popüler müzik dinlemek ve dinletmek zorunda bırakılmaktan ve müzisyenleri de izleyici ve dinleyici kitlesine popüler müzik yapmaya zorlamaktan çok rahatsız oluyorum. Dünya üzerinde bir çok müzik dinleyicisi  var ve bu insanlar Dünya çapında ünlü olabiliyorlar ama bizim ülkemizde popüler müzik yapmıyorsan asla şarkıların radyo ve tv’ler de paylaşılmıyor. Sebebi; yaptığınız işin iyi ya da kötü olması değil iş popüler müzik dinleyicisine hitap etmiyor  olması ve rock, r&b, hip- hop, soul yani kısacası alternatif olarak nitelendirilen işlerinde başarı görmüyor olması. Faakat bence bu konuda ki başarı göreceli… Herkes her şeyi sevecek ve dinleyecek diye bir zorunluluk yok! Ben rock müzik, klasik müzik dinlerken en yakın arkadaşım popüler müzik ve arabesk dinliyor ve seçimlerimizi kendimi yapabiliyoruz her normal insan gibi…

Aslında sorun hem yapımcı firmalarda hem de radyo- tv yöneticilerinde insanları 7/24 zorunlu gibi aynı şeyleri izletir ve dinletirseniz bir süre sonra buna alışır istemeseler bile bunları kabullenirler sonrasında kimse kalkıp ” Neden biz yurt dışına açılamıyoruz?” demesin. Tv, radyolar ve yapımcı firmalar her tarz iyi ve kaliteli müziğe eşit ilgi, alaka, önem ve saygınlığı gösterirse. Müzik piyasası daha kaliteli hale gelecektir. İşin en kötüsü piyasada popüler olarak dinlediğiniz her şarkının sözünü ortadan kaldırın ve işin aslını görün… Büyük bir hayal kırıklığı…  Bu sebepten artık İrem’le Rock bloğun içerisinde her türlü beğendiğim müzisyen ve şarkılarından bahsedeceğim. Derdimi iyi anlattığımı düşünüyorum ve konuyu burada kapatıp güzel haberler ve yeni albümlerle devam ediyorum.

Öncelikle ilk haberim Borusan Filarmoni Orkestrasından geliyor. Dünya’nın en ünlü festivallerinden biri olan “BBC Proms” a BBC’nin davetlisi olarak Royal Albert Hall sahnesinde konser veren ilk orkestra oldu onları çok ama çok tebrik ederim. Bu güzel haberlerinin devamını dilerim.p18mmpor5g3d55p3v8h8741la23

http://www.borusansanat.com/__Orkestra/Bifo_Bilgi.aspx?ln=tr

Ayrıca geçtiğimiz günler de canım arkadaşım, güzel yürekli, pozitif enerjisi yüksek, farklı ses tonu ve yorumu ile sevenleri ile buluşan sevgili Aydilge’nin yepyeni single ve klibi çıktı. Şarkının adı “Aşka Gel” gerçekten benim de aşka geldiğim sıralarda oldu. Umarım sizde bu yaz ya da yakında “Aşka Gel” i dinlersiniz ve aşka gelirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=6jVGsPQUu4Q

Ege Çubukçu’nun yepyeni single şarkısı “Kanatlanıp Uçacaksın” bir enerji içeceği sponsorluğunda geçtiğimiz günlerde yayınlandı bu şarkıyı da kaçırmayın derim :)

http://www.redbull.com/tr/tr/music/stories/1331671480247/ege-%C3%A7ubuk%C3%A7u-kanatlan%C4%B1p-u%C3%A7acaks%C4%B1n-video-klibi

Buara inanılmaz derecede dinleyip, keyif bulduğum bir şarkı var. Sevgili Oğuzhan Uğur ve Ege Çubukçu’nun düet şarkısı ” Dengi Dengine” moralinize enerjinize enerji katacak harika bir şarkı… Oğuzhan Uğur’un mimiklerini takip ederken gülmekten kendinizi alamayacaksınız.

http://www.youtube.com/watch?v=muhH0dfeaD4

Aynı zamanda “Gece” yeni albümü ” İyi Niyetli Bir Gün” ü çıkardı albüm çok eğlenceli ve keyifli. İlk klip “Derbeder” şarkısına çekildi. İkinci klip ” Bomonti Sokakları” şarkısına geldi ve klipte sürpriz bir isim olan ” Cahit Berkay” da yer alıyor.

http://www.youtube.com/watch?v=Zm6WtUZCXCk

Bilen bilir; bütün kış sezonunu Koray Candemir konserlerinde geçirdim aramızda kalsın ama konsere gitmemin asıl sebebi sevgili arkadaşım Cemre Kabaş’ tır. ( aman Koray ve Cem duymasın :D )  Cemre benim çok eski arkadaşımdır o da ilk albümünün hazırlığında ondan da çok fena bir albüm beklemekteyim ki öyle de olacağına eminim işte Cemre Kabaş’ın şarkılarından biri…

http://www.youtube.com/watch?v=9i6JJ2I4wKw

Başka bir şarkısı da gitar da Koray Candemir’in eşlik ettiği ve benim sözlerine bayıldığım ” Labirent”

Ve geldik bir çocukluk arkadaşımın, çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu ilk albümün habercisi single şarkısını anlatmaya…

Esin İris..

Esin; benim çok ama çok eski arkadaşımdır. Zaman zaman birbirimizi kaybeder sonra bir anda yeniden bir araya geliriz. Kendisini ilk tanıdığımda rap müzikle uğraşıyordu ve gerçekten de o dönemin en çok bilinen rap müzisyenleri ile tanışıp beraber projeler yaptılar. Ardından bir çok tanıdığımız ünlü isme şarkı sözleri verdi, şarkı sözlerine minik dokunuşlar yaptı. Bir gün konuşurken “kendi albümümü hazırlıyorum” dedi. Herkes gibi bende ondan bir rap albümü  bekleyenlerden biri olduğum için bana çok normal geldi bu durum ama albüm tarzının rap olmadığını duyunca çok şaşırdım. Şarkılarını dinledik ve gerçekten onun içinde yatan ışığı orada yakalım onu yakından tanıyanlar bilir bir prenses gibidir. Sevimli, neşeli, pozitif  ve albüme de bunlar yansımız şimdi onu ilk çıkış single şarkısı olan “Bu gece” ile sizlere sunuyorum.

Şarkının klibinde bir çok ünlü müzisyene rastlamak mümkün. Ege Çubukçu, Oğuzhan Uğur, Cana Çankaya gibi Esin’nin yakın arkadaşlarının yer aldığı bu ilk kliple size veda ediyorum. Bu haftalık benden bu kadar yakında yine görüşürüz ;)

 

Anne Bu Çalan Ne? (1 Temmuz 2014)

hande yenerUzun bir aranın ardından yeniden merhaba. Hem ülke hem de dünya gündeminin baştan sona umutsuzluk ve kötülüklerle dolu olması gelecek konusundaki kaygılarımızı her geçen gün daha da artırıyor olsa da teselliyi hep olduğu gibi yine ve yeniden şarkılarda arıyor, bazen buluyor bazen de hayal kırıklığına uğruyoruz. Hayat hiç kuşkusuz herkes ve herşey için bir şekilde devam ediyor, etmek zorunda..

Geçtiğimiz haftalarda İzzet Çapa‘nın gazetesi için bu yazın hit şarkılarını sorduğu birkaç isimden biri olan Ozan Doğulu, listelediği şarkıların tamamını kendi yayınlayacağı albümdekilerden gösterince elbette alay konusu olmaktan kaçamadı. Ajda-Kenan düeti “Harika” dışındaki şarkılar konusunda elbette henüz bir fikrimiz bile yok, ancak mütevazılık mevzusu elbette ki önemli bir konu. Soru yöneltilen diğer isimler elbette biraz daha akla (ve vicdana) yakın şarkılar sıralamış da olsa Türk popüler müziğinde 2014 yazını “hit şarkı” adedi bakımından “ortalama” bir yaz olarak hatırlayacağımız gayet açık.

Müzik piyasasına giriş yılı itibariyle yayınladığı albüm sayısıyla adeta rekora koşan Hande Yener‘in yeni albümü “Mükemmel”, onca güzel başarının ardından Sinan Akçıl ile girdiği (ve uzun bir süre kurtulamadığı) müzikal sıkıcılık girdabından kurtulması adına bence müzikseverler için önemli, hatta büyük bir partiyle kutlanacak kadar güzel bir gelişme. Altan Çetin imzalı “Alt Dudak” ile çıkışını yaptığı  albümü 2 CD’den ve 2×12=24 adet track’ten oluşuyor. Elbette böyle bir dönemde bu kadar fazla şarkı biraz riskli ve “lüks” bir gayret olmuş/ya da en azından remix versiyonları sonradan ilave bir diskle yayınlayabilirmiş/ ancak bu, albümü genel olarak kabul edilebilir ve dinlenilesi bir albüm olarak görmemize engel olamıyor. Tersine bu albümü eli yüzü düzgün ve pop gibi pop bir albüm olarak Yener’in kariyerinde hatırı sayılır bir yere koyacağımızı da garanti edebiliyor. “Sokak Kedisi”“Kaybol”“Unutanlar Gibi” (Mehmet Erdem ile düet) ve “Bileti Kes” gibi şarkıların yanısıra “Bir Kış Masalı” ve “Bir Köşede Yalnız” cover’larını da sevdiğimi söyleyebilirim. Hande Yener’in bu albümde beklediğini bulabilmesi için video klip ve şarkı rotasyonu yönlendirmesi konusunda bunca şarkı arasında gerçekten dinleyiciyi çok kolay yakalayacak ve etkileyecek şarkıları özenle seçmesi gerekecek. Çıkış şarkısı belki beklenenin biraz altında kaldı ancak mesela bir sonraki hamlesi için şansını Hande Yener’in tüm kariyeri içinde listenin en tepelerine oynayabilecek kadar iyi bulduğum Mert Ekren imzalı “İyi Şanslar”la deneyebilir. Peki bu albümü her yeni şarkısı çıktığında eleştiri oklarını saplamaktan -belki de böylesine değerli bir vokali, onu kaybetmekten ısrarla korkacak kadar sevdiğimizden- vazgeçemediğimiz Hande Yener’in kariyerinde nereye koyacağız? “Apayrı” ve “Nasıl Delirdim” gibi kariyerindeki 2 önemli albümün hemen ardından dozunu biraz fazla artırdığı elektronik sevdasındaki “hata” adımlarından biri -neyseki- hiç değil, ama ne yazık ki de ilk albümleri gibi dört kolla sarılabileceğimiz kadar da çarçabuk içine çekemiyor, biraz sindirmek ve süre vermek gerekiyor. Çünkü bu albüm bu süreyi hakediyor. “Mükemmel” albümü adının hakkını onikiden veremiyor belki, ancak “Yetmez Ama Evet” diyor ve bir sonraki adımı konusunda dinleyiciye yol gösterici olması bakımından sanatçının sevenlerini pekala memnun edecek bir albüm olarak arşivimize katmaktan çekinmiyoruz.

iremdericiHızla yükseldiği basamakları her yeni şarkısında geride bırakan ve müzik listelerini hep ama hep meşgul eden İrem Derici’nin henüz derli toplu (şöyle alışageldiğimiz bir 10-12 şarkılık) bir albümü yok ancak bunu belki de artık albümlerin değil tek şarkıların iş yaptığı şu zamanda bir anlamda (ya da en azından bir yere kadar) doğru bir strateji olarak görebiliriz. Çok uzun bir süre hem radyo hem de DJ listelerinden çıkmayan “Sevgin Olsun Taştan Olsun” ve “Zorun Ne Sevgilim” şarkılarının ardından geçtiğimiz haftalarda slow olmasına karşın şu mevsimde hiç de az olmayan bir ilgi gören “Kalbimin Tek Sahibine” ile çıkagelmişti. Şimdi ise 3 şarkıdan oluşan “Üç” adlı teklisiyle yeniden karşımızda. “Bir Miyiz”, “Nabza Göre Şerbet” ve “Nazende Sevgilim” şarkılarından oluşan bu mini-albüm İrem Derici severleri yine onikiden vurmak için biçilmiş kaftanO yükselişini inanıyorum ki sürdürecek ve her yeni şarkısını eminimki gözüm kapalı destekleyeceğim birkaç sesten biri olacaktır, buna kuşkum yok.. Aklıma gelip gelip gerçekten hayretle hatırladığım “O Ses Türkiye” yarışmasında Hülya Avşar dışında Hadise, Murat Boz ve Mustafa Sandal’ın böylesine güzel bir sese koltuklarını dönmemesini -İrem unutsa bile- ben unutmayacağım:)

yoncaevcimik90’lı yıllarda arka arkaya yayınladığı pek çok albümünden dillere dolanan şarkılar çıkarmayı başaran Yonca Evcimik, 2000’li yıllarla birlikte -pek çok dönem arkadaşı gibi- daha az elle tutulur ve daha az ses getiren albümler yapmış ve ne yazık ki kendini yenileyememişti. Ancak geçtiğimiz hafta yayınlanan ve aynı zamanda 15.stüdyo albümü olan “15”, Yonca Evcimik’ten nihayet “beklenen bir geri dönüş”ün sinyallerini veriyor. Çıkış şarkısı “Burası İstanbul”, piyasada “Türkçe Pop” diye gerim gerim gerinen pek çok şarkıdan daha başarılı ve enerjik. Adını daha önce pek duymadığım Okay Barış imzalı şarkı, bu genç müzisyenin adını önümüzdeki yıllarda daha sık duyacağımızı işaret ediyor. Yine aynı isme ait “Kadınım Diyorsan” da yine pekala bunu doğrular nitelikte. Özetle, çalışılmış ve düşünülmüş bir proje olduğu her halinden belli olan “15”, Evcimik’in müzik kariyerinde önemli bir albüm olarak yer alacağa benziyor.

Sahne performanslarında Sezen Aksu şarkılarını her zaman çok yakıştırdığım ve Türkiye’nin bence en iyi solistlerinden biri olmayı sürdüren Sibel Tüzün, hazırlandığı yeni albümü öncesinde bir yaz sürprizi yaparak “Kaç Yıl Geçti Aradan”a yepyeni aranjelerle yeniden hayat verdi. 4 ayrı DJ ile çalışan Tüzün’ün yorumuna en çok yakışanlardan biri de Cihat Uğurel versiyonu olmuş.

Uzun süren sessizliğini “Çak Bir Selam Canım Baksana” ile bozan ve ara verdiği zamanı iyi bir farkla kapatan Ayşe Hatun Önal‘ın şarkısı -doğrudan elektronik altyapılı olmadığı ve “daha pop” olduğu için önceki çalışmalarından birazcık ayrılsa da- bu yazın en çok dinlenen ve sevilen şarkılardan biri olduğu gerçeğinin üzerinde durmama gerek yok sanırım.

BKM Mutfak’ın başarılı oyuncularından Oğuzhan Koç‘un müzisyenlik yönünü 2013’ün son ayında yayınladığı ilk albümü “Ben Hala Rüyadayım” ile tanımıştık. Çıkış şarkısı “Ayy (Ben Hala Rüyadayım)”, üzerinden yarım sene geçmesine karşın listelerde yükselişini sürdürdü ve öyle görünüyor ki yaz boyunca da kulaklarımızda olacak. “Her Aşk Bir Gün Biter” şarkısı başta olmak üzere “Gitsem Diyorum” ve “Yanımda Olsan” gibi pek çok başarılı şarkıyı barındıran albümü arşivinize (ve anılarınıza/pop müzik belleğinize) katmamanız için aslında geçerli bir mazeretiniz yok gibi gözüküyor.

nazanoncel..Ve Nazan Öncel. Türk popunun altın yüreği ve sesi olarak daima baştacımız olarak kalacak olan biricik Öncel’den yine tadı damağımızda kalan bir “başucu” albüm daha: “Bazı Şeyler”. Bu albüm üzerine söylenecek çok şey var ama onu da böyle satır aralarına sıkıştırmayarak başlı başına kaleme alacağım bir yazıya konu etmeye söz vererek albümün çıkış şarkısı Tarkan düetli “Hadi O Zaman”dan çok çok daha fazlası olduğu tüyosunu verelim..

Mutlu ama daha ziyade gelecek adına “umut dolu” yazlara..

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)