“Milyonlarca Kuştuk” kliplendi

cercetinCandan Erçetin’in, 3 Haziran 2013’te yayınlanan, 7. özgün çalışması “Milyonlarca Kuştuk” albümünün ilk video klibi, albümle aynı adı taşıyan şarkıya çekildi. Maçka Parkında gerçekleşen klip çekimlerinde Candan Erçetin’e 4-5 yaşlarında 80 çocuk eşlik etti. Sait Çiftçi İlkokulu ve Minik Yıldızlar Anaokulu öğrencilerinin rol aldığı klibin çekimleri 9 saatte tamamlandı.

2000 yılından bu yana tüm kliplerinde olduğu gibi bu klibin yönetmenliğini de Bozkurt Bayer üstlendi, görüntü yönetmenliğini ise Tolga Kutlar yaptı. 3,5 yıllık aradan sonra Pasaj Müzik etiketi ile müzikseverlerin beğenisine sunulan albümde 15 şarkı yer alıyor.

Söz ve müziği Candan Erçetin’e ait olan ve albüme adını veren “Milyonlarca Kuştuk…” şarkısı, konusunu Zümrüd-ü Anka efsanesinden alıyor. Şarkının sözlerinde, efsaneye göre Kaf Dağı’nda yaşayan ilahi Zümrüd-ü Anka kuşuna ulaşmak için yola çıkan ancak dünyevi engellere takılıp 7 vadiyi aşamadan yarı yolda kalan milyonlarca kuş; günümüzde insan ruhunun hırs, açgözlülük, kıskançlık gibi dünyevi tuzaklara düşüp yolunu kaybedişine benzetiliyor.

http://youtu.be/w_1A8FsY5_w

Enver Aysever ve Sibel Alaş’tan “Aykırı Kumpanya”

aykirikumpanyaTelevizyon programı “Aykırı Sorular” ile tanınan tiyatrocu ve yazar Enver Aysever, yeni bir gösteri ile izleyici karşısına çıkıyor.  Yakın geçmişimizi şekillendiren sosyal ve siyasal olayları şiirle, edebiyatla, müzikle ve kayda geçmiş görüntülerle canlı bir belgesel tadında sahneye taşıyan Enver Aysever, izleyiciyi bir zaman tünelinden geçirerek bellek tazeliyor; anlatısına kişisel tarihinden hatıraları da ekleyerek kâh güldürüyor, kâh ağlatıyor, çokça düşündürüyor, zihinlere ve yüreklere dokunuyor.

Tarz açısından bir ilk olan bu gösteriyi sahneye taşıyan ekibin ismi, gösterinin ruhunu iki kelimeyle özetliyor; “Aykırı Kumpanya.” Kumpanyanın solisti, şarkı yazarı ve yorumcu Sibel Alaş.

Aykırı Kumpanya kimi zaman bir Ahmet Kaya şarkısıyla ağlıyor, kimi zaman Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı’yla kahkahalar atıyor, kimi zaman Sabahattin Ali’nin Melankoli’siyle hüzünleniyor. Aykırı Kumpanya seyirci için şarkılı, şiirli, sazlı, sözlü bambaşka bir dünya kuruyor.

Enver Aysever’le Aykırı Kumpanya’nın ilk gösterisi 24 Kasım Pazar akşamı Mersin Kültür Merkezi’nde büyük bir coşku ile karşılandı! 29 Kasım Cuma akşamı ise Zorlu Center PSM Drama Sahnesi’nde İstanbul seyircisiyle buluşacak!

Yazan ve Yöneten: Enver Aysever / Anlatan: Enver Aysever
Solist: Sibel Alaş / Düzenlemeler: Sibel Alaş ve Aykırı Kumpanya Orkestrası

Biletler Biletix’te..

Atlas’tan çıkış videosu: “Tabanca”

ATLAS1Müzik dünyasına yeni merhaba diyen Atlas grubunun ilk video klibi de sürprizli oldu. Atlas’ın Sony Music etiketiyle müzikseverlerle buluşacak olan ilk albümü “Selam Yabancı”nın çıkış şarkısı “Tabanca” geçtiğimiz günlerde kliplendi. Edebiyat dünyasının önemli isimleri arasında yer alan Tuna Kiremitçi’nin solistliği üstlendiği Atlas’ta gitarda Burak Aldinç, bas gitarda Can Yalım, tuşlu çalgılarda Selim Öztunç ve davulda da Hasan Köseoğlu yer alıyor. Rock müzik alanında kendisine iddialı bir yer edinmeye hazırlanan Atlas’ın ilk albümü “Selam Yabancı”  Sony Music etiketiyle müzikseverlerle buluşuyor.

Geçtiğimiz hafta radyolar aracılığıyla müzikseverlerle buluşan, albümün sözü ve müziği Tuna Kiremitçi imzalı çıkış şarkısı “Tabanca”ya çekilen video klibin yönetmenliğini, alternatif müzik alanında ilgi çeken işlere imza atan Evren Arasıl üstlendi. Çekimleri iki gün süren klipte İstanbul’un hepimiz için süregelen tehlikeli ve tekinsiz hali grubun köpeği Atlas’ın gözünden yansıtılıyor. İstanbul sokaklarında tura çıkan ve farklı noktalarda hepimizin bir İstanbul gecesinde yaşayabileceği badireleri atlatan Atlas’ı, Doberman cinsinde “Orianthe” isimli eğitimli bir köpek canlandırdı. İstanbul’un çeşitli sokaklarında gerçekleştirilen dış çekimlerde on kişilik bir cast ekibi kamera karşısına geçerken, grubun performans görüntüleri ise Sancaktepe’de bir fabrikada çekildi. Yaklaşık 20 kişilik bir teknik ekibin çalıştığı klibin prodüktörlüğünü C-Pro’dan Doruk Doğan üstlendi. “Tabanca”, müzikseverlerin oldukça dikkatini çekecek video klibiyle ekranlardaki yerini aldı.

Birol Giray ve Ferman Akgül: “Bensiz Sen”

BENSIZ SEN kapakBirol Giray ve Ferman Akgül, “Bensiz Sen” için bir araya geldi. Birol Giray’ın müzik ve prodüksiyonuyla, sözleri Ferman Akgül tarafından yazılan ve seslendirilen “Bensiz Sen” adlı yepyeni çalışmanın video klip tanıtımı geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yapıldı. Yayınlandığı andan itibaren oldukça yoğun ilgi gören parçanın video klibi, önümüzdeki günlerde parçanın satışa çıkmasıyla beraber yayınlanacak.

Geçtiğimiz dönemde Ayşe Hatun Önal ile “Sen ve Ben” isimli parçayı müzikseverlerin beğenisine sunan Birol Giray, arkasından MaNga’nın “Cevapsız Sorular” isimli parçasına yaptığı remix’le oldukça ses getirmişti.

Yaz ayları boyunca gittiği her gece kulübünde “Cevapsız Sorular” remix’inin çalınmasının istenmesi üzerine Ferman Akgül ile bir araya gelen Birol Giray, “Bensiz Sen” isimli parçayı tamamladı. Önümüzdeki dönemde beraber Türkiye turnesine çıkacak olan ikili, şimdiden adından sıkça söz ettireceğe benziyor.

İrfan Özata “Hayat Okulu” ile merhaba diyor

irfan-ozata-hayat-okulu“Yanlış Fotoğraf“ adlı single çalışması ile 2013 yazında iyi bir çıkış yakalayan İrfan Özata beklenen ilk albümü “Hayat Okulu” ile karşımızda. Uzun yıllardır müzik sektöründe Sezen Aksu, Fettah Can, Yeni Türkü, Ziynet Sali gibi önemli isimlerle çalışan Özata, Mustafa Ceceli’nin albümünde yer alan ‘Gel de Sen Konuş’ adlı parçanın da bestesine Barış Konacak ile imza attı.

Etkileyici sesi ve kendine özgü yorumu ile her çalışmasında farklı müzik tarzlarını birbiriyle bütünleştiren müzisyen, bu ilk albüm çalışmasında İsmail Tunçbilek, Fettah Can, Hüsnü Şenlendirici, İsmail Soyberk, Volkan Öktem, Cengiz Ercümer gibi birçok önemli isimle çalıştı. Toplam 11 parçadan oluşan albümünde Özata’nın kendi besteleri dışında söz ve müziğinin kendisine ait olduğu parçalar da bulunuyor. “Hayat Okulu” isimli albümde İrfan Özata’nın aranjör kimliğini de “Zalim Kader” adlı parçasında görebiliyoruz.

Çıkış parçası olan “Tuhaf Geliyor”un bestesi İrfan Özata’ya sözleri ise Gökhan Şahin’e ait. Fotoğraflarını Oktay Bingöl’ün çektiği albümde, “Tuhaf Geliyor”un video klip çekimleri ise ünlü yönetmen Kemal Başbuğ tarafından gerçekleştirildi.

http://www.youtube.com/watch?v=ESEwv6mR2nU

Mehmet Erdem’den 2. albüm: “Hiç Konuşmadan”

mehmet_erdem_hic_konusmadanİlk albümü “Herkes Aynı Hayatta” ve çıkış şarkısı “Hakim Bey” ile  önemli bir çıkış yakalayan Sony Müzik sanatçısı Mehmet Erdem’in ikinci albümü “Hiç Konuşmadan” müzik marketlerde ve dijital müzik platformlarındaki yerini aldı. Albümün çıkış parçası, sözü ve müziği Cihan Güçlü’ye ait olan “Acıyı Sevmek Olur Mu?” adını taşıyor. Üç yeni şarkının yer aldığı albümde Fatih Erdemci ile özdeşleşen unutulmaz 90’lar şarkısı “Ben Ölmeden Önce” de yeralıyor. Mehmet Erdem şarkının yeni versiyonunda Ceylan Ertem ile düete imza atıyor. Ahmet Kaya’nın “Kum Gibi”, Barış Manço’nun “Gibi Gibi”, İlhan Şeşen’in “Bir Ucuz Gitar”, Tanju Okan’ın “Kadınım”, Sertab Erener’in “Aldırma Deli Gönlüm” ve Erkin Koray’ın “Aşkımız Bitecek”isimli şarkıları albümdeki diğer cover şarkılar.

Albüm lansman konserini geçtiğimiz hafta Jolly Joker’de gerçekleştiren müzisyen, konserine geçtiğimiz hafta radyolar aracılığıyla müzikseverlerle buluşarak dinleyicilerin kısa sürede beğenisini kazanan, albümün Cihan Güçlü imzalı çıkış şarkısı “Acıyı Sevmek Olur Mu?” ile başladı. 2 saat süren sahnesinde “Hiç Konuşmadan” albümünden şarkılarını seslendiren sanatçı, sözü ve müziği kendisine ait olan “Sen Kimsin” şarkısıyla da kendisini dinlemeye gelenlerden tam not aldı. Mehmet Erdem lansman konserinde yeni albüm şarkılarının yanı sıra “Hakim Bey”, “Herkes Aynı Hayatta”, “Haydi Gel Gidelim” gibi ilk albümünün sevilen eserlerini de seslendirerek, kendisini dinlemeye gelenlere keyifli saatler yaşattı. Mehmet Erdem’in yeni şarkılarını dinlemeye gelenler arasında Tuna Kiremitçi, Can Bonomo, Gökcan Sanlıman, Berrak Tüzünataç, İsmail Tunçbilek, Gürkan Uygur gibi ünlü isimler de vardı.

Barbaros “İncecikten Bir Kar Yağar” klibiyle ekranda

barbaros1Geçtiğimiz Eylül ayında sinemaseverlerle buluşan; tutkulu bir aşk ve gerçek bir hayat hikayesinin anlatıldığı “Neva” filminin Sony Music etiketiyle müzik marketlerde yerini alan orijinal film müzikleri albümü müzikseverlerin beğenisini kazanmaya devam ediyor.

Ilgın Olut’un kaleme aldığı ve 2000 yılında “Dünya Aktüel Ödülleri En Çok Satan Roman” ödüllü “Neva” kitabı Can Arca ve Birkan Uz yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştı. Başrollerini yeni dönemin parlayan yıldızları Başak Parlak ile Şükrü Özyıldız paylaştığı “Neva” filminin, Orhan Şallıel’in müzik direktörlüğünde hazırlanan ve geçtiğimiz ay müzikseverlerle buluşan orijinal film müzikleri albümü dinleyicilerden tam not almıştı. Filmle özdeşleşen; sözleri Karacaoğlan, bestesi ise Saadettin Kaynak imzası taşıyan ve müzik dünyasının sevilen ismi Barbaros’un yorumuyla yeniden hayat bulan “İncecikten Bir Kar Yağar” şarkısı geçtiğimiz günlerde kliplendi. Can Arca ve Birkan Uz yönetmenliğinde Bahçeköy’de yapılan çekimlerde Barbaros’da kamera karşısına geçerken, klipte çoğunlukla filmden unutulmayacak sahneler ekranlara yansıtıldı.

Kasım’da “Aşk” başkadır

erensandalİlk albümü “Gönlüme Göre” ile sevenleriyle buluşan Eren Sandal, albümde yer alan “Aşk” adlı duygusal şarkısı için kamera karşısına geçti. 

“Gönlüme Göre” adlı albümünün son klip şarkısı olan “Aşk” ile Kasım ayına özel romantizm rüzgarları estirecek olan Eren, bir yandan da yeni albümü için çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Aşk’ın sözleri Eren Sandal’a, bestesi ise Ulaş Sümer ve Eren Sandal’a ait. Yönetmenliğini Gürcan Keltek’in üstlendiği “Aşk”, samimi ve doğal kurgusuyla izleyiciyi Aşk’ın içinde kaybolmaya davet ediyor.

Rubato’dan ilk albüm: “Bir”

rubatoTürkiye’nin önemli müzik adamlarının biraraya gelerek kurdukları müzik topluluğu RUBATO’nun ilk albümü “BİR / ONE” müzikmarketlerde. RUBATO, Özer Arkun, Fatih Ahıskalı, Göksun Çavdar ve Eralp Görgün gibi Türkiye’nin önemli müzik adamlarından oluşan bir müzik topluluğu. Bir müzik cümlesinde temponun serbest bir anlayışla hızlandırılıp, yavaşlatılması anlamına gelir. Yani bir tür ritmik özgürlüktür.

Şimdiye kadar sayısız önemli sanatçının albümlerinde ve konserlerinde enstrümanları ile yer alan Özer Arkun, Fatih Ahıskalı, Göksun Çavdar ve Eralp Görgün; birlikte müzik icra ettiklerinde aynı anda aynı duyguları paylaşarak büyük bir ahenk içinde – adeta sadece kendilerinin görebildiği bir şefi takip edercesine – birlikte hissettiklerini ve “Rubato”nun da böylece doğduğunu söylüyor. Bu birlikte hissediş hali, hiç şüphesiz uzun yıllardır birlikte müzik yapmalarının ve bu süreçte olgunlaşan dostluklarının doğal bir sonucu. Kendi renklerini, fikirlerini, duygularını, aşklarını kendi özgür ifadeleri ile paylaşmalarının zamanının geldiğine inanan “Rubato”nun ilk albümü, 7 Kasım’da Dokuzsekiz müzik etiketiyle çıktı.

Albümün tüm düzenlemeleri, RUBATO’ta ait. Yeni besteler dışında anonim eserlere de yer verilen albümün mix çalışmaları Timuçin Aksüer, mastering çalışması ise Tarık Ceran tarafından gerçekleştirildi. Sahnede daha çok kendi bestelerini icra eden ayrıca repertuarında Anadolu ezgilerine de yer veren Rubato ilk konserini 14 Kasım’da Babylon’da verdi.

Özer Arkun: Viyolonsel, Solo Vokal
Fatih Ahıskalı: Ud, Cümbüş, Gitar, Solo Vokal
Göksun Çavdar: Klarnet, Bas Klarnet, Saksafon, Vokal
Eralp Görgün: Bas Gitar, Vokal

Şirin Soysal’dan “Ziyaret”

sirinsoysalİlk albümü “Bir Şeyler Var”i 2011 yılında yayınlayan Şirin Soysal, iki yıllık aranın ardından “Ziyaret” adlı yeni albümüyle müzikmarketlerde. Soysal’ın, art-rock ve art-pop türlerinde, sözleri ve müzikleri kendisine ait şarkılarıyla varoluşun gizemli sularına daldığı albüm ikisi ingilizce toplam onbir şarkıdan oluşuyor. Prodüktörlüğünü Şevket Akıncı ve Cansun Küçüktürk’le birlikte yaptığı albümde, sadece Elea’nın müziği Şevket Akıncı’ya, Ziyaret’in müziği de Şevket Akıncı ile Şirin Soysal’a ait.

24 müzisyenin çaldığı Ziyaret’in düzenlemelerinde Şevket Akıncı ve Cansun Küçüktürk’ün imzası mevcut. Kayıtları; Emre Nişancı Deneyevi’nde, Serkan Kargacı müzikevi’nde, Ozan Sarıer miam’da, Özkan Mete ada stüdyo’da yapmış. Mixler; ada stüdyo’da Özkan Mete ve İhsan Apça tarafından yapılmış. Mastering ise Ryan Morey tarafından greymarket’te yapıldı. ADA Müzik etiketiyle yayınlanan albümün kapak fotoğrafı Gülçin Önel, Kaligraf Fatih Kaan, Grafik tasarım ise Hayalgücü Tanıtım imzası taşıyor.

Şirin Soysal, yeni albümünün tanıtım konseriyle 3 Aralık Salı akşamı Babylon sahnesinde Olacak!

Hayko Cepkin’den extreme ve adrenalin dolu bir macera: “Shock Team”

hc_casio3Hepimizin bildiği üzere çocukluğunu 80’lerde yaşayanlar için Casio demek, hesap makineleri, orgları ve elbette kol saatleri ile unutulmazlardan biri olarak hafızalarda hep saklı bir marka demek. Markanın 1946 yılında Tokyo’da başlayan hikayesi bugün dünyanın dört köşesinde en çok kullanılan elektronik ürünlere sahip dev bir şirkete kadar uzanıyor. Dün gece ise hayatımızın her alanındaki bu önemli marka ile ilgili özel bir lansman davetindeydik. İşte ayrıntılar:

Casio’nun dayanıklı ve dinamik özelliklerinin yanı sıra, müziğin enerjisini de içinde barındıran modeli “G-Shock”un yeni yüzü Türkiye’nin sıra dışı müzisyeni Hayko Cepkin oldu ve dün akşam Fitaş Bowl Room’da düzenlenen özel bir basın lansmanı ile bu özel iş birliği için tasarlanan “Shock Team” Facebook oyunu tanıtıldı.

1Geceye Hayko Cepkin’in yanısıra Japon Marka Sorumlusu Keiichi Sato da katıldı. Kurulan özel düzenekle tanıtılan  “Shock Team” Facebook oyunu ise basın mensuplarının deneyimine de sunuldu. İstanbul’un değişik semtlerinde çekilen ve animasyon karakterler yerine ‘insan’ kullanılarak tasarlanan oyunun Casio G-Shock Saat, Hayko Cepkin konser bileti, Hayko Cepkin imzalı poster gibi ödülleri var. Oyun, www.facebook.com/CasioSaatTRadresinden takip edilebiliyor.

2

1 (1)

Röportaj: Aylin Taşar

menuMüzik dünyamız yeni ve genç seslere merhaba demeyi sürdürürken vokal ve şan konusunda eğitimin önemi her geçen gün artıyor ve gerekliliği tartışılmaz hale geliyor. Hal böyle olunca piyasada ün yapmış pek çok sesin ne aşamalardan geçtiği kadar bu işe soyunan yeni sesleri de ne gibi eğitimlerin beklediğini (ya da beklemesi gerektiğini) bu işin profesyonellerinden birine danışmaya karar vererek bugüne dek pek çok popüler isimle çalışmış ses eğitmeni Aylin Taşar’ın kapısını çaldık. Taşar, 15 yıla yaklaşan eğitmenlik sürecinin getirdiği tecrübeyle “vokal” konusunun püf noktaları ve tüm ayrıntılarıyla ilgili merak ettiklerimizi DikkatMüzik!’le paylaştı:

– Profesyonel olarak şan eğitmenliği ve vokal koçluğu yapmaya ne zaman karar verdiniz? Müzikal eğitiminizden biraz bahseder misiniz?

aylin_tasar– 2000 yılı itibariyle özel ders vermeye başladım. Eğitimimi kullanarak yapabileceğim şeylerden biriydi, ancak zamanla bundan çok keyif aldım ve teknik bilgimi geliştirerek pop şarkıcılarına özel bir sistem geliştirdim. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Opera eğitimi aldım. Fakat opera eğitimi bu işi yapmamda temel ses geliştirme teknikleri açısından faydalı olmuştur, yaptığım şey diğer şan hocalarının yaptığı ile kesinlikle aynı değil. Bu da eğitimim haricinde araştırmalarım ve deneyimler ile kendi metodumu şekillendirmiş olmamdan kaynaklanıyor.

– Bugüne dek kimlerle çalıştınız? Vokal koçu ile çalışmayı kimler daha çok istiyor? (Sadece albüm için mi yoksa albüm bittikten sonra da eğitime devam edenler var mı, vs..)

fotoğraf 2– Ajda Pekkan en uzun süreli çalıştığım isim. Onun dışında Hande Yener, Bengü ve kısa dönem Sinan Akçıl, Gülben Ergen,Semra San, Yusuf Çim, ve şu an aklıma gelmeyen bir çok isim… Halihazırda çalıştığım Mavi yeni albümü ile yakında karşınızda olacak. Özellikle ünlü ve çok aktif isimlerle uzun süre çalışmak mümkün olmuyor. Genelde bir süre çalışıp uzun aralar veriyorlar. Bu konuda tek istisna Ajda Hanım’dır. O hem albüm çalışmalarında, hem konser zamanları, hem turnelerde çalışmaya devam etmiştir. Yaklaşık üç sene boyunca bunu bu şekilde sürdürdü. Diğerleri ile dönemsel çalışmalar yaptım. Bazen de sadece albüm çalışmaları sırasında vokal koçluğu yapıyorum. Bu da kesinlikle üzerinde durulması gereken başka bir konu. Vokal Koçu, stüdyo sürecinde çok ciddi bir öneme sahiptir, orada her hatayı, her entonasyon bozukluğunu, ve yorum konusunda çıkan zorlukları düzeltmek benim görevim. Bir nevi şarkıcının stüdyo stresini azaltan ve şarkı edit sürecini de kısaltan faktörüm orada. Bir çok vokal koçu benim kadar detaylı ve titiz bir çalışma yapmaz. Onlar daha çok motive etme amacı taşıyorlar ve bu bana göre tek başına bir iş bile değil. Hatta çok amatörce bir bakış açısı. Stüdyo sürecini seviyorum ve ortaya çıkan şeyde payım olduğunu bilmekten de çok keyif alıyorum. Fakat elbette benim tercihim beraber uzun süre ve düzenli yol almak. Hem stüdyo öncesinde, hem stüdyo sürecinde, hem de sonrasında… Böyle olunca herşey kusursuz hale geliyor.

– Sizinle çalışmak isteyen herkesle çalışır mısınız yoksa bazı kriterleriniz var mı? Eğitim hangi bölümlerden oluşuyor?

– Benim için önemli olan karşımda hedefi olan ve müzik kulağı ve şarkıcılık zevki olan biri olması. Hedef olmayınca çalışmanın motivasyonu düşüyor, tabii karşı taraf için. Motivasyonu sağlayan şey hedef olmasına bağlıdır. Hobi amaçlı çalışmaları genelde kabul etmiyorum, şan eğitimi hobi olamayacak kadar disiplin ve odaklanma isteyen, aynı zamanda uzun süre tekdüze giden birşeydir. Kısa sürede iyi bir sonuç almak mümkün değildir ve bu nedenle bir hedef olmadığı zaman çalışan kişi için sıkıcı ve anlamsız hale gelme riski vardır. Eğitimin bölümleri olduğunu söyleyemem. Ses ve nefes kullanımı ile alakalı egzersizler ve pop, rock veya herhangi tür günümüz müziklerini seslendiren şarkıcılar için mix voice olarak bilinen ses kullanımı ve konuşma seviyesinde şarkıcılık teknikleri önemlidir. Bunları yerleştirmeye çalışırız ve ardından sahnede söylediği şarkılar veya albümde seslendireceği şarkıların çalışılması gerekir. Bu oldukça detaylı bir çalışmadır. Yol hep bu şekilde devam eder, ancak tuğlaların üst üste koyulması gibi, bir temel oluştuktan sonra yapılabilecekler de arttığı için, halledilen sorunlarla uğraşma kısmı sona erer ve yeni hedefler belirlenir. Yani bu süreçte, kişinin bir hedefi vardır ve o hedefe giden yolda da beraber bir çok küçük hedefi gerçekleştirip, sonraki küçük hedeflere doğru ilerleriz. Genel tablo bizi büyük hedefe ulaştırır.

– Bugüne dek çalıştığınız isimler arasında sizi en çok heyecanlandıran kim(ler) oldu?

fotoğraf 1– Her isim benim için yeni bir heyecandır. Ünlü olup olmaması farketmez. Şimdiye kadar kimseyi kimseden farklı görmedim, Ajda Pekkan’a gösterdiğim özeni, no name birine de gösteririm. İnsan insandır ve bana gelmişse ben ona en iyisini sunmak zorundayım. Bu söylediklerim bazılarına samimi gelmeyebilir, ancak beni tanıyanlar bilir ki, ben ünlü insanların diğerlerinden daha önemli olduğunu asla düşünmedim ve düşünmem de. Onlar benimle çalışmak konusunda heyecanlanmış olabilirler ama… :) Çünkü ünlü bir isim için ses konusu sanatçı egolarıyla direkt bağlantılıdır ve ilk başta bu konuda özgüvenlerini yıkmamdan endişe ettiklerini biliyorum. :)

– Birlikte çalıştıklarınız arasında sizi hiç hayal kırıklığına uğratan(lar) oldu mu?

– Hayal kırıklığı beraber çalışmamız konusunda değil de, insani vasıflarla alakalı olmuştur. Bu profesyonel çalışmamız konusunda bir engel veya sorun teşkil etmez elbette.

– Müzik dünyasında ses yapmış ve popüler olmayı başarmış isimler arasında yorumunu ve vokal kullanımını hatalı bulduklarınız var mı? Ne gibi hatalar en sık rastladıklarınız oluyor?

fotoğraf 3– Bu çok tartışmalı bir konu. Hata değil ama zevksiz şeyler var tabii. Sesini kullanma şekli her tekniğe ve genel beğeniye aykırı dahi olsa, hatta sesini katledercesine şarkı da söylese önemli olan şarkıcının tarz sahibi olmasıdır. Tarz varsa şarkıcı başarılıdır. Ses sağlığını bir süre sonra kaybedebilecek çok isim var ama bunlardan bazıları epey keyifli şeyler yapıyorlar. Belki tarz kaybedeceğim korkusuyla ses konusunda bir çalışma yapmayı reddedenler var, ancak böyle biri bana geldiğinde normal bir şan hocasıyla karşı karşıya olmadığını anlıyor. :) Sesini perişan etmeden de tarzını sürdürmenin yolları var çünkü, ben bunu yapmaya çalışıyorum. Klasik bir şan hocası tavrı koyup insanların şarkıcılık zevklerini yok edip, tertemiz ama manasız bir sonuç almak benim tercihim değil. O nedenle çok eleştirilen bazı isimlere bile olumlu bakıyorum. Bu bir gelişmedir. Türkiye yeni müziklere, yeni seslere, farklı olana açık bir ülke olduğunu göstermeye başlamıştır. Farklılıklar arttıkça yeni tatlar, yeni yaratımlar ortaya çıkar. Her müzik varolsun… Gerçekten kötü olanı herkes ayırdediyor zaten, ne kadar çok, o kadar iyi… Kötüler de varolsun ki iyileri ayıklayan kulaklar artsın.

microphone-music_118509– Son 10 yılda popüler kültürümüzde çok sayıda müzik yarışması yer aldı ancak bunların içinden neredeyse yok denecek kadar az isim çıktı. Bunu neye bağlıyorsunuz? 

– Müzik yarışmaları bazı insanların yeteneklerini, seslerini insanlara duyurmanın tek yolu şu an. Müzik piyasası ile bir bağınız yoksa, kendinizi kime ve nasıl dinleteceksiniz? Benim de çalıştığım çok sayıda insan var; prodüktörlere ulaşmaya çalışan. Harika şarkılar yapıyorlar, içlerinde aranjesini bile kendi kendine ve gayet başarılı şekilde yapanları var. Prodüktörün tavrı şu oluyor: “elimde şu isim var, bu var, bu var, sana ihtiyacım yok”… Bu özetle bu şekilde şu an. Korkunç bir yetenek harcaması yaşıyoruz. Prodüksiyon şirketleri yeni isimlere asla prim vermiyor. Bir şekilde adlarını duyurmuş olmaları, ilgi çekecek birşey başarmış olmaları gerekiyor. Bütçe diye birşey yok… Ama paranız varsa albümünüzü yaparsınız. Yarışmalar ise vasat bir düzey için tamamen yok edici birşey. Çok iyi olmanız lazım ki yarışma yoluyla dikkat çekmeniz mümkün olsun. Yarışmalarda jüri olarak bulunan isimlerin biraz daha idealist olmaları harika olurdu ama maalesef öyle olmuyor. Bunu sadece bir yarışma olarak görmemeleri lazım, zamanında kendilerine de birileri bir fırsat vermeseydi onları tanıyor olmayacaktık. Şimdi bu yarışmalar da genç ve yetenekli isimlere şans vermenin bir başka yoludur. Bu şekilde düşünülürse, yarışmaların bazı insanlara yeni yollar açması da mümkün olabilir. Benim Akademi Türkiye’de çalıştığım dönem, o yarışmada her detay düşünüldüğü ve gayet profesyonel isimler hoca olarak seçilmiş olduğu için çok başkaydı. Ama rating ve kanal politikaları yarışmanın parlamasına mani oldu. Dolayısıyla o yarışmada derece alıp bir sıçrama yapan olamadı… Acı ama gerçek.

– Hiç eğitim almadan yola çıkan ve buna rağmen başarılı olan, bir şekilde ses getiren isimler var. Eğitimsiz de bu iş mümkündür diyenlerden misiniz?

– Elbette mümkündür ama “daha iyisini yapmalıyım, kendimi geliştirmeliyim” şeklinde bir düşünce tarzıyla başarıyı artırmak ve daha kalıcı hale getirmek de mümkündür. Basit bir örnek vermek istiyorum. Çalıştığım bir çok insan, kendi şarkılarını yapan yetenekli şarkıcılar. Ve sesleri ile alakalı gelişme kaydedip, bu konuda özgüvenleri arttıkça, yaptıkları şarkılar da hem ses kullanımı açısından, hem müzikal açıdan daha cesur ve zevkli hale gelmiştir. Sesiniz ne kadarına elveriyorsa, yaptığınız şarkılar da onu yansıtacak şekilde ortaya çıkacaktır…

– Gerek Türkiye’de gerekse dünyada müziğin dinleniş ve satış şekli değişti. İnsanlar artık fiziksel olarak albüm almaktan kaçıyorlar. Bütün bunlar üretim sürecini de etkiliyor. Bu anlamda popüler müzikte nasıl bir gelecek görüyorsunuz? Müzisyenler, prodüktörler ve müzik şirketleri albüm yapmaya devam mı etmeli yoksa yeni yöntemler mi geliştirmeli?

– Yeni yöntemler şart görünüyor. İnternet müzik sektörü için kesin olarak çözülmesi gereken bir mevzudur ve zamanla çözümün şekilleneceğini düşünüyorum. Fakat satmasa da önemli değil; eğer bir albümünüz yoksa, sahneye çıkmanız da imkansız hale geliyor.Bu kısırdöngüdür.

– Müzik basını diye de bir şey kalmadı. Müzik kanalları ve radyolar aynı kısır döngüyle zaten popüler olmuş isimler üzerinden yayınlarını sürdürmekte kararlı gözüküyor. Yeni isimler ve alternatif seslerin kendilerine yeteri kadar mecra bulamadıkları fikrine katılıyor musunuz? Bu anlamda müzik bloglarına nasıl yaklaşıyorsunuz?

– Genel olarak özgür basın var mı? Belki asıl sorun budur. Özgür olmayan alanda gelişme durur, gerileme başlar. O yüzden bloglar kesin olarak çok önemli. Ne kadar çok konuşursak, o kadar iyi. Fakat Twitter da başlı başına bir eleştiri mecrası şu an. Herkes eleştirmen oldu artık. Ancak orada yazarken çok ağır hakaretler ve aşağılamalar kullanarak şarkıcılara yazanların cidden insani olarak bazı değerleri gözden geçirmeleri gerekiyor. Eleştirmek ve hakaret etmek birbirinden farklı şeyler. Bloglar ise özgür ve güçlü olmanın iyi bir yolu. Çok sayıda blog yazarı fenomen haline gelmiş durumda zaten. Müzik konusundaki blogların, yeni isimleri ortaya çıkarmak ve piyasada dediğiniz gibi radyo ve kanalların sürekli tercih ettikleri isimlerin de sağlıklı şekilde eleştirilmeleri açısından önemi büyük. Elbette aralarında iyi ve bilgili olanların ayıklanıp takip edilmesi lazım…

aylintasar2

Favorim: Dikkat Müzik! :)

– Sizinle çalışmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?

Genelde beni arayan bulur:) Bu arada benim de bir blogum var, onu takip edebilirler: http://aylintasar.blogspot.com/
Bunun dışında her türlü soruyu cevaplamaya çalıştığım ve blog yazılarımı da paylaştığım bir Facebook sayfam var, buradan herkes yazabilir:
https://www.facebook.com/pages/Ses-E%C4%9Fitmeni-%C5%9Ean-E%C4%9Fitmeni-Vokal-Ko%C3%A7u-Aylin-Ta%C5%9Far/185789024784600

-DikkatMüzik!in sorularını yanıtladığınız için teşekkürler:)

– Benim için zevkti, herkese sevgiler…

Röportaj: Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Bedük’ten festival tadında konser

BDK posterYaptığı İngilizce şarkılar ile müzik dünyasında kısa sürede önemli bir yer edinen Türkiye’deki elektronik dans müziğin önemli ismi Bedük, yeni Türkçe albümü “ON” ile geliyor. Bedük, Kasım ayında çıkartacak yeni albümünün şarkıları ile 23 Kasım Cumartesi akşamı, KüçükÇiftlik Park’ta ilk kez söyleyecek. Bedük’ün ardından ise sahneye dünyanın en iyi 100 ismi arasına giren ilk ve Tek Türk ismi olan Dj Tarkan sahnede olacak. Bedük albüm lansman konseri 23 Kasım Cumartesi KüçükÇiftlik Park’ta, biletler Biletix’te!

Suadiye’den “ilk” albüm

cd 3kulak cepsizGenç müzisyen ve şarkıcı Suadiye, kendi adını taşıyan ilk albümü ile müzikmarketlerde. Arpej Yapım etiketi ile öncelikle dijital müzik platformlarında yerini alan albümde tüm şarkı söz ve besteleri Suadiye’ye, düzenlemeler ise Onur Betin’e ait. Supervizörlüğünü Umut Kuzey‘in üstlendiği albümde 7 şarkı, 1 remix ve 2 versiyon yer alıyor. Dans eğitimini Bachata, Salsa, Hip-hop ve R&B üzerine alan Suadiye, müzik ve dansı bir bütün olarak gördüğünden sahne şovlarına önem veriyor. Albümde sesi ve farklı tarzı ile iddialı olan Suadiye, aynı zamanda klip çalışmasında dansı ile de hem göze hem kulağa hitap edecek. Suadiye uzun yıllardır şan dersleri almasının yanı sıra; halen dünyanın en köklü ve kaliteli müzik okullarından olan SAE Technology College’de Ses Mühendisliği eğitimini sürdürmekte olup aynı zamanda besteci ve şarkı sözü yazarlığı kişiliği ile de ön plana çıkarıyor.

Albümün çıkış şarkısı olan “Kalp Atışları”nın  yönetmenliğini Gökhan Palas, görüntü yönetmenliğini ise Turgay Aksoy’un üstlendiği video klibi Assos, Behramkale ve Kaz Dağları‘nda muhteşem görüntüler eşliğinde çekildi. Şarkıya Onur Betin tarafından yapılan remix, Alen Konakoğlu ve Kıvanç K tarafından düzenlenen iki versiyon da yine albümde yer alıyor.