Röportaj: Suadiye

suadiye_cd 3kulak cepsizÇıkış parçası “Kalp Atışları” olan ve Arpej Yapım etiketiyle müzikmarketlere çıkan “Suadiye”, şarkıcılığını müzisyen kimliğiyle birleştiren Suadiye Övenç’in kendi adını taşıyan ilk albümü. 1991 doğumlu Suadiye, genel kanının aksine gurbetten gelip burada şans arayan bir müzisyen değil, Karaman’da doğmuş ve küçük yaşlardan itibaren ilgi duyduğu müzik konusunda ailesinin de desteğini alarak kendini geliştirmiş. İstanbul Devlet Opera ve Balesi opera sanatçıları Alp Köksal ve Nazlı Deniz Boran, Mimar Sinan Üniversitesi Şan Pedagogu Payam Koryak ve Şan Eğitmeni Zehra Belevi gibi her biri konusunda uzman isimlerden 4 yıl boyunca eğitim almış. Halen dünyanın en köklü ve kaliteli müzik okullarından olan SAE Technology College’de Ses Mühendisliği eğitimini sürdüren Suadiye, besteci ve şarkı sözü yazarlığı kişiliği kadar dans yeteneğini de öne çıkaran albümü hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İşte Dikkat Müzik!’in Suadiye röportajı:

Albüme gelmeden önce en baştan başlayalım, müziğe ilginiz nasıl başladı?
Küçük yaştan beri ailemin desteğiyle piyano ve şan dersleri alarak büyüdüm. Aslında konservatuarda opera ve şan bölümüne girmek istiyordum, ailem de beni destekliyordu. Hep bir opera sanatçısı olma hayalim vardı. Ama sonra fikrim değişti, 4 yıl boyunca çok iyi hocalardan eğitim aldım. Zaten hep bir R&B/Pop sevgisi vardı bende, ama opera da her zaman benim için ayrı önemliydi hep okumak istediğim bir bölümdü. Sonra vazgeçtim ve aldığım eğitimin ışığında tamamen bu albüme odaklandım. Ama ikisinin bir arada gitmeyeceğini anladım, kolay bir şey değildi çünkü. Hocam bana opera eğitimi üzerine kesinlikle pop söylememen gerekir diyordu hep, mesela dersten çıkıyordum eve geliyordum arkadaşlarla pop söylüyorduk ve ertesi gün derse gittiğimde hocam hemen  “sen pop söylemişsin” diyordu, anlıyordu. Çünkü kafa sesi ayrı bir şey, pop söylerken gırtlak sesi ayrı bir şey. O yüzden birlikte yürümeyeceğini anladığım zaman opera sevdamdan vazgeçtim.

Beste de yapıyorsunuz..
Uzun zamandır beste yapıyorum. Hem beste yapıyor hem de söz yazıyorum. Bunların arasından en hoşuma gidenleri seçip toparladım ve bir Avrupai sound yapmak istedim. Sevgili aranjörüm Onur Betin ile birlikte kolları sıvadık ve düzenlemeler üzerine kafa yorduk. Sözler daha modern, sound daha batılı oldu, zaten bunu istiyordum. Esasında Türk müziğine uygun, kulağa daha alışık tarzda gelen başka bestelerim de var ama onları koymadık. Çünkü bence müzik yapmak isteyen bir insan hem dinlemekten hem söylemekten zevk aldığı bir tarzı benimsemeli diye düşünüyorum. Benim de kendimi en iyi ifade edebildiğim müzik türü budur.

suadiye1

Peki almak istediğiniz Opera eğitiminin ya da derslerdeki etkilenmelerin de müziğinize ister istemez bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle haklısınız. Eğitimde aldığım kafa sesleri çok işime yaradı diyebilirim. Tabii dezavantajı da olmadı değil, koloratur soprano olduğum için peslerim gelişmemişti tizlerim daha güçlüydü. O yüzden bu albüm öncesinde 3-4 ay boyunca tamamen peslere yönelik çalıştım. Albüm hazırlamaya başladığım zaman çok fazla beste dinledim, çok şey getirdiler önüme ama istediğim tarzda değillerdi. Sonra karar verdim, hayalimdeki müzikle, kendi bestelerimle çıkmak ve istediğim tarzda söylemek istedim ve kendi şarkılarıma öncelik verdim. Zaten en büyük hayalim kendi bestelerimle bir albüm yapmaktı.

suadiye-1Bildik kalıplar yerine başka bir sound ile fark yaratacağınıza inanıyor musunuz?
Daha çok yolun başındayım, ama bir adım atmam lazımdı ve o adımı da bu albümle atmış oldum. Başarılı da olsam başarısız da olsam farketmez, sonuçta inandığım bir şey için çalıştım ve sonucu ne olursa olsun mutlu olduğum birşey yapıyorum, önemli olan da bu. Tarzım olmayan bir müzikle çıksaydım ve insanlar beni o müzikle tanısalardı mutlu olmazdım. İnsanın her şeyden önce kendisinin mutlu olması çok önemli.

Kimlerle çalıştınız, çıkış şarkısına nasıl karar verdiniz?
Albümde neyle çıkış yapacağımıza çok zor karar verdik, her birine ayrıca inandık çünkü. Ancak Kalp Atışları hem dansımı gösterebileceğim hem de sound olarak güçlü bulduğumuz bir şarkıydı. Klibi Çanakkale’de Behramkale, Assos ve Kaz Dağları’nda zor şartlar altında büyük bir ekiple çektik. Gökhan Palas klip yönetmenimizken, Turgay Aksoy da görüntü yönetmenliğini üstlendi. Ömer Yeşilbaş ile de zaten uzun zamandır koreografi çalışıyoruz. Ortaya Avrupai bir klip çıktı, çok olumlu tepkiler alıyoruz.Backstage videomuz da yine Youtube’da izlenebiliyor.

Yalnızca şarkı söylemiyor, aynı zamanda dans da ediyorsunuz. Dans tutkunuz nasıl başladı? Türk müzik piyasasında her ikisine birden rastlamak zor, bu anlamda ne düşünüyorsunuz?
Bir sanatçının dans tutkusu varsa, bunu sahnede gösterir diye düşünüyorum, o tutku içinde yoksa gösteremez. Ben dans etmeyi çok seviyorum. Bir şarkı söylerken etkilemek  çok önemli. Biz sanatçıyız, görsel olarak da var olmamız gerekiyor. Amerika’da orada burada inanılmaz gösteriler, klipler varken biz neden bu güzel ülkede bunu gösteremiyoruz, buna üzülüyorum. Sadece ben değil, benim dışımda da hem müzik hem dansı birarada yürüten, gösteren insanlar olmalı diye düşünüyorum. Onlar yapınca oluyor biz yapınca “Moda çekimi gibi oldu” deniyor, ben buna katılmıyorum. Her şey bir bütün olmalı.

Kendinize rakip olarak gördüğünüz biri, ya da kıyaslandığınız biri var mı?
Bu soruyu çok duyuyorum, genelde Hadise ve Atiye ile kıyaslanıyorum. İkisini de çok beğeniyorum, çok başarılı buluyorum. Hatta Atiye ve Hadise gibi yurtdışından geldiğimi sananlar var ama ben burada doğdum büyüdüm. Dünyayı iyi takip eden sesler bunlar..

1unnamedİsminiz çok farklı ve akılda kalıcı. Bunun size bir avantaj yaratabileceğini düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum. Mutluluk ve yararlı insan olarak 2 anlamı var. Tabii hep İstanbul’un semtiyle özdeşleşmiş bir isim. İlginç olan da şan derslerim de hep o semtteydi.

Sosyal medya ile aranız iyi mi? Sanatçıların onu sevenlerle bu kadar yakınlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Artık televizyondan daha çok hayatımızda yer alıyor. Instagram’ı çok kullanıyorum, Twitter’ı da daha çok haber paylaşmak için kullanıyorum. Öte yandan dinleyiciyle ve takipçiyle o sınırı da iyi korumak gerekiyor. Bir mesafe şart. Birisine hayran olduğunuzda ona ulaştığınızda o büyü bitiyor. Madonna’ya ulaştığınızda o büyü, o sihir gider bence.

Yeni çıkan isimlerin ve albümlerin ulusal radyo ve tvlerde kendine yeteri kadar yer bulduğunu düşünüyor musunuz?
Bir kısır döngü var. Halkımız yeniliklere pek alışık bir halk değil, kulağı neye alışıksa aynısını dinlemek istiyor. Radyocu da halkın istediğine göre hareket ediyor. Bunu yapmamak lazım, ben Türk müziğiyle de çıkabilirdim ama yapmadım. Biraz cesaret lazım, hep aynı soundların arasında farklı birşeyle çıkınca belki onu da sevecekler, bunu denemeden bilemezsin. Hadise ve Atiye buna iyi bir örnek, onlar başardılar.

Albüm satışlarının da düşmesinde bunun etkisi var mı?
Bence eskiden yapımcılar çok fazla yatırım yapıyordu yeni isimlere. Yapımcı da tabii artık albüm satmadığı için yatırım yapmaktan kaçıyor. Hep benzer isimlere ve aynı seslere albüm yapılıyor, radyolar da mecburen onları çalıyor. Aslında bu kadar basit.

Gerek Türkiye’de gerekse dünyada müziğin dinleniş ve satış şekli de değişti. Bütün bunlar müziğin üretim şeklini de değiştirdi…
Eskiden kaset çok yaygındı, sonra bu CD’ye döndü, bence yakında flash bellekler yaygınlaşacak. Sonrası zaten fiziksel hiçbir üretim kalmayacak belki de..Ben hala albüm alıyorum, indirmiyorum. Onun değeri de ayrı  bence. Eğer sistem otursa ve telif hakları iyi korunabilse, takip edilebilse daha güzel olacak her şey.

Müzik medyası hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnternette de müziği ayrı bir uzmanlık olarak görmüyorlar, magazin sitelerinde ya da haber sitelerinde müziği bir köşe gibi açıyorlar, bu yanlış. Müzik bloglarını müziğe ilgi duyan ve sadece bununla ilgilenen insanlar yazdığı için onları daha akıllıca buluyorum. Dikkat Müzik buna iyi bir örnek..

İlk video daha çok yeni ama ikinci video hangi şarkıya gelecek, karar verdiniz mi?
“Aşk Falakası”nı düşünüyoruz galiba. “Seninle Bir Ömür”e de bayılıyorum. Genelde yeni çıkan bir albümde ilk ve ikinci video arasında fazla zaman bırakılmaması lazım diye düşünüyorum. Bu yüzden de çalışmalara çok kısa zamanda başlayacağız.

Teşekkür ederiz, başarılar dileriz..
Ben teşekkür ederim, Dikkat Müzik okuyucularına sevgilerimi gönderiyorum.

SUADIY~1

 Röportaj: Olcay Tanberken (Dikkat Müzik!)

Yorum bırakın